Süleyman Akbulut

Süleyman Akbulut

ARABA BOZULUNCA YOL GÖSTEREN ÇOK OLURMUŞ

ARABA BOZULUNCA YOL GÖSTEREN ÇOK OLURMUŞ

İlimizin en köklü basın meslek kuruluşu olan Muğla Gazeteciler Cemiyeti olarak, yerel basının desteklenmesi hususunda ortaya konan paydaşlıkları önemsiyoruz.

Menteşe Belediyesi ile hayata geçirdiğimiz Basın Parkı örneğindeki gibi son olarak da, Marmaris Belediyesi’nin ilçede yayın yapan yerel gazeteleri billboardlarda halkın farkındalığına sunması gerçekten kayda değer çalışmalar.

Muğla Gazeteciler Cemiyeti olarak, bu anlamlı çalışmanın bir paydaşı olmaktan dolayı mutluyuz.

Zaten göreve geldiğimiz günden bu yana gerek paydaşlıkla, gerekse cemiyetimiz uhdesinde gerçekleştirdiğimiz çalışmalar kamuoyunda ciddi karşılık bulmuştu.

Basın İlan Kurumu Muğla Şubesi’nin de bu gibi çalışmalara kayıtsız desteklediğini biliyoruz. Marmaris’teki çalışmayı da desteklediler.

Basın İlan Kurumu Muğla Şube Müdürlüğü’nün bu çalışmanın geniş çapta ele alınması yönünde Muğla Büyükşehir Belediyesi’ne girişimde bulunduğunu duymuştum. Üzerinden epey de bir zaman geçti. Demek ki Büyükşehir Belediyesi’nin hizmet alanına girer nitelikte bir çalışma olarak değerlendirilmedi.

Bir kere “olmaz” denildi mi, olurun mümkün olduğu pek görülmemiştir bir başka deyişle.

Kaldı ki bu çalışmaya benzer nitelikte çalışmalar ülkemizdeki birçok şehirde de ortaya kondu.

Nedense bizim şehirde olmuyor, olamıyor.

Kayıtsızlık, ilgisizlik had safhada.

Sadece basında mı? Tabi ki hayır.

Sporda, sanatta, hizmette kısacası her alanda.

Neyse buralara girmeyeceğim. Her şey bilindiği halde sus pus, körler sağırlar misali nasılsa.

Marmaris Belediyesi’ni bu anlamlı çalışmaya destek verdiği için kutluyorum.

Sektörleri desteklemek dışında hiçbir niyete hizmet etmeyen bu ve buna benzer çalışmaların yapılabileceğini gözler önüne serdikleri için başta Marmaris Belediye Başkanı Sayın Mehmet Oktay başta olmak üzere, belediye yönetim ve personeline teşekkür ederim.

Bu zorlu süreçte yerel basın için verilen her türlü destek kıymetli. Sektörümüz, işsizlik potansiyelinin en fazla var olduğu bir sektör.

Bu sektörde yıllarını geçiren meslek mensubunun başka bir alanda görev yapması çok zordur.

Sırtını siyasi partilere dayamış olan kişileri bu söylemin dışında tutuyorum çünkü onlar kolay olan biat yöntemini seçerek, kolaya bu yollarla ulaşıyorlar zaten.

Kolayı seçmeyerek, Basın iş kolunda çalışmaya devam eden arkadaşlarımız, işte bu nedenle potansiyel olarak işsiz kalma riskiyle en fazla karşı karşıya olan ve bunu en fazla yoğunlukta ensesinde hisseden kişiler.

Olaya sadece işsizlik olarak da bakmamak lazım. Günlük gazeteler olsun, tv ve radyolar olsun, ekonomik olarak ciddi yatırımlar isteyen alanlar. Yatırımcının yaşaması, yarattığı istihdamın korunması için Basının desteklenmesi şart.

Basın sektörü ciddi masraflı bir sektör.

Bizler işverenin de, çalışanın da hakkını gözeten bir meslek kuruluşunun temsilcileriyiz. Meslek kuruluşumuz üzerinden dükkan çalıştırmıyoruz, kişisel ikbal peşinde de koşmuyoruz. Derdimiz sektörümüzün müreffehi.

Sektör çalışanlarının ve işverenlerin mutluluğu ve huzuru.

İşte bu nedenledir ki, yerel basının yaşatılması için ortaya konan her türlü destek ve paydaşlık bizler için çok kıymetli.

Marmaris’teki çalışmanın diğer ilçelerimiz nezdinde de örnek teşkil etmesini diliyoruz.

Marmaris’teki billboardlara yer alan görsellerin hazırlanmasında ve belediye ile cemiyetimiz arasında yürütülen bu paydaş çalışma iletişiminin sağlıklı bir şekilde yürütülmesinde çok ciddi emeği bulunan basın emekçisi değerli üyemiz Ercan Arslan’a da ayrıca teşekkür ederim.

