Süleyman Akbulut

Süleyman Akbulut

AYRIŞTIRICI SİYASETİN GÖLGESİNDE KALMAYAN HALKA, “HELAL OLSUN”

AYRIŞTIRICI SİYASETİN GÖLGESİNDE KALMAYAN HALKA, “HELAL OLSUN”

İçinde bulunduğumuz dönemde ne çok ihtiyacımız var iyi haberler duymaya, gülümsemeye.

Binlerce hektarlık alanlar yandı kahrolduk ama hafta sonu gökyüzünde uçan helikopter ve uçakları görünce, artık yangınlar kontrol altına alınacak umuduyla tebessüm ettik.

Güne farklı uyandık.

Covid-19 ile altüst olan dünyamız, öyle veya böyle normalleşme gibi içinde yine netliği olmayan bir süreçle kısmen de olsa insanlığa nefes aldırmaya başlamışken, ardından gelen orman yangınları, ne denge bıraktı, ne umut bıraktı ne de gülümseme…

Geçtiğimiz yazımda ifade ettiğim üzere, her şerden hayır çıkarmak misali, bu yangınlardaki tek kazanımımız, ayrıştırıcı siyasetin gölgesinde dayanışma ruhumuzu kazanmış olmamız.

Milli seferberlik ilan etmek için bundan daha büyük bir felaket ve ortam olur mu” dedirtecek cinsten yaşanan bu orman yangınlarında bile halkımızın dayanışması dışında yine sadece ayrıştırıcı, yine popülist ifadeler havalarda uçuştu.

Doğrunun adının bile geçmediği hep yanlış üzerinden mücadele verdiğimiz bir ortamı yaşadık.

Kasap et derdindeydi adeta.

Ancak halk, kasabın et derdine itibar etmedi.

Canını ikinci plana attı, memleketini kurtarmaya koştu, kasaba prim vermedi.  

Son dönemlere baktığımızda başımıza gelmeyen iş kalmadı.

Özellikle de son 2 yıla.

Böyle bir dünya düzenini kimse hak etmiyor.

Gün geçmiyor ki olumlu bir ortama uyanalım.

Hal böyleyken ise, yani başımıza gelmeyen kalmadı, felaketi önce bertaraf edip, sonra konuşmayı deneyemiyoruz.

Konuşmaktan, eleştirmekten ve kaostan beslenmekten, ayrışmaktan gözümüzün önündeki ormanları koruyamadık.

Koruyamadığımız gibi korumamızı gerektiren mücadelede tribüne oynayanların şovlarını izledik.

Neyse ki yangınlarda sona yaklaşıyoruz, umarım bu yaşananlar, devlet kademesinden siyasete, bürokrasiden vatandaşına kadar herkesin çıkartabileceği bir dersi ve düşünceyi tesis etmiştir.

Bakalım yaşananların tahribatları önümüzdeki süreçte, “yaralar sarılacak” söylemleriyle nasıl ve ne şekilde önümüze gelecek bekleyip göreceğiz.

Gerçi artık olabileceklere karşı bağışıklığımız iyice gelişti.

Bütün bu bağışıklık gelişirken, umudu, gülümsemeyi ve her şeyden öte mutlu olmayı unuttuğumuzu fark ettiğimizi hepimiz anladık.

Allah bir daha böyle felaketler yaşatmasın.

Bu kadar manipüle edici, gergin ve hatta provokasyona gebe bir ortamda bu felaketin de üstesinden geldik.

Er ya da geç hatasıyla, sevabıyla.

Ülkemiz ayrıştırıcı üslupların ve çirkin siyaset anlayışın gölgesinde kalırken, başımıza geleceklere karşı yapması gerekenleri, nelere yatırım yapması gerektiğini ve ihtiyacı olanı umarım bu sayede öğrenme fırsatı bulmuştur diye ümit ediyorum.

Şimdi kimse bu yaşananlardan başarı ortamı devşirmeye kalkmasın.

Toplum orman yanarken saç tarayanları, yangın ortamında poz verenleri, günler sonra ortaya çıkanları, milletin parasıyla hovardalık yapanları, yapmadığını yapmış gibi pazarlayanları artık çoktan idrak etti.

Kısacası toplum artık kimin neye hizmet ettiğini, kimin ne olduğunu gördü, izledi ve kafasına yazdı.

Ama bu kadim coğrafyanın insanı her şeye rağmen engin hoşgörüsünü ve sağduyusunu korumayı bildi.  

Bu yangınlarda dayanışma ruhunu sergileyen ve ayrıştırıcı siyasetin gölgesinde kalmayarak binlerce kez “helal olsun” dedirten halkımıza, yöremizi alevlerden kurtarmak için yurdun farklı illerinden gelen ekiplere, kardeş Azerbaycan’dan koşup gelen yiğitlerimize, cehennemi yaşarken o cehennemin içinde canhıraş mücadele veren ormancılarımıza minnet ve şükran duygularımı iletiyorum.

Bu yazı toplam 1687 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Süleyman Akbulut Arşivi
SON YAZILAR