Kırık eliyle Dünya Şampiyonu olan işitme engelli Milli sporcu: “Kendi hikayemi yazdım ve yaşadım”

Kırık eliyle Dünya Şampiyonu olan işitme engelli Milli sporcu:  “Kendi hikayemi yazdım ve yaşadım”
2016 yılında yapılan Dünya Karate Şampiyonası’na 3 gün kala eli kırılan ve kırık eliyle girdiği karşılaşmada Dünya Şampiyonu olan işitme engelli Oğuzhan Genç (47), spora başladığı küçük yaşlarda, ailesinin, “Sen...

2016 yılında yapılan Dünya Karate Şampiyonası’na 3 gün kala eli kırılan ve kırık eliyle girdiği karşılaşmada Dünya Şampiyonu olan işitme engelli Oğuzhan Genç (47), spora başladığı küçük yaşlarda, ailesinin, “Sen sağırsın, yapamazsın” şeklindeki söylemlerini hiçe sayarak, evine 35 kilometre uzaklıktaki spor salonuna her gün gitmek suretiyle antrenman yaptığını belirterek, “Kendi hikayemi yazdım ve yaşadım” dedi.

Sinem Korkmaz

Çocukken geçirdiği bir hastalık sonrasında işitme yeteneğini kaybeden ancak hayata küsmek yerine spora yönelen 47 yaşındaki milli sporcu Oğuzhan Genç, günümüzde yeni sporcular yetiştiriyor. Yaşamı zorluklarla geçmesine rağmen, birçok başarıya imza atan milli sporcu, genç sporculara ilham kaynağı oluyor.

Muğla’nın Ula ilçesinde yaşayan ve Ula Halk Eğitim Merkezi’nde karete hocalığı yağan işitme engelli Oğuzhan Genç (47), geçirdiği bir hastalık sonrasında işitme yeteneğini kaybettikten sonra yılmadığını dile getirerek, “Kendi hikayemi yazdım ve yaşadım. Başka gençlerin hikayelerini yazmalarına da yardımcı olmak istiyorum” dedi.

“SESSİZLİĞE MAHKUM OLDUM”

Rahatsızlığının birden bire gelişmesiyle zor günler yaşadığını söyleyen Oğuzhan Genç, “Hayatım sürekli mücadele ve çalışmayla geçti. Uzun yıllar özel sektörde çalıştım, ve şu an özel sektörden emekliyim. Aynı zamanda bir çok spor dalı ile ilgileniyor, kitap okuyorum. Karate branşında 4. Dan ve 4. Kademe antrenörüyüm. Bunlara ilave olarak rafting, bisiklet, yüzme ve dağ yürüyüşü sporlarını da uzun süredir fırsat buldukça yapıyorum. Mücadele sporlarının hepsinde uzun süreli çalışmalar yaptım. Taekwondo antrenörlüğü de dahil olmak üzere bir çok işle meşgul oldum. 11 yıl boyunca spor salonu işlettim. Evliyim 3 kızım var. Ula’da yaşıyorum. Bir rahatsızlık sonucu işitme duyumu kaybettim, her şeyi duyan, okulun ve sınıfının en zeki öğrencisi iken, birden bire dünya ile ilişkim kesildi, sessizliğe mahkum oldum. Korkusuz cesur ve atak büyüdüm. İşitme duyumu kaybetmem, ailemin benim için yıllarca tedavi yolları araması, içimde büyüyen öfke, hırs, heves, istek, hayalini kurarak büyüdüğüm Harp okullarından kopmak ve düzenli olarak spora başlama maceralarım, çok çok uzun ve sıkıntılı süreçler aslında. Okulun en zeki öğrencisi iken, ders dinleyemez hale geldim, okul serüvenlerim okulda yaşadığım sıkıntılar, hiçbir şey duymazken her şeyi duyanlarla aynı koşullarda muamele görmem, zeki bir çocuk olarak tanındığım için benden beklenen standartları tutturamam, aile ve okul hayatında üzerinde yaratılan baskı, gerilim, günümüzde mobbing diye bilinen olayı, her safhası ile yaşayan bir küçük çocuk. O günden bu güne çok sıkıntılar çektim açıkçası” dedi.

