BÜYÜK MENDERES İÇİN FARKINDALIK

BÜYÜK MENDERES İÇİN FARKINDALIK
Geçtiğimiz günlerde toplu balık ölümleriyle gündeme gelen, Batı Anadolu’nun en büyük nehri Büyük Menderes için, birçok sivil toplum örgütü farklı kentlerde basın açıklaması gerçekleştirdi. Ekosistemi Koruma ve Doğa...

Geçtiğimiz günlerde toplu balık ölümleriyle gündeme gelen, Batı Anadolu’nun en büyük nehri Büyük Menderes için, birçok sivil toplum örgütü farklı kentlerde basın açıklaması gerçekleştirdi. Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) farkındalık oluşturmak adına ilk doğduğu yerden getirdiği temiz suyu Menderesin denize döküldüğü son noktada kirli sulara döktü.

BERİTAN YÜCEL

 “EKOLOJİK YAPISI EN FAZLA ETKİLENEN YER”

Muğla, Afyon, Uşak, Denizli ve Aydın bölgelerinde ki endüstriyel kuruluşların atık suları, evsel atıklar, hayvan ölüleri, jeotermal akışkanları, maden atıkları ve dereler vasıtasıyla taşınan katı atıklarla Büyük Menderes’in kirletildiğini, nehir ekosisteminin her geçen yıl kötüye gittiğini ifade eden EKODOSD,

“Türkiye’de ki en önemli sulak alanların başında gelen ve zengin biyoçeşitlilik barındıran Büyük Menderes Deltası Milli Parkı, kirlilik nedeniyle ekolojik yapısı en fazla etkilenen yerdir.

Büyük Menderes Nehri doğduğu yerden, Ege Denizi’ne ulaştığı son noktaya kadar bütüncül olarak bir koruma statüsüyle garanti altına alınmalıdır” dedi.

“BÜYÜK MENDERES NEHRİ YOK OLUYOR”

Büyük Menderes Havzası kaderinin sanayileşmenin artmasıyla birlikte değiştiğini ifade eden EKODOSD, “Nehir hızlıca kirlenmeye, tükenmeye başlamıştır. Bugün havzada su kaynakları; miktarı ve kalitesi açısından birçok sorunla karşı karşıyadır. Orman ve Su İşleri Bakanlığının raporlarında havzadaki su kitlesinin risk altında olma oranı 2018 yılı rakamlarıyla yüzde 85 olarak açıklanmaktadır.

Büyük Menderes Nehri yıllardır evsel atık sular, sanayi kuruluşlarında oluşan endüstriyel atık sular, yanlış gübre ve pestisit kullanımı, jeotermal akışkanlar, zeytin karasuyu ve maden atıkları nedeniyle kirletilmektedir” şeklinde konuştu.

“TÜRKİYE’NİN EN KİRLİ 3’ÜNCÜ NEHRİ”

Büyük Menderes Nehri’nin Türkiye’nin en kirli 3’üncü nehri olduğunu söyleyen EKODOSD, “Su kalitesi, tarımsal sulamada kullanılmaması gereken ‘4. sınıf su’ haline gelmiştir. Nehir adeta ‘atık alıcı ve atık taşıyıcı ortam’ olarak işlevini sürdürmektedir. Büyük Menderes Nehri kirlenme dışında ayrıca büyük bir sorunla da karşı karşıyadır. İklim değişikliği ve buna bağlı yaşanan kuraklık yüzünden çölleşme süreci hız kazanmıştır. Toprakların kentleşmeye, yapılaşmaya, sanayileşmeye, otoban yapılarına açılması tarım dışı alan kullanımını arttırmış, sulak alanların azalması ve kirlenmesi sonucunu doğurmuştur. Neredeyse her çay ve derenin üzerine gölet ve baraj kurulması, ormanların azalması, maden sahalarının artması, karbondioksit salınımına sebep olan jeotermal santrallerin aşırı miktarda yapımı ve hiçbir kurala uymayan çalışmaları havzada ekolojik yıkımı çok hızlandırmıştır.

Havzada kuraklığın artışında suların azalması ve sıcaklık artışı etkili olmaktadır. Büyük Menderes Nehrinin kuruması demek havzada tarımın, tarıma dayalı sanayinin ve canlı yaşamının yok olması, havzanın çölleşmesi anlamına gelmektedir. Nehirde su seviyesi ciddi olarak azalmış, neredeyse ortadan kalkmıştır. Nehir yatağından sadece arıtılmamış endüstriyel ve kentsel atık sular akmaktadır” dedi.

ARTIK YETER!

EKODOSD, kirlilik ve kuraklık için acilen harekete geçilmesi gerektiğini vurguladı. Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği, “Büyük Menderes Havzasında bugün yaşanan kirlilik ve kuraklık, yaşamla bağdaşmamaktadır. Sürdürülebilecek hiçbir yanı yoktur. Kentsel ve endüstriyel atık su kaynakları denetlenmeli ve izlenmelidir. Arıtma sistemleri kapasite ve içerik yapısı olarak yeniden dizayn edilmeli, jeotermal santrallerin olumsuz etkilerine deşarj facialarına acilen çözüm getirilmelidir. Ortak su yönetim politikaları benimsenmeli, çiftçiler bilinçlendirilmeli, vahşi sulama yöntemleri bırakılmalıdır. Kaçak ruhsatsız kuyular acilen durdurulmalı, su kaynakları ve sulak alanlar korunmalı, su yönetiminde çok başlılığa son verilmelidir. Nehrin kurumasını önlemek amacıyla nehrin besleyici kolları üzerine göl, gölet, baraj, HES yapılmasına asla izin verilmemelidir.

Havzanın tamamında susuzluktan kaynaklanan yanlış su yönetimi sonucunda oluşmuş tarımsal zarar ve ziyanın tespit edilmesi bununla birlikte tazmin koşullarının yaratılması sağlanmalıdır.

Burada sıraladığımız tüm önlem ve önerilerimizin gerçekleşmesi doğrultusunda büyük tehlike altında olan canlı yaşamının yeniden canlandırılması amacıyla yaygın bir imza kampanyası başlatmış bulunmaktayız” diye konuştu.

Bu haber toplam 377 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.