EGET Vakfı: “Muğla kozmetik piyasası denetlenmeli”

EGET Vakfı:  “Muğla kozmetik piyasası denetlenmeli”
Türkiye’de kendi bitkisinden ürettiği yağı, yine kendi markasıyla kozmetik ürüne dönüştürdükten sonra Sağlık Bakanlığı’ndan aldığı onayla tüketiciye sunan tek işletme durumundaki Eğitim, Geriatri, Ekolojik Tarım,...

Türkiye’de kendi bitkisinden ürettiği yağı, yine kendi markasıyla kozmetik ürüne dönüştürdükten sonra Sağlık Bakanlığı’ndan aldığı onayla tüketiciye sunan tek işletme durumundaki Eğitim, Geriatri, Ekolojik Tarım, Turizm Vakfı (EGET), pandemi sürecinde de çalışmalarını sürdürüyor. Muğla piyasasının, Sağlık Bakanlığı onaylı olmayan birçok kozmetik ürün ile dolup taştığını belirten EGET Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Safai Özer, bu durumun insan sağlığı açısından büyük bir tehlike oluşturduğunu ve bir an önce Muğla İl Sağlık İl Müdürlüğü’nün, piyasadaki ürünleri Ürün Takip Sistemi bağlamında denetlemesi gerektiğine dikkat çekti.

Neval Çolak Arslan

Eğitim, Geriatri, Ekolojik Tarım, Turizm Vakfı (EGET), Yönetim Kurulu Başkanı Özlem Uzman ve Mütevelli Heyeti Başkanı Safai Özer, vakıf olarak sürdürdükleri çalışmaları değerlendirdi.

“TÜRKİYE’DE TEK İŞLETME”

Yaptıkları her şeyi ciddiye alarak ve önemseyerek gerçekleştirdiklerini belirten Mütevelli Heyeti Başkanı Safai Özer, “Sağlık Bakanlığı onaylı on çeşit kozmetik ürün üretiyoruz. EGET Vakfı İktisadi İşletmesi, belki Ege Bölgesi’nde, belki de bütün Türkiye’de önce kendi bitkisini üretip ondan edindiği yağı kozmetik ürüne kendi markasıyla dönüştürüp sonra da Sağlık Bakanlığı’ndan aldığı onayla tüketiciye sunan tek işletme. İşletmemiz, hızla çevrimiçi mağazacılığa da geçmiş olan da bir kuruluş. Öncelikle resmi satış sitemiz olan www.eget.com.tr dışında,  Trendyol, n11com, Pttavm ve Çiçek Sepeti’nde ürünlerimiz satışa sunulmakta” dedi.

SAĞLIK MÜDÜRÜLÜĞÜ’NE UYARI

Muğla piyasasının Sağlık Bakanlığı onaylı olmayan birçok kozmetik ürün ile dolup taştığını belirten Başkan Özer, bu durumun insan sağlığı açısından büyük bir tehlike olduğuna dikkat çekerek, “Muğla İl Sağlık İl Müdürlüğü’nün, piyasadaki ürünleri Ürün Takip Sistemi bağlamında denetlemesi gerekiyor. Sizin aracılığınızla Sağlık Bakanlığı’nı ve İl Sağlık Müdürlüğü’nü uyarmış olalım” dedi.

“MUĞLA’DA MERDİVEN ALTI ÜRETİM ÇOK FAZLA”

Merdiven altı ürünlerin egemenliğindeki bir piyasada, ahlaklıca ürünler üretip, yüksek maliyeti sineye çektiklerini kaydeden Başkan Özer, “Muğla merkez ve ilçelerdeki satışlarımız Türkiye genelindeki satışlara kıyasla yeterli değil. Muğla’da merdiven altı üretim çok fazla. Ürünlerinde ne kullandıkları belli değil. Bakanlık onaylı bir içerikleri, bir formülleri falan yok adamların. Şişelerin, ambalajların içinde ne olduğu belli değil. Ne dosyalar hazırlatıp Bakanlık’a onay harcı ödüyorlar; ne bir sorumlu teknik müdürleri var; ne de denetleyenleri. Halkın alım gücü de gün geçtikçe düştüğü için, tüketici, Sağlık Bakanlığı onaylı ürün falan aramıyor” ifadelerini kullandı.