“SPOR YAPMAK İÇİN OTOSTOPLA 35 KM. YOL GİDİYORDUM”

Spor hayatını başladığında ailesinden destek göremediğini ifade eden Genç, “Düzenli bir spor faaliyetine girişim 1988 yılında gördüğüm bir el ilanı ile oldu. O yıllarda yaşadığımız Çerkezköy’e 35 kilometre uzaklıkta, Çorlu’da bir Karate salonunun tanıtım ilanı idi. O küçük yaşımda biriktirdiğim harçlıklarımla o dönemin koşullarında, anneden babadan habersiz  komşu ilçeye gitmek büyük olaydı. Ben yine de gittim, ilandaki adresi buldum ve sporuma başladım. O andan itibaren yıllar boyunca haftada en az 4 gün 35 kilometre yolu, sırf spor yapmak için gidip geldim. Şimdiki ulaşım koşullarında bu basit gelebilir, fakat yolların, araçların düzenli olmadığı 80’li yıllarda 35 kilometre en az 2 saatlik yol demekti. Spora ilk başladığımda anne ve babama beni pek ciddiye almadılar fakat ertesi gün okuldan çıkıp, o kadar yolu gidip antrenman yapıp geri döndüğümde, ailemin şiddetli tepkisi ile karşılaştım. ‘Sen sağırsın, yapamazsın’ diyorlardı, dayak yedim, harçlığım kesildi, o dönem meslek lisesinde okuyor haftada 3 gün staj yapıyordum. Bunun içinde cüzi bir harçlık alıyordum, bu harçlığım elimden alındı, severek aldığım karate elbisem parçalandı, spora gitmemem için her türlü zorluk, tehdit önüme serildi. Buna rağmen ben kafaya takmıştım, gidecek karate öğrenecek ve şampiyon olacaktım. Sokaklarda dolaşıp, komşulara sorup boş depozitolu şişeler topladım, demir bakır hurda topladım sattım. Yol paramı çıkardım. Komşu ile giden tırlar, kamyonlar oluyordu, otostop yaptım, bir şekilde mutlaka o 35 kilometre yolu gitmenin yolunu buldum. Bu süreç, bu kovalamaca aylarca hatta yıllarca devam etti. Tabi zamanla ben sporumda ustalaşıp eve madalyalar getirdikçe evdeki baskılar azaldı, destek olmuyorlardı fakat yolumu da kesmiyorlardı” dedi.

“NORMAL İNSANLARLA AYNI KURALLARA TABİYDİM”

Hem çalışıp hem muüsabakalara hazırlandığını vurgulayan milli sporcu Genç, “İşitme engelli bir sporcu olarak gerek okul, gerekse spor hayatımda hep normal insanlarla bir aradaydım. Normal insanlarla aynı kurallara tabiydim. Sporda da normal sporcularla yarışıp, madalyalar alıyordum fakat aktif müsabıklık için tüm meşgaleyi bir kenara bırakıp antrenman yapmak lazımdı ki bu benim için zordu. Memur bir babanın en büyük oğlu olarak çalışıyor ve aileme destek oluyordum, 12-20 hatta 24 saatlik mesailer yapıyor, işten çıkıp dosdoğru antrenmana koşuyordum. Hatta bazen 24 saatlik uykusuz bir mesai sonrası müsabakalara girip madalyalar alıyordum. Gençliğin o bitmez tükenmez enerjisini gayet verimli kullandığımı şimdi daha iyi farkediyorum” ifadelerini kullandı.

“EŞİM HAMİLE, BABAM KANSER”

Milli takıma ilk girdiği yıl Dünya ikincisi olduğunu söyleyen Oğuzhan Genç, “Karate Federasyonu’nca ilk defa kurulacak olan İşitme Engelliler Karate Milli Takımına davet edildim. İlk maçımız Venezuela’da yapılacak Dünya Karate Şampiyonası’nda idi. Türkiye’de yapılan kamp ve hazırlık süreçleri sonrası, Takım kata da birincilik +84 Kumite de de Dünya ikinciliği dereceleri aldım. Maçlar sırasında ayağımdan sakatlandım, fakat şişen ayağıma rağmen maçlardan çekilmeyi düşünmedim. Daha sonra öğrendim ki ayağım çatlamış. 2013 yılında Sofya’da yapılacak olan Deaflympics, yani İşitme Engelliler Olimpiyatları’na hazırlık için kampa çağrıldım. Dünya Şampiyonası’nda, sakatladığım ayağım henüz iyileşmemişti iki maç arasında süre kısaydı, tedavi ve doktor için zaman ayırmak istemiyordum. O sırada eşim hamileydi, doğuma az bir süre kalmıştı, aklım eşimdeydi. Bir şekilde kendimi ikna ederek kampa gitmeye karar verdiğim gün, babamın kanser olduğunu öğrendim. Eşim hamile, babam kanser, ben ise milli takıma gitmek üzereyim. O anki duygularımı anlatamıyorum. Bir süre sonra babam vefat etti. Kamptan baba evine döndüm. Daha sonra şampiyonaya giderek Olimpiyat ikinciliğini aldım ve baba ocağına geri döndüm. Eşim doğum yaptı ve ben de sakatlığımdan ötürü ameliyat olmak zorunda kaldım. Yaklaşık 1 yıl sporda uzak kaldım” dedi.

