A T E Ş S A D E C E A Ğ A C I D E Ğ İ L D Ü N Ü D E Y A K T I

A T E Ş   S A D E C E   A Ğ A C I   D E Ğ İ L   D Ü N Ü  D E  Y A K T I
Sonbaharın gelmesi ve okulların açılması ile yaşadığımız kentlere döndük. Felaketler yılında yanıp kavrulan güzelim coğrafyayı emekli yazlıkçılar, birkaç turist ve yerel halkla bıraktık.Cennetin cehenneme döndüğü...

Sonbaharın gelmesi ve okulların açılması ile yaşadığımız kentlere döndük. Felaketler yılında yanıp kavrulan güzelim coğrafyayı emekli yazlıkçılar, birkaç turist ve yerel halkla bıraktık.

Cennetin cehenneme döndüğü yerlerde yok olanları var etmeye çalışan insanlar var. Bu insanların evi barkı yerleşkesi orası. Ekip biçtiği toprağı, etinden sütünden yumurtasından faydalandığı hayvanı, çoluğu çocuğu, anası babası ile yaşama tutunacaklar. Mahvolan doğaya yardım ederek doğanın kendini tazelemesi bekleyecekler. Biz ormanlarımız yandı diye üzülürken bu insanların yaşamlarının, yaşam alanlarının tarumarını hesaba katmayacağız belki de.

Evini barkını boyayıp sıvayıp yaşanacak hale getirmeye çalışan Mehmet Amca’nın ahırında yanan ineğini hatırlayıp ağladığı bilmeyeceğiz. Bizim için bir hayvandan ibaret olan ve satın alınan başka inekle yerine konulmuş olduğuna inandığımız canlının Mehmet Amca’ya ne ifade ettiğini anlamayacağız.

Zeynep Teyze’nin bahçesinde gölgelendiği, altında fasulyesini ayıkladığı ağacının yokluğuna bakıp iç geçirdiğini, kışlığını hazırladığı ambarın boşluğunda o yangını anbean hissettiğini düşünmeyeceğiz.

Hatice Gelin’in baba evinden getirdiği sandığında senelerce nakış nakış işlediği yatak takımlarının, seccadelerin, iğne oyalı yazmalarının bizim için bir anlamı yok. Onun elinin emeği gözünün nuru işlemeler onun içini yakacak her motifi başka bir yerde gördüğünde benim de vardı diye ağlayacak.

Halkın yaşamı dün yok olarak devam edecek. Dünleri yandı. Ali Dayı’nın rahmetli babasının duvardaki resmi, Emine Hala’nın eşi ile gelinlikli fotoğrafı yok mesela. Ve biz bunlardan bihaberiz.

Önümüzdeki yaz yeniden koşacağız sahillere. Büyük büyük tesislerde tatilimizi yaparken bölge halkının bu kışı nasıl geçirdiğini bilmeyeceğiz. Biz yanan ağaçlarımıza bakıp yeşeren fidanlarla umutlanacağız. Yanıp kavrulanın sadece ağaç olmadığını hesaba katmadan.

Yanıp kavrulan o bölge insanlarının yaşamı.

Dünü, bugünü, yarını.

 

Biz onların bunu yerine koymalarını göz ardı ederek yeşeren fidanlarla doğanın mucizelerine hayran kalacağız.

Ağaç yeşerir elbet ama kaybedilenler…

O insanların kaybettikleri dünlerine akıttıkları gözyaşlarını hiç görmeyeceğiz.

Bu haber toplam 825 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.