Vakfın, kuruluş sürecini anlatan Başkan Özer, şu ifadelere yer verdi:

“EGET Vakfını kurmaya niyetlendiğimiz yıl, vakfın bir de iktisadi işletmesi olması gerektiği konusunda karar almıştık.  Projemiz, organik tarım ve hayvancılık, sağlıklı yaşam turizmi ve çiftlik turizmi işletmeleri kurmak ve bunlardan edinilecek gelir ile vakfı ayakta tutmaktı. Bu projeden yola çıkarak, 150 dönüm üstünde bir arazi aramaya başladık. Bu büyüklükte bir araziyi, Muğla’nın Menteşe içesi Elkin mevkiinde bulduk. Daha sonra, Böbecen denilen yörede de 53 dönüm arazi satın aldık. Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin 1/25.000’lik imar planları tam da o evrede hazırlanmaktaydı. O arazilerin eko turizm alanı ilan edilmesi talebinde bulunduk. Büyükşehir Belediyesi İmar Dairesi, oralarda günü birlik turizm işletmeleri kurulabilir kararı aldı. Günü birlik turizm işletmelerinde imar oranı yüzde 3’tür. Eko turizm işletmesinde ise yüzde 10’dur. Entegre işletmeler kurmayı düşünüyorduk. Durum böyle olunca, kendi mevzii imar planımızı hazırlattık. Organik tarımın olmazsa olmaz koşullarından biri, işletmelerin yoğun trafik yollarından uzakta olmasıdır. İmar Dairesi, bizim ne yapmak istediğimizi pek anlayamamış ki, bizim 156 dönümlük arazimizin tam ortasından 4 şeritli bir yol geçirilmesi koşulunu sürdü önümüze. Yahu; istenen o dört şeritli yolun bağlı olduğu orman yolu 1,5 şeritli zaten! Sen o dört şeritle araziyi karpuz yarar gibi ortadan ikiye bölerek ne yapacaksın? Getirdikleri gerekçede,  ‘bunu, yangın olursa, itfaiye araçları bölgeye kolay girebilsin diye istiyoruz’ dediler. Biz, olası bir yangına karşı bir gölet kurmayı tasarlıyoruz arazinin içerisinde. Salt kendi işletmelerimiz için de değil, bütün o bölgede olası bir yangın durumunda Orman İşletmesi’nin helikopterleri su sağlasınlar diye bir gölet kurmayı planlıyorduk. Elimiz kolumuz bağlandı. Gerçekleştirmek istediğimiz -değil Türkiye çapında- Dünya çapındaki bir işletmenin önü Büyükşehir Belediyesi İmar Dairesi tarafından kesildi. Bir de, üç imar planımızın onayı için 1.5 milyon TL harç talep edilmekte ki akıllara zarar! İstedikleri o harç kadar para öderlerse vakfa, Belediye’ye veririz biz o arazileri.”

“ECZA PİYASASINA DA GİRECEĞİZ”

Bu yıl tıbbi bitkiler üretme kararı aldıklarını kaydeden Başkan Özer, “Projemiz askıda kalınca, Ula, Armutçuk Mahallesi’nde 22 dönümlük bir arazi satın aldık ve lavanta ve trüflü meşe fidanı diktik oraya. Bütün sahil kentlerinin ilk lavanta işletmesi biziz. Kimse görmezden gelmeye kalkışmasın. Lavantalarımızın çiçeklerini üç yıldır hasat ediyoruz. Trüfün, meşe köklerinde gelişmesini bekliyoruz.  EGET Vakıf bu yıl, tıbbi bitkiler de üretme kararı aldı. Kiralık arazilerde tıbbi bitkiler üretip bunların özütünü çıkartarak, ecza piyasasına da gireceğiz”  dedi.

“BURS ALAN ÖĞRENCİ SAYISINI ARTTIRDIK”

Uzaktan eğitim sürecine de değinen Başkan Özer, bu yıl farklı bir kentte yaşamakta olan bir üniversiteli gencin, karnını doyurmakta zorluk çektiği gibi, evinde karnını doyurup, internet ya da bilgisayar yoksunluğundan dolayı eğitimini sürdüremez hale geldiğini vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz, burs alan öğrencilerin sayısını bu yıl daha da arttırarak üstlendiğimiz görevi devam ettirdik. Bir üniversitenin 2020 yılında yaptığı araştırmaya göre, üniversite öğrencilerinin yüzde 33’ü ya bilgisayar sahibi değil, ya evinde internet bağlantısı yok, ya da her ikisinden birden yoksun bu gençler. Üniversite öğrencilerinin 3’te 1’inin uzaktan eğitime katılma şansı yok, sözün özü. Her üç üniversite öğrencisinden birinin yüksek öğrenimleri engellenmiş oluyor. Bu olanağı sağlama görevi kimin? Tabii ki merkezi yönetimin. Bu alt yapı oluşturulmadığı sürece, salgından ötürü böylesi bir eğitim programına geçilmiş olması müthiş bir fiyasko gerçekten. Bu yıl burs vermeyerek, geri çekilmek doğru muydu, değildi.”