KIRIK ELLE DÜNYA ŞAMPİYONU OLDU

Dünya Şampiyonası’na üç gün kala elinin kırıldığını ifade eden Oğuzhan Genç, “2016 yılında Samsun’da yapılan Dünya Karate Şampiyonası’na davet edilince, rövanş hazırlıklarına başladım fakat şanssızlık burada da devam ediyordu. Maça 3 gün kala antrenmanda elimi kırdım. O kırık ele 3 gün boyunca buz kompres yaptım, çünkü elim şişince yumruklarımı kapatamıyordum, bu kadar emeğin terin ve kanın ziyan olmasına izin vermek zor geliyordu. Maçtan da çekilemezdim. Buzdan uyuşmuş elimle çıktığım Tatamide takım maçında dünya birincisi olunca, ferdi olarak yapacağım maçımı bir köşede kadroya giremediği için üzgün duran bir kardeşime verdim. Sporcu değişikliği yapıldı ve o kardeşim de benim sayemde dünya ikincisi oldu” dedi.

“BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİNDE YETKİLİLERE ULAŞAMADIM”

Pandemi dolayısıyla öğrencilerinden uzak kaldığını söyleyen Oğuzhan Genç, biran önce öğrencileri ile bir araya gelmek istediğini belirtti. Genç, “Uzun süredir Muğla ya yerleşme hayalim vardı. Ben sessiz sakin ve tabiatı seven bir insanım. Muğla ise hayallerimdeki yerdi. İşimden emekli olunca, hayalimi gerçekleştirip buraya taşındım ve burayı çok sevdim. Arıcılık kurslarına girdim, arıcılığa başladım. Bahçe yaptım, bahçe çapaladım, sebze yetiştirdim. Daha sonra birikimlerimi insanlara sunmak için arayışlara girdim. Görev almayı ve Muğlalı sporculara ulaşmayı çok istediğim Büyükşehir Belediyesinde, yetkililere ulaşamadım. Kendimi ifade edemediğimi düşünüyorum orada. Spor müdürlüğü ise, görev alması zor bir kurumdu. Bunun üzerine Ula Halk Eğitim Merkezi’nde kurs açtım. ilk başta kurslarımıza çok az sayıda çocuk geliyordu. Kendimi tanıtabildikten ve süreklilik, istikrar gösterdikten sonra öğrenci sayım arttı. 2 ayrı grup halinde 55-60 öğrencim oldu. Öğrencilerim Muğla il geneli ufak maçlardan madalyalar getirmeye başladılar. Araya 2020 sömestr girdi ve sömestr bitmeden pandemi yüzünden okullarımız ve kurslarımız kapandı. O günden bu yana ders veremiyorum ve bu konuda üzgünüm. Umarım bu sıkıntıları atlatacak ve öğrencilerime kavuşacağım” dedi.

“BÜROKRASİYİ AŞAMIYORUM”

“Kendi hikayemi yazdım ve yaşadım” diyen Milli sporcu Oğuzhan Genç, sözlerini şöyle tamamladı:

“Başka gençlerin hikayelerini yazmalarına da yardımcı olmak istiyorum. Ben bu spora başladığımda koşullar şimdiki gibi değildi. Şimdi ise spor yapan ve sporda başarılı olan gençler için birçok imkan mevcut. Spor bakanlığımız ve resmi kurumlarımız, her gün yeni kapılar açıyor sporcu gençlere. Bu konuda aktif rol oynamak, gençlerin, çocukların hayatını değiştirmek istiyorum. Bürokrasiyi aşamıyorum, yetkililere kendimi ifade edemiyorum. Buna rağmen sıkıntı ve zorluklar içinde yetişmiş, hepsi ile de mücadele etmiş bir insan olarak, pes etmiyorum, etmeyeceğim de.”

Bu haber toplam 956 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.