Süleyman Akbulut

Süleyman Akbulut

BİZ PLANSIZIZ VESSELAM

BİZ PLANSIZIZ VESSELAM

Muğla’nın Menteşe kent merkezinde plansızlıklar baş göstermekte.

Sosyal medyada son zamanlarda vatandaşlar akıllı kavşakların bulunduğu alanlardaki trafik yoğunluğuna ve keşmekeşliğine dem vurmakta.

Neyimiz planlı ki, sözde güvenli olduğu için yapılan akıllı kavşaklarımız planlanırken doğru planlanmış olsun.

Sorun baş göstermiş ve ortadayken, biz hala daha ortada sorumlu arayıp, konuyla ilgili karayolları mı, belediye mi sorumlu tartışması yapıyoruz.

Ne fark eder ki oysa…

Ha Hasan Arap, ha Arap Hasan.

Kiminse kimin.

İkisi de hizmet mercii değil mi sonuçta.

Muz cumhuriyetinin kurumları mı?

Yani herkes topu birilerinin üzerine atma derdinde.

Kimse üzerine iş almayacak.

Bu iki yapının taraftarları da kurumların çığırtkanlığını yapmakta sosyal medya mecralarından.

Oysa ki derdimiz tek.

Derdimiz Muğla.

Mesleğe başladığım günden beri konuşulur, ‘Muğla’ya battı çıktı lazım’, ‘Muğla’ya hafif raylı sistem lazım’ diye.

Lazım da lazım.

Muğla’ya organize sanayi bölgesi de lazım denilmesinin üzerinden yaklaşık 30 yıl geçti.

Bizim fiziki koşullarımızın ne raylı sisteme, ne de battı-çıktıya uygun olmadığını dönemin belediye başkanının ağzından birkaç kez duymuştuk.

Dönemin derken yanlış anlaşılmasın.

Genelde dönemin diye başlayan unvanlar geçmiş dönem yetkililerini kapsar ama bizde bu ne mümkün, geçmiş de bugün de aynı belediye başkanı. 

Yani son çeyrek yüzyıla ambargo koymuş olan Osman Gürün.

Neyse konumuz elbette Osman Gürün değil.

Olsa da değişen bir şey yok, kendisi zaten bildiğini okuyan bir tarza sahip.

Ne diyorduk, plansızlık diyorduk.

Plansızlık derken aklıma yine her ne kadar konumuz Osman Gürün değil desem de, çeyrek yüzyıllık bir sürenin içinde doğal olarak bir şekilde adı geçiyor.

Evet plansızlık derken aklıma, Belediye Başkanı Gürün’ün geçmişte ettiği “200 bin nüfusa hitap edebilecek bir master planı hazırladık” söylemi geldi. Geçmişte derken en az 15 yılı var bu söylemin.

Bu ne demek oluyor, “Nüfus 200 bine ulaşsa da korkacağımız bir şey yok, biz hepsini planladık, üstesinden geliriz” demek olmuyor mu?

Ama şehir 200 bini görmeden patlar duruma geldi.

Daha 100 binde patladı hatta.

Göçü önleyelim, kira gelirleri düşmesin, bu nedenle şehri imara açmayalım, pahalı kalsın, büyütmeyelim, küçük olsun bizim olsun, zengin zengin olmaya devam etsin, evi olmayanın canı çıksın derken, şehir kendi içinde kısıp kaldı.

Ortalık tıkış tepiş.

Altyapısal alanda da konuyu ele alırsak, daraltılmış tek yönlü kent içi yollarla trafik felç oldu. Havaalanı pisti gibi genişletilen kaldırımlarda insan kalmadı.

Öğrenci şehirden kaçtı, kent esnafı bitti.

İşte bütün bunlar planlama gerektiren konulardı.

Olmayınca da, ‘ben yaptım oldu’ yönetim anlayışının doğurduğu sonuçlar da malum ortada.

***

En çok da şehrin ana merkez konumundaki en verimli alanlarında boy gösteren kamu daireleri dikkatimi çekmiştir.

Şehir gelişimi, hesap edilmeden konuşlandırılan kamu dairelerinden söz ediyorum.

Düşünsenize şehrin orta yerinde teknik bir kamu daireleri olan Karayolları, Devlet Su İşleri bulunmakta.

Daha önceden de Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü ve o kuruma bağlı Makine İkmal Müdürlükleri de şehrin merkezini süslüyordu.

Hal böyle olunca da şehirde bol bol iş makinesi görmek de mümkün olabiliyor.

Şehrin ortasında asfalt silindirinin, greyderin, tırın, kamyonun ne işi var Allah aşkına bir bilen söylesin.

Millet uzaya giderken, biz şehrin ortasında iş makineleriyle boy gösteriyoruz.

Ama şehrin ortasında bu kurumlar olunca, her şey mümkün.

Plansızlık, plansızlık, plansızlık.

Hadi o plansızlık geçmişteydi. Bugünü planlayın o zaman.

O da yok.

Biz plansızız vesselam.

Şimdi de takılmış kalmışız akıllı kavşakların yarar-zarar ilişkisine.

Anlayın artık bu yönetim yapısı, battı-çıktı ya da alt geçit-üst geçit yapmıyor, yapmayacak da.

Konu belediyenin sorumluluk alanındaysa belediye yapmıyor, konu karayollarının sorumluluk alanındaysa, siyasi iktidarın milletvekilleri tarafından bu konu gündem oluşturmuyor, onlar da yapmıyor.

Akıllı kavşağı kullanın işte daha ne istiyorsunuz.

Yarım saat yolda sıkış tepiş bekleyiverin ne olacak.

Alıştınız iyice rahata.

Daha durun bunlar iyi günlerimiz.

Trafikte cinnet vakaları da yolda, bekleyin, görün.

Bu yazı toplam 1052 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Süleyman Akbulut Arşivi
SON YAZILAR