Süleyman Akbulut

Süleyman Akbulut

GÜVENLİK UYGULAMALARI, TUZAK KURMA UYGULAMALARINA DÖNÜŞMESİN!  

GÜVENLİK UYGULAMALARI, TUZAK KURMA UYGULAMALARINA DÖNÜŞMESİN!  

Menteşe kentinde son dönemlerde olağanüstü trafik ve asayiş uygulamaları göze çarpmakta.

Elbette denetim önemli.

Suç veya suiistimallerin önlenmesine yönelik caydırıcı bir yönü var.

Ancak yaşadığımız kentte bu kadar yoğun uygulama için bir suç işleme durumu veya kurallara riayet etme düzensizliği oranı mı arttı?

Bunu da öğrenmek isteriz.

Geçtiğimiz Çarşamba günü sabah saatlerinde Karabağlar Yaylası girişinde sıkı bir uygulama görmüştüm.

Hatta kendi kendime dedim, “sabah vakti, bu neyin uygulamasıydı?” diye.

Bunda anormal bir durum yok belki ama yazlık bir banliyö konumundaki Karabağlar Yaylasının girişindeki uygulamanın sabah saatlerinde yapılıyor olmasındaki amacı da merak etmedim değil açıkçası.

Karabağlar yolunu kullanıp, şehre geliş yolu olan bir güzergahı kullananlar için değildi uygulama, sabah saatlerinde Karabağlar’a gidiş yönünde olduğu için belki şaşırmıştım.

Sabah alkollü sürücü gider mi gider, aracının sigortasını yaptırmayan tespit edilir mi edilir, aranılan biri çıkar mı çıkar oysaki.

Aslında uygulamanın yeri ve zamanını tabi ki yetkililerimiz daha iyi bilirler. O nedenle uygulama yerleriyle mutlak önem taşıyabilmekte.

Bizim merak ettiğimiz husus, kentte bu kadar yoğun bir uygulama neden?

Bu bilgilere ulaşacağımız kurumlar da doğal olarak kolluk görevlerinin icra edildiği kurumlarımız.

Doğru bilgiye ulaşmak önemli. Bilgi kirliliğini önlemesi açısından özellikle.

Bilgi kirliliği denince aklıma Sayın Esengül Civelek’in Valilik dönemini hatırladım.

Valiliği döneminde Sayın Civelek, Valiliğin etrafını korkulukla çevrelediğinde, kent sakinlerinden ciddi bir tepki yükselmişti.

Bu güvenlik esaslı uygulamanın, kentin güvenliğini tehdit eder nitelikte bir durumun var olmasından kaynaklandığını öğrendiğimizde Sayın Civelek’e hak vermiştik.

Vali Civelek bu güvenlik tehdidi karşısında, bir açıklamaya gerek duymamış, çünkü toplum huzurunu kaçırmak istemediklerini dile getirip, tepkileri adeta sineye çekmişti.

Bu doğru bir yaklaşımdı.

Şimdi de merakımız bundan.

Neredeyse her köşe başında bir emniyet uygulaması görmemizdeki sebep, tamamen trafik, asayiş ve corona salgınıyla mücadeleye yönelik rutin uygulamalar mı?

Bunu bilmek isteriz.

Yoksa olağanüstü bir durum mu var?

Bu uygulamaların rutin uygulamalar olabileceği yönünde bir bilgi alacağımız kesin.

Yani buraya kadar tamam.

Ancak bu uygulamaların başka bir yönü de var. O da vatandaşa tuzak kurulurcasına uygulanıyor olması desek abartmış olur muyuz bilmem.

Takdir kamuoyunun.

Bu uygulamaların hava karardıktan sonraki bölümleriyle ilgili dikkatimizden kaçmayan bir ayrıntı var.

Bazı bölgelerde kolluk güçlerimizin uygulama yapmak için konuşlandıkları bölgelerde, bir uyarı levhasının bulunmadığını ve araçların tepe lambalarının yakılmadığını tespit ettik.

Tespit ettik diyorum, malum haberci olmamızdan dolayı fotoğrafladık. İyi mi kötü mü, yarar mı zarar mı, kişi yorumuna göre değişkenlik gösterebilecek bir durum bu.

Biz konuya farklı açıdan bakalım istedik. Bu aslında olası bir kazayı da önleme açısından önemli de bir ayrıntı.

Geçtiğimiz hafta sonu bir haber okumuştum. Haberde jandarma görevlisinin bir araçtaki sürücüye kimlik sorgulaması yaparken, yanından geçen bir başka aracın sorgulamayı yapan görevliye çarparak yaralanmasına neden olduğuyla ilgili.

Görüntülerini de izledim. Tamamen sürücü dikkatsizliği sayılabilecek bir vakaydı.

Allah muhafaza görevli kişi kazayı yaralı olarak atlatmış. Ölümle sonuçlanmaması sevindirici.

Bu örneği de şunun için veriyorum. Uygulama noktasına konulacak bir uyarı levhası ya da yakılacak bir tepe lambası, böyle bir kazayı da önleyebilir.

Düşünsenize seyir halindeki bir aracın önüne aniden çıkan bir görevliyi gören ve o görevliden kaçmak isteyebilecek iyi niyetli olmayan kişi ya da kişilerin oluşturabileceği bir paniğin yaşatacağı bir olay anını.

Kent içinde yaşanabilecek kovalamacayı. O kovalamacada yaralı ya da ölümle sonuçlanabilecek talihsizlikleri.

Bu açıdan bakıldığında sözünü ettiğimiz durumun önem arz ettiği ortada.

Ya da sözünü ettiğimiz bu uyarı işaretlerini gören bir sürücü, uygulamanın gerekliliklerini zaten yerine getirerek, kimlik, ehliyet ve ruhsatını zorluk çıkarmadan takdim ederek, vatandaşlık görevini icra edecek.

Veya alkollü olan bir sürücü, bu kuralsızlığının bedelini itiraz etmeden ödeyecek.

Örnekler çoğaltılabilir.

Dolayısıyla kolluk güçlerine zorluk çıkartan bir yapının çok rastlanılmadığı ender yerleşim yerlerinden birisi olduğuna inandığımız bir kentte yaşıyoruz.

“Kurallara riayet eden, kuralsızlığını karşılığında cezasını ödeme duyarlılığı içinde bir toplum yapısına sahibiz” de diyebiliriz.  

Hal böyleyken, vatandaşına karşı tuzak kurar gibi bir uygulama yöntemi, bu kente uygun yöntemler gibi görünmüyor.

Geçmişten bugüne ülkedeki suç haritalarına bakıldığında sözünü ettiğimiz kentimizin durumunu kestirebilmek ve bu kadar yoğun uygulamalara maruz kalıp kalmadığını irdelemek çok ta zor olmasa gerek.

Trafikte yol kenarlarına metal levhalarla trafik ekip arabası görünümündeki maketlerin konuşlandırılmış olduğunu ilk gördüğümde şu yorumu yapmıştım:

“Devlet vatandaşına tuzak kurar mı?”

Biz devletimize güveniyoruz. Vatandaşına tuzak kurmayacağına da…

Bu yazı toplam 913 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Süleyman Akbulut Arşivi
SON YAZILAR