***

Ha bir de Muğla’nın Menteşe ilçesinde yaşayanlar olarak kendi gündemimizi yaratmayı çok iyi biliyoruz.

Tabir yerindeyse bazı gündemleri gale edinen bir yapımız var ama bu gale edinişlerimiz belli alanlarda ortaya çıkıyor nedense.

İşte o gale edindiğimiz en son gündemimiz Zeybek Sineması kapatılmasın konusu.

Sinemanın sokağından geçmeyen bile slogan atar oldu.

O muhitte çocukluğu geçmiş biri olarak sinema hakkında söylenecek çok sözüm var elbet ama ben sinemayı, “kapatılmasın” gündemi üzerinden ele almayı tercih edenlerden olmayacağım.

Sinemanın anılarla harmanlanması daha kıymetli. Son günlerde yazılıp çizilenlere göz gezdiriyorum.

Konu, Sinemacı Erol Kutlay’ın hayatını idame ettirememe endişesi taşır duruma gelecek kadar saçma bir hal aldı.

Oğlu yurtdışından gelecek olan ev sahibinin kiracısını çıkarması gibi bir hal hatta.

Gerçi o haldeki mağdurun durumuyla ilgili kimse tık ses etmez de, bu konuda herkesin söylenecek sözü varmış. Ne güzel.

Sözde kültür-sanat şehri Muğla’da, yanan Belediye Sineması’nın yerine yeni sinema yapılmayıp, domates kasası görünümündeki katlı otopark yapıldığında da aynı duyarlılığı görmek gerektiğine inananlardan olduğum için gündem biraz suni kaldı ben de.

Bir sorun bakalım Kutlay’a pandemiden önce sinema kültürü ne kadar yoğunluktaydı? Kaç kişi geliyordu sinemaya. Kar-zarar durumu nasıldı?

Sanki o cadde eskiden olduğu gibi vatandaş sirkülasyonunun yaşandığı bir lokasyon.

Her esnafın başına gelebilecek ve hatta Muğla’da hayli hayli yaşanabilecek olağan bir süreç bu yaşanan.

Sadece Zeybek Sineması ve Erol Kutlay mı mağdur?

Gidin bakın o caddede aklıma ilk gelenlerden bir Sinem Spor Giyim Memduh Zorlu’ya, çocukluğumdan bu yana ayakkabı sattığını bildiğim ve yakın tarihte işyerini kapatıp caddeyi terk eden Ahmet Türk’e, ya da diğer esnafa hallerinden ne kadar memnun?

Erol Kutlay, hala yaşama mücadelesi veren diğer esnaftan önce davranıp, “Artık buraya kadar” demiş, hepsi bu.

Konuyu bu kadar acite etmenin lüzumu yok.

Tarihi sinema yaşatılmak isteniyorsa, makam işgal edenler çıkacaklar sahiplenecekler hepsi bu.

Boş boş kültür, sanat demekle olmuyor bu işler.

Bizim şehri, evcilik oynayan çocuk misali, şehircilik oynayan bir kasabaya benzetiyorum.

Zeybek Sineması’nı mevzusunu kaşıyanlardan olmayacağım, yeri geldi diye iki kelam edetim istedim.

Bu konu duyulmasaydı her şey süt limandı sanki kentte.

Esnaf dükkan kapatıyor, siftah yapamıyor, arasta kan ağlıyor.

Öğrenci kent merkezinden kaçırılmış.

Kim neyin kafasını yaşıyor bu durumda?

Araba bozulunca yol gösteren çok olurmuş.

Bu konuda özellikle Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Başkanının sinemanın akıbetine yönelik, ‘meli-malı’ şeklindeki tavsiye içerikli sosyal medya paylaşımlarını görüyorum.

Bulunduğu şehrin dinamiklerinin yaşatılması ve korunması üzerinde söyleyebilecek sözü olduğuna inandığımız, ilin sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif alanlarda kalkınmasına rol oynaması beklenen kuruluşlar durumundaki Ticaret ve Sanayi Odalarını yönetenlerin, bu durumlar karşısında tatlı su balığına dönüşüp, sosyal medya üzerinden tavsiyeler vererek, arada kaynayıp gitmek arzusunda olmaları kabul edilemez.

Bu tavsiyeleri vermek yerine, konuya öncülük etmeliler ki, “Zeybek Sineması’nı kurtardık, koruyup, yaşatıyoruz” şeklinde anlatabilecekleri bir icraatları olsun.

Lafla peynir gemisi yürümüyor.

Gerçi para tasarrufu etmeyi icraat sayanların vizyonları, Zeybek Sineması’nı yaşatmaya yetmez ya neyse…

Bu yazı toplam 643 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Süleyman Akbulut Arşivi
SON YAZILAR