Süleyman Akbulut

Süleyman Akbulut

ARTIK HALKIMIZ KONUŞACAK

ARTIK HALKIMIZ KONUŞACAK

1993-1994’lü yıllar Muğla’da yerel radyo ve televizyonculuğun tavan yaptığı günlerdi.

Amatör bir ruhla ekip anlayışının en yoğun olduğu dönemlerdi.

Radyodan çıkıp, televizyona, televizyondan çıkıp gazetelerdeki görevlerimize koşarken, yemek yemeye vakit bulamadığımız, kısacası yorulduğumuzun farkına varamadığımız yıllardı.

Dayanışmanın had safhada olduğu, herkesin birbirinin yetişemediği yerde yardımına koştuğu, mesleki rekabetin bile saygı çerçevesinde vücut bulduğu günlerdi hatta.

Yıllar geçip, bu sözünü ettiğim güzelliklerin yok olmaya yüz tutmasıyla, amatör ruhun öne çıktığı o medya anlayışına olan özlemimizin her geçen zamanda artmakta olduğu bir dönemin içinde olduğumuzu, o yıllarda birlikte görev yaptığım arkadaşlarım iyi bilirler.

Gerçi aynı duyguları paylaştıklarımız bilirler. Yoksa huyu, suyu, bakışı, anlayışı o dönemde de aynı olup, bugün de aynı olanları kast etmiyorum. Onlar zaten hep aynı.

Beraber paylaşılan bir helva ekmeğin tatlı olduğu yıllardan bugünkü medya anlayışı arasına ne kadar uçurumlar girmiş durumda anlatamam.

Bunları daha fazla irdelemeyi ve nostaljik takılmayı kendi aramızdaki arkadaş ortamlarına saklayalım.

Bu özlem içerikli Muğla Basınına ilişkin dönemi tekrar yakalamak belki zor ama o ruhu yaşatmaya yönelik mücadeleye katkı koymak güç değil.

İçinde bulunduğumuz Muğla yayın ailesiyle o ruha bugün katkı koyuyor olmanın memnuniyetini yaşamaktayız.

Muğla ili olarak uzun yıllardır bir televizyon kanalımızın bulunmadığını ve ihtiyaç duyulduğunu biliriz.

90’lı yıllarda halkımız sadece yerel radyo kanallarını dinler, yerel televizyonları izlerdi. Program yaptığım günün ertesi günü sokağa çıktığımda aldığım tepkiler bunun adeta ölçütüydü. Bugün hala programlarımızı unutmayarak, sokakta o günleri yad ettiğimiz vatandaşlarımız hala varlar.

Milenyum çağıyla bu yerel medya anlayışının yaşaması da güçleşmeye başlamıştı. Var olan radyo ve televizyonlar, teknolojinin ekonomiksel sebeplerinden dolayı yok olmuş, halkımız, kendi şehrinin temsilcilerini başka şehirlerin ekranlarında izlemeye başlamış, o temsilcilerimiz de halkına o şehirlerin televizyon ekranlarına belli bir ücret vererek, ulaşmaya çalışmaya başlamıştı.

İşte böyle bir dönemin içindeyiz. En son merkezi Fethiye’de olan ve şahsımın da son döneminde yöneticiliğini yaptığım ve ilimizin ihtiyacını karşılayabileceğini düşündüğümüz bir televizyonumuzu da, sırf yönetim zafiyetlerinden dolayı Aydın iline satmak zorunda kaldığımız bir şehir televizyonculuğundan söz ediyorum.

Şimdi o televizyonu Menteşe’nin merkezine çekebilmiş olsaydık, bugün çevre illerin televizyon kuruluşlarının iştahını kabartıyor olmazdık.

İlimiz siyasette, sporda, lobisel faaliyetlerde, turizmde, tanıtımda, kısacası birçok alandaki başarısızlığını bu alanda da sürdürmüştü.

Hep laf vardı, icraat yoktu. Dayanışma yoktu, baltalama vardı. Başarıyı alkışlamak yoktu, aşağıya çekme vardı, desteklemek yoktu, desteksizlik vardı.

Vardı da vardı.

İzmir ilinin köklü bir televizyonu kapanırken de bir yazı yazmış, Muğla ve İzmir illerinin yapılarının birbirine olan benzerliğinden söz etmiştim. Neyse ki o televizyonun ismi bugün bir başka girişimci dostlarımızla tekrar yaşatılmaya çalışılıyor.

Bütün bu eleştirileri yaparken, yöremizde hala kıt kanaat yöntemlerle televizyonculuk yapmaya çalışan arkadaşlarımızın çabalarını da yok sayamayız. Kendilerini yürekten destekliyorum. Sözünü ettiğim olumsuzluklar, var olanı yaşatamamakla ilgili.

Bu konuyu bir kitaba dönüştürecek bir bilgi dağarcığımız mevcut ama “artık yeni şeyler söylemek lazım azizim” diyelim ve Muğla Basınında ve yayıncılığında, o sözünü ettiğim aşağı çekme klasiğinin devam ettiği bir ortamda, yeni şeyler söylemeye çalışan Muğla yayın ailesinin de hakkını vermeden geçmeyelim istedim. 

Göçer ailesinin öncülüğünde Muğla Gazetesi ile başlayan, Muğla Haber Gazetesi ve o günkü adıyla Zeybek ve yeni adıyla Muğla Postası ile devam eden geleneksel yazılı basın kuruluşları olan gazetelerin yanında, şimdi de yine ilimizi kapsayan “Muğla” isminin öne çıktığı ve sadece bu şehre hizmet etmeye odaklanmış, yeni bir internet televizyonuna kavuşmanın mutluluğunu yaşıyoruz.

Test yayınına başlayan bu televizyon adı üstünde Muğla’nın televizyonu. Yayıncılık anlayışı da bugüne kadar gazetelerdeki yayıncılık anlayışıyla örtüşen, kamu yararının ön planda tutulduğu, halk taraflı, doğruya doğru, yanlışa yanlış denildiği ölçütte devam edecek.

Artık halkımız konuşacak, halkımızın sesi duyurulacak. Bu ses için başka kapılar çalınmayacak çünkü Muğla TV’nin mikrofonları halkımıza uzatılacak.

Göçer ailesinin ciddi yatırımlarıyla, odağında sadece Muğla ve gencecik yeni yeni meslektaşlarımıza fırsatlar sunmak olan bu girişimin Muğla Basınında yarattığı sinerji yadsınamazken, bu sinerjiyi şimdi de medyanın bir başka kolu olan ve şehrin televizyonuyla ekranlara yansıtılacak olması elbette ki takdire değer.

Muğla TV, Muğla Basının görsel alandaki ihtiyacını bundan böyle karşılayacak gibi görünüyor. 90’lı yılların amatör ruhu, dayanışmayı, aşağı çekmelere rağmen kendi yolunda ilerlemeyi bugün bir kez ucundan da yakalıyor olmaktan duyduğum memnuniyeti siz değerli okurlarla paylaşmak istedim.

Muğla şehri için yapılan her girişimi destekleyip, sahiplenelim lütfen.   

Bu yazı toplam 1069 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Süleyman Akbulut Arşivi
SON YAZILAR