- O uğultuları duyduğum günlerde delireceğimi düşünmüştüm. Ama senin konuştuğunu duyunca gerçekten delirdiğimi anladım.-Sadece beni duyabiliyorsun.-Sen bir karıncasın. Ben insanım. Seninle kendi dilimde konuşuyorum. Ve üstüne...

- O uğultuları duyduğum günlerde delireceğimi düşünmüştüm. Ama senin konuştuğunu duyunca gerçekten delirdiğimi anladım.

-Sadece beni duyabiliyorsun.

-Sen bir karıncasın. Ben insanım. Seninle kendi dilimde konuşuyorum. Ve üstüne üstlük ben bir psikoloğum. Farkında mısın?

-Ah siz insan ırkı! Çalışmak için bulduğunuz kimlikleriniz ne kadar da önemli. Çalışma isimleriniz sizi birbirinizden ayırıyor, farklılaştırıyor.

-Çalışma ismi mi? Biz ona meslek diyoruz. Eğitim için okullar bitiriyoruz. Senelerce uğraşıyoruz.

-Sınırlı canlılar olduğunuz için bu kadar çabanız.

-Ne diyorsun sen? Biz evrenin en zekisiyiz. Kanatlarımız yoktu uçak yaptık. Suda yaşayamıyorduk. Deniz taşıtları yaptık. Pençelerimiz yoktu. Silah yaptık. Sınırlılığımızı aklımızla tamamladık.

-Ve bu sizi üstün kıldı öyle mi? Karada, havada ve suda tüm canlılar yaşamlarını denge ile devam ettiriyor. Türlerin yaşam şekillerini inceliyor ve taklit ediyorsunuz. Kanatlılara özenip hava taşıtları yapıyor, yüzgeçlilere bakıp denizde ilerlemenin yollarını arıyorsunuz. En basiti biz karıncaların toprağın altına inşa ettiği yuvalarımızın benzerlerini veya termit evlerini sizler toprağın üzerine yapıp buna çok katlı diyorsunuz.

-Benzerlerini mi? Yani bizim binalarımız, gökdelenlerimiz sizin topraktan yaptığınız yuvalara mı benziyor?

-Sadece benziyor. Daha bizimkiler kadar detaylısını yapamadınız. Yani henüz bizler kadar gelişemedi o eğitimini yıllarca alarak yaptığınız ve adına meslek dediğiniz işler.

-Sinirleniyorum ama bak. Seni ayağımın ucuyla ezebilirim. Çaba harcamama bile gerek yok. O kadar güçsüzken nasıl bu kadar küstah olabiliyorsun ki?

-Ben güçlüyüm demiyorum ki. İnsan ırkından başka hiçbir canlı güçlüyüm demiyor zaten. Sadece sizler gücü, karşıdakini yok etme olarak algılıyorsunuz. Ve bunu sadece başka türler için değil, kendi içinizde de kullanıyorsunuz. Zevk için yok edebiliyorsunuz. Denge umurunuzda değil. Cinsinizi en üstün gördüğünüzden hoyratsınız. Dengeye uymayan saygı göstermeyen tek canlı türüsünüz.

-Nasıl yani? Biz olmadan diğer canlılar nasıl yaşayacak ki?

-Diğer canlılara yaşam koşulları mı sağladığınızı zannediyorsunuz? Siz tüm canlıların yaşamını tehlikeye atıyorsunuz. Düşün bir kere. Hepimizin doğada bir görevi varken insanların görevi nedir? Yollar, barajlar yapmak mı? Kendiniz için. Köyler kentler kurmak için mi? Yine kendiniz için. Siz ne yapıyorsanız hepsini kendiniz için yapıyorsunuz. Bunu yaparken de ne doğa ne denge ne diğer canlılar umurunuzda. Hayvanları bile evcilleştirip kendi keyfinize göre davranıyorsunuz.

-Yeter bu kadar! Bu deli saçması şeyler aklımın bana bir oyunu. Oturmuş bir karıncadan doğa dersi dinliyorum. Ne bu ya? Bir danışanım gelip anlatsa şunları, bunun altında yatan geçmişine inerim. Oysa ben salak gibi bir karınca ile konuştuğuma inanıyorum.

