Erol’dan Çarpıcı İddialar: “Zeytinliklerini Satmaları İçin Dönüm Başına 90 Bin TL Teklif Ediliyor”

Sevil OLUÇ- Ünlü arkeolog ve ressam Osman Hamdi Bey’in ünlü tablosu ‘Kaplumbağa Terbiyecisi’sini yapmaya başladığı ve iki yıl yaşadığı Turgut’un, madencilik faaliyetlerinden dolayı tehlike ve tehdit altında olduğu öne sürüldü. Turgut Yardımlaşma Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği Başkanı Kazım Erol, bölgede sessiz sedası faaliyete geçirilmesi planlanan projeler ile bölgedeki içme ve tarımsal sulama kaynaklarının yok olma tehlikesinde olduğunu dile getirdi.

Muğla’nın Yatağan İlçesi’nde bulunan Termik Santrale kömür sağlayan ocakların, santrali işleten şirket tarafından büyütülmek istenmesi ve bunun için de Turgut Mahallesi halkına, altında kömür bulunan zeytinliklerini satmaları için dönüm başına 90 bin TL teklif edildiği iddia edildi. Bölge halkı tarafından termik santralin etkilerine karşı tepkilerini dile getirmek için kurulan Turgut Yardımlaşma Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği Başkanı Kazım Erol, “Bölgede çarpık ilişkiler var. Bu çalışmalar Arkeolojik SİT Alanı’nda yapılıyor. Önlem alınmazsa zeytinlikler elden gidecek. Heyelandan dolayı köy de tarihe karışacak. Saha büyütülünce Muğla’nın içme suyunu sağlayan Bahçeyaka kaynakları da elden gidecek” dedi. Erol, yaptıkları başvuruların mahkemeler ve Valilik tarafından değerlendirilmediğini, Muğla Barosu’nun kendilerine avukat konusunda destek olmadığını öne sürdü.

AİHM’ye Gidecekler

Adli ve idari olarak ellerinin kollarının bağlı olduğunu dile getiren Erol, “Sadece Turgut’u değil, Muğla halkını direkt ilgilendiren bir proje var. Bu proje Bahçeyakası’na kadar gelecek ve yer altı madenciliği denen bir yöntemle yapmaya çalışacaklar. Ama Muğla’nın içme suyu Bahçeyaka’da bulunmasına rağmen Muğla Büyükşehir Belediyesi de siyasi baskı yüzünden bu konuda sessiz kalmayı tercih ediyor. Bayır’dan Yatağan Gökbel Dağı’na kadar olan kısım termik santralin maden ruhsat sahası. Bu alan yeraltında 150-200 metre, yer yer 220-230’u bulan derinliklerde kömür var. Ancak kömürün üzerinde büyük bir yer altı gölü var. Bu kömüre ulaşmak için suyu almak zorundalar. Suyu aldıklarında da Gökbel Dağı’ndan Bayır’a kadar olan alanın büyük bir kısmının içme ve tarımsal sulama kaynaklarının hepsini yok edecekler. Vatandaşın bilmediği projeleri sessiz sedasız hayata geçirmek istiyorlar” şeklinde konuştu.

Turgut’ta 93 parselden oluşan alan olduğunu açıklayan Erol, şirketin bu parselleri astronomik rakamlarla satın aldığını öne sürerek şöyle devam etti: “Çünkü başka türlü satın alamayacağını bildiği için, şu anda dönümünü 90 bin TL’ye satın alıyor. Köyden 100 kişi yerini satacak. Çünkü rakamlar çok yüksek. Ama bin 700 kişi satılmasını istemiyor. Bu bin 700 kişi yaşam alanlarımızdan olacağız diyor. Ama 100 kişi mülkiyet hakkım var, istersem satarım diyor. Şirket buradaki alanları satın alıp zeytinleri kesiyor. Zeytincilik kanunu kaldırılmadan bunların kesilip taşınması mümkün değil. Savcılığa da, idari makamlara da bildirmemize rağmen yapılan hiçbir şey yok. Siyasi bir baskı var. Yapılan suç duyurularına tamamen sessiz kalınıyor. Zeytincilik kanununda ‘zeytinliğin 3 kilometre yakınında, zeytin ağaçlarının genel gelişimine  engel olacak şekilde toz çıkaran, kimyasal madde ve atık salgılayan hiçbir türlü sanayi kuruluşu ve madencilik yapılamaz’ diyor. Ama maalesef hukuku uygulayacak hakim ve savcılar bunu uygulamıyor. Biz bu süreci Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar götüreceğiz.”

“Heyelan Tehlikesi Var”

Kazılan alanın köye çok yakın olduğunu belirten Erol, “Köyün en sonundaki eve 200 metre mesafe kala kazı yapacaklar. Geçen kış heyelandan dolayı maden sahasının içerisine 35 dönüm zeytinlik yıkıldı. Turgut eğimli bir yer” dedi.

“SİT Alanı Kepçeyle Kazılıyor”

Tarihi kalıntıların kurtarma kazısı altında çıkartıldığını dile getiren Erol, “3. Derece arkeolojik SİT alanında iş makinesiyle ve diğer türlü madencilik yapma şansları yok. Burayı kaldırarak kömürün önünü açtılar. Alanı kepçeyle kazmaya başladılar.  Avukatımız yok. Çünkü Muğla Barosu’yla görüştük ama ilgilenmediler. Baroların çevre hukuku üzerine birimleri var ama maden şirketi siyaseten de güçlü olduğu için hiçkimse bu işe bulaşmak istemiyor. Bunlar maden ruhsat sahasını tam işletirlerse, biz o sahayı tamamen açacağız derlerse Turgut’un dış yerleşim noktalarında heyelan tehlikesiyle bir kısmının tahliye edilmesi gündeme gelebilir. Köyün  mezarlığının tahliye edilmesi gündeme gelebilir. İçme suları yavaş yavaş kaybolur. Maden sahasının içerisinde tarımsal amaçlı kullanılan çok büyük su kaynaklarımız kaldı. Susuzluk da kapıya dayandı” dedi.