Dünkü Muğlaspor genel kurulu sürecine ilişkin kaleme aldığımız tespitlerin ardından çok sayıda görüşlerin ortaya atıldığına şahit olduk.

Ancak bir gerçek var ki, eleştirel ya da övgüsel bir yazı kaleme aldığımızda, mesleğimizi icra ettiğimiz unutulup, konunun bir şekilde maksada dayandırılmasından rahatsızız.

Doğruya doğru, yanlışa yanlış demenin mesleğimizin bir parçası olduğunu defalarca dile getirmemize rağmen, kaleme aldığımız yazılarda bir tarafgirlik ya da araya kara kedi girmiş gibi bir algı oluşturmak inanın mesleğimizin en riskli tarafı.

Muğlaspor Kulüp Başkanı Sayın Erol Kapiz ile yıllara uzanan bir dostluğumuzun olduğunu bilenler bilir. Bilmeyenler de sonradan oluşmuş bir dostluk gibi de algılayabilirler.

Dünkü tespitlerimizi kaleme aldığımız yazımızda, Erol Kapiz’in görevi bırakmaya pek te niyetinin olmadığını, bu niyetin içerideki parasını almayı riske etmemekten kaynaklı olabileceği gerçeğini dile getirmenin yanında, olası bir aday çıkması halinde camia tarafından pek te kabul görmez bir isim haline dönüştüğü için çıkan adayın destek görebileceği yönündeki yaklaşımlarımızı kamuoyuyla paylaşmak, bazı kitlelerin ayranını kabartmış olabilir. 

Bu yaklaşımlarımızın şehrimizde etkili olan ahbap-çavuş ilişkilerinden ziyade, bir gazetecinin kendi işini icra ediyor gerçeğini doğru okumakla vücut bulmasının mücadelesini veriyoruz.

Yani bu fotoğrafı doğru okumanın, herhangi bir maksada dayatılmadan zekasal bir tavırla bakabilmekle ilintili olarak mümkün kılınmasını arzu ediyoruz.

Dolayısıyla bilinmesini isteriz ki, alışılagelmiş yaşanmışlıkların aksine, çizgisine güvenen bir gazeteci olarak, işimizle aşkımızı karıştırmıyor olduğumuzun kanıtı olarak kaleme aldığımız bir yazı örneğini kamuoyuyla paylaştık.

Ayranı kabaran kesimlerin aklından geçtiği gibi ne Sayın Kapiz ile kişisel bir çelişmişlikten kaynaklı bir sorunumuz, ne de duygularımızın yörüngesinde sürdürdüğümüz bir gazetecilik anlayışımız var.

Kapiz’in görev yaptığı Muğlaspor Kulüp Başkanlığı, bir icraat makamı olup, bu makamın gerekliliklerini içeren başarı ya da başarısızlığı; şehri okuyan, şehri yazan ve kulübün yapısını içinden geldiği için bilen bir gazeteci tarafından eleştiri ya da övgü olarak ele alınması kadar doğal bir durumun olamayacağı da aşikardır.

İşimizi kişisel hesaplaşma ya da duygularımızla hareket etme gafletiyle kullanmak suretiyle icra ederek, kamu vicdanını sıkıntıya sokacak şekilde yürütmüyor olduğumuzu, üstüne basa basa vurgulamak isteriz.

Yayınlarımızın bu şekilde okunup, yorumlanmasını temenni ediyoruz.

Birilerinin icraatlarını eleştirirken, birilerini parlatmak ya da birilerine hizmet ederek yapmayacağımızı savunduğumuz gerçeğini, mesleğimizde onurla geçen 25 yılda görebilmek mümkün.

Dünkü tespitlerimizin doğru olmadığına yönelik tek bir telefon ya da ileti almadık. Bilakis dünkü tespitlerimizin doğru olduğu yönünde yoğun bir ilgi ve destek gördük.

Ancak bilinmeli ki, doğruya doğru, yanlışa yanlış demek yürüttüğümüz mesleğin bir parçası. Gazetecilik mesleğinin bir mesafe mesleği olduğunu, halktan yana taraf olduğumuzu yıllardır seslenir dururuz.

Perşembe günü yapılacak genel kurulda Sayın Kapiz ya da başka bir aday göreve seçilirse, yürütecek olduğu icraat makamı gereği eleştirimizi de, övgümüzü de kaleme alacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.

Biz de dostluklar baki. Aklından geçirenler için hatırlatalım; Sayın Kapiz ile hiçbir sorunumuz yok, olamaz da…

Duygularını işine alet edenlerden değiliz.

Eleştirilerimiz; icraat makamlarında görev yapanların icraatlarını, kamu denetçiliği görevimizi yerine getirmeyle bağlantılı, ilişkilerle değil…

Tavsiyemiz; işle aşkın, ahbap çavuşlukla karıştırılmaması…

Genel kurulda çıkacak sonucun Muğlaspor’a hayırlı olması dileklerimizle…