Süleyman Akbulut

Süleyman Akbulut

ALLAH DOYURSUN

ALLAH DOYURSUN

Üniversitemiz Senatosu dün olağanüstü toplandı ve güz döneminde uygulamalı dersi olan Tıp Fakültesi 4, 5, 6. sınıf, Sağlık Bilimleri Hemşirelik Bölümü 4. sınıf, Diş Hekimliği 1 ve 2. sınıf, Fethiye Sağlık Bilimleri Hemşirelik 4. sınıf derslerinin yüz yüze, diğer derslerin ise, uzaktan yapılması kararı aldı. 

Muğla’da bu sınırlamayla yüz yüze yaklaşık 700 öğrencinin eğitim görmesi beklenirken,  kararın yerindeliğini ifade etmiştik.

Senato bu kararın alınmasına ilişkin olağanüstü toplandığında, Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mustafa Ercan ise, bu toplantıdan saatler önce Oda sosyal medya hesabından örgün öğretim çağrısında bulunuyordu.

Ercan paylaşımında, konunun Muğla Valisi Orhan Tavlı başkanlığında 7 Eylül Pazartesi günü gerçekleştirilen İl Pandemi Kurulu toplantısında gündem maddelerinden biri olduğundan ve üniversitenin online ders ile döneme başlaması durumunda esnafın yaşayacağı sıkıntılara dikkat çekmiş, pandemi kurallarına tamamen uyulması şartıyla eğitimin yüz yüze olması gerektiğini savunmuştu.

Neticede, dün Senatodan çıkan karar, Ercan’ın çağrısının tam tersi bir şekle büründü ve bu yöndeki beklentileri sonlandırdı.

“Ama olsun ortada en azından 700 öğrenci var” şeklinde de düşünülebilir ama alınan kararla uygulamalı eğitim görecek olan yaklaşık 700 öğrencinin de, sıkıntı çekeceği belirtilen esnafın beklentisini ne kadar karşılayacağı da tartışılır.

Hatta tartışılmaz, “karşılamaz” diyelim o kadar.

Gerçi üniversite gençliğinin Kötekli’de konuşlandığı için kent esnafına artık katkısı olmadığını defaten dile getirmiştik.

Yani öğrenciyi kent merkezinden kaçırdığımızı, buna sebep olan etkenleri, yaptığımız tespitler yoluyla kaleme almıştık.

Bunun içindir ki, Muğla Ticaret ve Sanayi Odası’nın çağrısı, genel bir çağrı gibi gözükse de, Kötekli esnafını kapsar nitelikte gibi de algılanabilir.

Nasıl ve nereden bakılırsa bakılsın, MUTSO yönetimi Muğla veya Kötekli fark etmez, esnafının karşılaşacağı sıkıntıları Çarşamba’dan görmüş ve haklı uyarısını yapmış.

Sonuca bakıldığında ise, sıkıntılı yeni bir sürecin her sektörü etkileyeceği ve ciddi bir tehdit altında olduğumuz.

***

Konu konuyu açıyor.

Salgın dönemindeki ekonomik döngüden söz ederken, Muğla’da sadece öğrenciyi gelir kapısı olarak görüp, bu geliri öğrenciye evini kiralayarak elde eden kesime yönelik tepkilere de rastlıyoruz.

Bu kesime olan tepkiler, gerek üniversite öğrencisinden, gerek bu öğrencilerin ailelerinden ve gerekse üniversite yönetimi ile akademik kadrolarından da gelebiliyor.

Konuyla hiç ilgisi olmayan vatandaşlardan da yok değil.

Gazetemiz ihbar hatlarına kadar ulaşan bu tepkisel söylemlerde, başka şehirlerde en fazla 500-600 liraya öğrenciye kiraya verilen evlerin, Muğla’da maalesef öğrenci başına 1000 lira gibi oranlarda seyrettiği ve hatta bir evin öğrenci başına 1000 liradan 4 öğrenciye kiraya verildiğinden söz ediliyor.

“Bu sözü edilen fiyatlar gerçekten de böyleyse” diye cümleye başlayamıyorum çünkü sonuçta bu şehirde yaşayan ve gazetecilik mesleğini icra eden biri olarak bunları duymadığımızı veya şahit olmadığımızı söyleyemeyiz.

Bu düpedüz insafsızlık. Bunun Muğlalı olmayla, Muğla’yı savunmayla bir ilgisi olamaz.

Allah doyursun.

Peki ya şimdi ne olacak?

Üniversite Senatosunun aldığı karar, sağlık açısından alınan tedbirin memnuniyetinden çok, bu fahiş oranların zikredildiği paraları kazanamayacak olan işte o öğrenci odaklı kesimin önünün kesilmesiyle alakalı bir memnuniyete dönüşmüş durumda. 

Bu memnuniyetle ilgili sosyal medyada sayısız paylaşım okuyoruz. Bu konuda gazetemize gelen iletiler de cabası.

Bugüne kadar elde edilen kazançlara tamam, Allah daha çok versin ancak, sağlığımız tehdit altındaysa para olmuş bir işe de yaramıyor.

Biz bu açıdan bakıyoruz, bazı kesimler “oh olsun” diye bakıyor olabilir.

Ülkemizde salgının yarattığı ölümler ve bulaş maalesef artarak devam ediyor.

Para para derken geldiğimiz nokta ortada.

İyi giden bir süreci, turizm ve ticaret döngüsünü sürdürülür kılmak için yaşamları tekrar risk taşı hale getirdik.

Kalıcı ve disiplinli önlemler yerine kolayı seçtik.

Para elbette önemli ama yaşamdan daha değerli değil.

Zevkimiz sağlığımızdan ağır bastı. Bakalım bedelini nasıl bir tahribatla ödeme yoluna gideceğiz.

Umarım devletimizin, bu sürecin mağdur ettiği kesimlere yönelik yeni ‘B’ planları vardır.  

 

 

Bu yazı toplam 1080 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Süleyman Akbulut Arşivi
SON YAZILAR