İ  N  A  D  I  N  A    İ  N  A  N  M  A  K

İ  N  A  D  I  N  A    İ  N  A  N  M  A  K
Gün geçmiyor ki bir kandırılma öyküsüne gülerken buluyoruz kendimizi.Evet, gülüyoruz ağlanacak halimize. Bu kadar da olmaz artık dediğimiz her şey, dönüp dolaşıp memleketim insanını kandırıveriyor.İnsanımız inanmaya...

Gün geçmiyor ki bir kandırılma öyküsüne gülerken buluyoruz kendimizi.

Evet, gülüyoruz ağlanacak halimize. Bu kadar da olmaz artık dediğimiz her şey, dönüp dolaşıp memleketim insanını kandırıveriyor.

İnsanımız inanmaya öyle yatkın ki.

Kendisini polis savcı diye tanıtan insanlar tarafından kandırılıyor. Üstelik bu kişiler arasında profesör, hâkim, doktor, öğretmen gibi meslek gruplarında olanlar var.

İsminiz terör listesinde yer almış, hesabınız yurtdışına transfer edilecek, operasyon sonu paranız iade edilecek, eşiniz ellerinde yalanlarına inanıveriyorlar.

Polisin savcının operasyon için kişilerden para istemeyeceğini her fırsatta ve her mecrada duyurmasına rağmen. İnsanımız yine de dolandırıcılara inanmayı seçiyor.

İnanmayı seviyorlar belki de. Öyle gerçek gibiydi ki. Kandım. Kandırıldım deyiveriyorlar.

Memleketim erkeği sınırları aşıyor.

Telefonuna gelen bir cevapsız aramaya geri dönüşü ile manken kırması bir dilbere vuruluyor. Veya sosyal medyada tanıştığı Adriana Lima profil fotoğrafından hayatının kadınını buluveriyor.

Doludizgin aşkları başlıyor. Yani kızlar orada mı kalsın? Türkiye’ye gelip biran evvel hayatlarını birleştirmeyi istiyorlar hem.

Bulmuşlar Türk erkeğini. Kaçırırlar mı? Ama gelmek için paraya ihtiyaç var.  Erkek adam yollayacak tabi ki parayı. Yolluyor elbet. Hem kaç defa. Hep aksilik hep bir uğursuzluk.

Olmuyor bir türlü gelemiyor kızlar ülkeye. Öylesi gelemiyorlar ki. Sonunda bıkıp yorulup telefonu iptal edip sosyal medyada engeli basıveriyorlar. Sonrası biraz zaman alıyor. Bizim delikanlılarımızın dolandırıldığını anlamaları bile zamana yayılıyor. Oysa ne kadar seviyorduk birbirimizi. Kandırıldım diyor.

En trajikomiği ise okunup üflenen altınlar ve paralar.

Genelde yaşlı insanlar hedef alınıp üfürükçü ablalar tarafından av kuşatılıyor. Nazar var büyü var safsatasına yaslandırılıyor. Biz gitmeden altınları paraları açma gerçeğine bağlanıyor. Sonrası ekranda feryat figan ağıtları izlerken “yazık yaaa” ile “oh olsun” hoyratlığıyla karşıladığımız görüntüler.

İnsanımızın nasıl bu kadar saf olabildiğine şaşıp kalıyoruz. Kandırdılar beni çığlıkları havada asılı kalıyor…

Son dönemin modası sahte gelinler. Hayalleri yıkılan damatların çevresinde yer alan aile fertlerini gündüz kuşağı programlarında dizi film izler gibi seyrediyoruz.  Bende kandırıldım çığlıkları güzel yurdumun dört bir köşesinden çınlıyor. Sayılar o kadar çoğalıyor ki.

Bu insanların nasıl bu kadar kolay kandırıldığına bakakalıyoruz. Altınları paraları toplayıp düğün gecesi ortadan kaybolan gelin bile çıkıyor canlı yayına.

Yine yeniden kandırılanların kandıranlarla harala gürelesini seyrediyoruz ekranlardan…

Bunlar gülümsediklerimiz tabi ki….

Bir de gülümsemek şöyle dursun ağlamak istediğimiz kandırılmalar var.

Hatta ağlamayı bırak feryat figan çığlıklarımızı bastırdığımız kandırılmalar.

İnanmayı seviyoruz galiba. İnandım, kandırıldım diyebilmenin; eylemlerin dayanılmaz ağırlığını hafiflettiğini düşünüyoruz.

Böyle öğretildi belki de bize…

Veya böyle gösterildi.

Kim bilir ?

İnsan olduğumuzu unutmadan, bir arada yaşamayı…

Bu dünyanın hepimize yetecek kadar nicelikte ve nitelikte olduğunu idrak ettiğimiz an kandırmaya da, kandırılmaya da ihtiyacımız kalmayacak…

Sağlıklı ve mutlu kalın…

Bu haber toplam 327 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.