Geçtiğimiz günlerde bir dostum telefonla arayarak, “Hayırdır coronavirüs vakalarıyla ilgili haberlerin yayınlanmasında bir yasak mı var?” dedi.

Bu soruyu sormasındaki nedenin, sosyal mesafe ve maske haberi dışında vakalara yönelik haberlerin fazla yayınlanmıyor olmasıydı.

Dolayısıyla ne maksatla bu sorunun sorulduğunu biliyordum.

Ben de kendisine, “Elbette yasak yok ancak toplumumuzda bir panik havası estirmek istemiyoruz. Zaten yeterince bilgi kirliliği yaşanmakta” diye cevap verdim.

Aslına bakarsanız toplum, fısıltı gazetesi şeklindeki bilgilerle, konuya ilişkin birçok fikri kendi inandığı doğrultusunda ortaya atıyor.

Bizler bu salgının başından bu yana, söz konusu vakaların şeffaf olarak topluma aktarılması taraftarıydık.

En azından önlemler de, bu vakaların bulunduğu alanlara yönelik alınabilir, vatandaşların da, konunun ciddiyetine daha iyi varabilmeleri sağlanabilirdi.

Toplumu ilgilendiren konularda bilgi gizlenmesini doğru bulmuyoruz.

Bu konudaki bilgi ne kadar saklanırsa saklansın, konuyla iştigal içinde olan sektörlerden bilgiler zaten sızıyor.

Sızdığı içinde ağızdan ağıza yayılan bilgiler, felaket içeren haberlere dönüşebiliyor.

Bu konuda inisiyatif alarak, yöresinde çıkan vakaları şeffaf bir biçimde vatandaşlarıyla paylaşan Kavaklıdere Belediye Başkanı Sayın Mehmet Demir ile bu paylaşımı doğrular nitelikte açıklama yaparak kamuoyuyla paylaşan Kavaklıdere Kaymakamı Sayın Birkan Tatlısöz’ü kutluyorum.

Demek ki paylaşılabiliyormuş. Bu paylaşımların önlem almada önemli bir ölçüt olacağını düşünenlerdenim.

Şimdi bu durumda, bugüne kadar ki yöntemle gizlenmeye çalışılan bilgiler, saklanmasa da olabiliyormuş dedirtmedi mi?

Madem açıklanabiliyordu, bugüne kadarki vaka ya da risk bölgeleri neden saklandı?

Sağlık Bakanlığı’nca salgına yönelik gün be gün açıklana oranlar, toplumun her kesiminde karşılık bulmuş değil.

İlla ki şüphe eden bir kesimin de var olduğunu hepimiz biliyoruz.

Bu nedenle bakanlık düzeyinde değil, il ve ilçelerde de vaka sayılarının, vaka bölgelerinin rahatlıkla açıklanabiliyor olması önem arz ediyor.

Şu andaki durumumuz adeta, akıntı misali.

“Hastalık artarsa bir daha düşünürüz” havasında süregelen bir ortam ve bir boşvermişlik mevcut.

Umarım bu rahatlık başımıza daha türlü sıkıntılar aşmaz.

Öte yandan; Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesinin yönetim kademelerinde görev yapan birinde corona bulguları tespit edilmiş.

Yani testi pozitif çıkmış.

İsmin önemi yok, böyle bir vakaya rastlanıldığı aslolan.

Ancak bu bulguyu taşıdığı tespit edilen kişinin eşinin de üniversite bünyesinde görev yaptığını, elini kolunu sallaya sallaya mesai yaptığını öğrendik.

Bu durumun üniversite içinde endişeye yol açtığı da edindiğimiz bilgiler arasında.

Üniversite yönetiminin bu konuya ivedilikle hassasiyet göstereceğinden şüphemiz yok.