GÖNÜLLERE ŞİFA KUR'AN

!!! Mesajınız var

“ Ey insanlar! Rabbinizden size bir öğüt ve kalplerde olana şifa, inananlara doğruyu gösteren bir rehber ve rahmet gelmiştir ” (Yunus 10/57)

Evet, mesajımız var ve bu mesaj, en kutsal yerden, en güvenilir yerden. Nasıl ki kullandığımız iletişim araçlarından bizlere bir ileti gelse, meraklanır ve geciktirmeden bakar, tahlil eder düşünürüz. Sonuçta bu ileti, basit bir ileti de olsa önemli de olsa onunla ilgilenmek gerektiğine inanırız.

Peki, bu hayat ki fanidir, bâki olana tercih ederek bize gelen kutlu mesaja ne zaman bakacağız, ne zaman bu reçeteye uygun yaşayacağız?

Gelin hep beraber 2021 ramazanında kendimize bir söz verelim ve diyelim ki; Yüce rabbimden gelen ilahi mesaja kulak verip hayatıma yön vereceğim. Bu yolda Allah'ım bize kolaylık ihsan et.

Şu halde buyurun Kur'an sofrasına:

DERTLERE DERMAN KUR'AN

İnsan denen meçhul, doğup ölene dek hem maddî hem de manevi çeşitli hastalık ve musibetlerle iç içe yaşar. İşte bu zaman diliminde beden binası, zaman zaman arızalanır ve zayıflar. Biz inananlar bilmekteyiz ki elimize diken dahi batsa O'ndandır. Her zaman sınavda olmanın şuuru ile bakarız olay ve olgulara. Bununla beraber yitirdiğimiz sağlığımıza ve maddi, manevi nimetlerimize kavuşmak için reçeteler ararız ve biz çok iyi biliriz ki efendimiz:

“Ey Allah'ın kulları! Tedavi olun. Cenâb-ı Hak her dertle birlikte şifasını da yaratmıştır. Yalnız bir derdin devası yoktur; o da ihtiyarlıktır.” (Buhârî, Tıbb 1, Ebu Dâvud, Tıbb 1; Tirmizî, Tıbb 2)

İlham kaynağımız Kur'an ve sünnetin dilimizdeki yansıması ise:

“Derdi veren Allah dermanı da verir.” Atasözümüzdür.

Bizler de çok iyi biliriz ki beden hastalanınca, şifaya vesile olsun için doktora gideriz. Peki, ruhumuz ve ahlâkımız ile alâkalı onlarca kötü hastalığa şifa için ne yapmalı?

Elbette Kur'an'a kulak vermeli, o halde hadi buyurun:

“Biz Kur'an'dan öyle ayetler indirmekteyiz ki, müminler için şifa ve rahmettir. Zalimlerin ise ancak sapıklığını arttırır.” (İsrâ Sûresi 17/82)

Bu ayet-i kerimenin geniş açıklamasında, rahmetli Elmalılı Muhammet Hamdi Yazır, özetle şöyle der:

“Burada dünya, çeşit çeşit dert, hastalık, belâ ve sıkıntılarla dolu bir hastaneye, Peygamber Efendimiz (a.s.m.) bir tabibe, Kur'ân da şifa dağıtan bir devaya, âfiyet veren bir gıdaya benzetilmektedir.”

Milletimizce çok iyi bilinmektedir ki; Ruhî ve ahlâkî birer hastalık olan küfür, nifak, zulüm, isyan, düşmanlık, hırs, ümitsizlik, tembellik, cehalet, taklit, taassup ve kötü niyete karşı Kur'an'ın bir şifa ve rahmet olduğu şüphesizdir. Bundan başka tıbbın âciz kaldığı birçok bedenî hastalıklara karşı da Kur'an'ın şifa veren özelliği bilinmektedir.

Şöyle ki; Bedenî hastalıklara şifa olmasına örnek olarak, şu hadis-i şerifi ifade edebiliriz. “Bir kimse Kur'an'ı vesile ederek Allah'tan şifa istesin de Allah ona şifasını vermesin; bu mümkün değildir.” Nitekim hadis kitaplarında yer aldığına göre, Peygamberimiz (a.s.m.) bedenî hastalıklarla birlikte, cin çarpması, göz değmesi gibi birtakım ruhî hastalıklar için başta Fâtiha ve muavvizeteyn (Kul Eûzü Sûreleri) olmak üzere, Âyetülkürsî ve Âmenerresûlü gibi âyetleri okumuş ve bizlere de okunmasını tavsiye ederek, bu çeşit hastalıklar için Allah'tan şifa istenmesini bildirmiştir.

Sonuç olarak diyebiliriz ki; her iki dünyamızı imar etmek için, kendimize Kur'an'ı ve sahih sünneti rehber edinelim. Şifa ayı olan ramazanımızı en güzel şekilde değerlendirip arınmaya gayret edelim.

Bu şifa hazinesinden maddî, manevî yaralarımız, sosyal ve millî dertlerimiz için ne kadar ve ne nispette ilâç almaya devam edersek, asıl huzur ve mutluluğa adım atmış oluruz.

KEMAL TÜMER

İL VAİZİ