- Ama konuşuyorsun.

-Kes sesini. Bunun mutlaka mantıklı bir açıklaması olmalı. Ben bunun eğitimini aldım. Bununla baş edebilirim. Zihnimin derinlerinde bunu tetikleyen bir şeyler gizlidir belki.

-Belki de seçilmişsindir.

-Bir karınca ile konuşmak için mi seçildim? Neden bir karınca? Neden bir kedi veya bir köpek değil?

-Hâlâ anlamıyorsun değil mi? Ben doğanın temsilcisiyim. Sen ise doğaya zarar verenin.

-Temsilciyi sevsinler. İki gram ağırlığı yok ama doğa adına konuşuyor.

-Yine o arî ırk böbürlenmesi. Bilmiyorsan söyleyeyim. Dünyadaki tüm karıncaların ağırlığı, insanların toplam ağırlığına eşit.

-Hadi canım.

-Öyle. Düşünmediğiniz veya düşünemediğiniz şu. Doğurarak çoğalan tür, yumurtlayarak çoğalandan üstün olamaz. Siz kanatlılardan, yüzgeçlilerden veya karada yaşayan yumurtlayanlardan üstün olamazsınız.

-Yahu biz onları yiyoruz. Onlarla besleniyoruz. Nasıl üstün değiliz.

-Bu üstün olduğunuzu değil, onlara muhtaç olduğunuzu gösterir.

-Ne diyorsun yani? Siz mi bizden üstünsünüz?

-Tabi ki hayır. Üstünlük size özel bir sıfat. Sadece doğurganların renk ve boylarından başka ne farklılıklarını olduğunu söyle. Susayım. Oysa yumurtlayanların binlerce türü var

-Karıncalar kısa ömürlü ama.

-Sorun zamanda değil. Çoğalmada. Ne kadar çok çoğalırsan evrende o kadarsın.

-Ne yapalım yani? Her birimiz beşer onar çocuk mu yapalım?

-Denge buna müsaade etmez ki.

-Ne demek denge müsaade etmez. Çocuk sahibi olmak istersem, sağlıklı bir kadınla yaparım. Sizin denge yasak mı diyecek? Ne yapacaksınız? Evrendeki tüm karıncalar toplaşıp insanoğluna mı saldıracaksınız?

-Olayı anlamıyorsun. Bu türümle insanların savaşı değil ki. Doğaya saygı duymamanızın, zevkiniz için yaşayan her canlıyı hiçe saymanızın savaşı. Sürekli uyarılıyorsunuz. Doğanın nefesi sürekli ensenizde. Ve siz bunlara doğa olayları diyorsunuz. Acısı, yarası, arası geçince. Kaldığınız yerden devam ediyorsunuz.

-Bu konuda haklısın. Doğa güçlü. Bizler de doğayı koruyamıyoruz. Gerçi bırak korumayı zarar vermesek doğanın korunmaya pek ihtiyacı yok ama.

-Öyle…

-Ama ben yine de yumurtlayarak çoğalanların evrende söz sahibi olduğuna inanmıyorum.

-Değil zaten.

-Nasıl yani?

-Bölünerek çoğalanlar evrenin sahibi. Ne kadar çabuk çoğalırsan o kadar güçlüsün. Ve mikroorganizmalar bu evrende söz sahibi. İnsanoğlunun çoğalmasını belirli aralıklarla kontrol ediyorlar. Seni beni dize getiren o. Maske takmana sebep o. Küçümsediğin cüssemden daha da küçüğü ile baş edemiyorsun. Ama onu küçümsemiyorsun. Çünkü o seni alt ediyor. Ben senden kat be kat küçük görünürlüğümle seni önemli hissettiriyorken o görünmezliğiyle seni korkutuyor. Korkmalısın da. Böylesi bir çoğalma seni korkutmalı. Ve düşündürmeli. Evrende ne kadarsın ve ne kadar çoğalansın.

-Göremediğim için mi korkuyorum?

-Hayır. Onu ayağının ucuyla ezemeyeceğin için. Kâbusun.

Bu haber toplam 342 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.