32 BİN ÖĞENCİYE ULAŞTIK

EGET Vakfı olarak, 5 yılda Türkiye genelinde 32 bin öğrenciye ulaştıklarını dile getiren Yönetim Kurulu Başkanı Özlem Uzman ise, durumun içler acısı olduğunu dile getirdi.

Uzman, bu yıl öğrenim döneminde, EGET Vakfı’ndan 62 öğrencinin burs aldığını söyleyerek, “Her yıl, 9 ay boyunca, ayda 350 TL tutarında ve bütün öğrenimleri süresince burs alacak bu gençler bizden. Bu dönemde, o parayla hiç değilse birer bilgisayar alarak onların taksitlerini ödüyorlar” dedi.

“BAĞIŞ İŞİ VİCDAN İŞİDİR”

Bağış işinin, vicdan işi olduğunu dile getiren Başkan Uzman, burs başvuru süreci hakkında şunları kaydetti:

“Burs başvurusunda bulunan öğrenci değerlendirme sistemimiz BUSED, başvuruları, çevrimiçi olarak kaydetmekte. Burs için başvuran öğrencilerin, sosyal, ekonomik ve başarı durumlarını sıralandırmak üzere, bilgisayar programcısı bir arkadaşımızla birlikte, her yıl ve 5 yıldır bu program üstünde çalışılmakta. Birçok konuda değerlendirme yaparak, başvuranları yukarıdan aşağıya doğru sıralandıran bir program, bu. Bizim, değerlendirmelere hiçbir şekilde elimiz değmiyor. 2016-2017 yılında 108; 2017-2018 yılında 11 bin 395; 2018-2019 yılında 4 bin 389; 2019-2020 yılında 9 bin 183 ve 2020-2021 yılında 7 bin 168 öğrenci başvuruda bulundu. Öğrencinin, EGET Vakfı bursa sağlamayı sürdürebilmesi için, not ortalamasının 4 üzerinden en az 2,5 olması gerekiyor. Kredi Yurtlar Kurumu’ndan kredi ya da burs alanlara, bizden de burs olabilme olanağı tanıyoruz. Bizim dışımızda bir vakıftan ya da dernekten burs alanlara ve özel üniversitede okuyanlara burs vermiyoruz. Bursun koşullarından biri de, öğrencinin her yıl bir sosyal sorumluluk projesinde 3 gün ücret almadan çalıştığını belgelemesi. Burslarımız geri ödemeli. O ödemeyle, önceden burs sağlayan geçlerimiz, başka bir öğrencinin okumasına yardım etmiş olsunlar istiyoruz. Geri ödeme konusunda, bir yaptırımımız yok gerçekte. Burs verdiğimiz öğrencilerimize, yönetmeliğimizin altına imza atmalarını rica ediyoruz. Ne noter sözleşmesi ne kefil var ortada. Yönetmelikte, böyle bir madde var. Okulları bittikten sonra imzalarını anımsayacaklarını düşünerek onların vicdanlarına bırakıyoruz geri ödemeyi; çünkü bağış işi, zaten vicdan işidir.”

En başarılı gençlere umar olmak isteyenlerin EGET Vakfı’na güvenerek başvuruda bulunabileceklerini dile getiren Başkan Uzman, “Kentimizde, ‘Biz EGET Vakfı’nı tanımıyoruz’  diyenler çıkıyor bazen; ama 5 yılda Türkiye genelinde 32 bin öğrenciye ulaştık. Talepleri karşılayabildik mi? Çok azınkini karşıladık. Elden geldiğince en fazla gereksinim duyan ve en başarılı öğrencileri seçebilmek için burs başvurularını her yıl Türkiye’nin bütün üniversitelerine açık bir şekilde gerçekleştiriyoruz. Onlar, bizim çocuklarımız; hepimizin çocukları” ifadelerini kullandı.

Bu haber toplam 993 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.