Süleyman Akbulut

Süleyman Akbulut

KÜLTÜR TURİZMİNİN İÇİ, GURME TURİZMİYLE DOLDURULUR

KÜLTÜR TURİZMİNİN İÇİ, GURME TURİZMİYLE DOLDURULUR

Geçtiğimiz Cuma günkü yazımızda markalaşmanın yolunun boğazdan yani yemekten geçtiğini ifade etmeye çalıştık.

Güzel dönüşler de aldık.

Hatta Muğla kebabımızın diğer marka olma yolunda adımları atılmış ürünlerimizden daha çok ulaşılabilip, tüketilebildiğine, yani vakitsel olmadığından dem vurmuş, bu ürüne de coğrafi işaret başvurunda bulunulabileceğinden söz etmiştik.

Hala daha da arkasındayız bu önerimizin.

Bu yazıyı yayına verdiğimiz andan itibaren telefonlar aldım. O telefonlardan birisi de Akyaka’da lezzet sektöründe hizmet veren, Matematik öğretmeni olması nedeniyle bizim ona “Hoca” diye seslendiğimiz Mehmet Aras’tan geldi.

Yazım nedeniyle teşekkür edip, kutladıktan sonra, Muğla’da kültür turizmini n önünü açacak en önemli unsurun gurme turizminden geçtiğine vurgu yaptı.

Aynı görüşteyim.

Turizme kazandırma yolunda sürekli başarı sağlanabilecek bir hammaddemizmiş gibi bir algıyla gündeme taşıdığımız eski Muğla, doğal sit alanları diye adlandırdığımız Arasta gibi bölgelerde yapılacak tadilatlarla turizmin içini dolduramayacağımız bir gerçek.

Sonuçta kimi, içi boş bir alana ne için getirebileceğiz ki?

Neyi, neleri sunmak, göstermek için hatta?

“Dokusunu bozmadan tadilat yaptık” demeye mi yoksa?

Mehmet hoca da aynısını söylüyordu.

“Bu yerler gurme turizmiyle turizme kazandırılır ağbi” diyordu.

Çünkü o bir Adanalı olarak bunu biliyor ve söylüyordu.

Artık insanların günümüzde günübirlik uçaklara binip, yörelerin lezzetleriyle buluştukları bir dönemi yaşıyoruz.

Bugün bu turizm anlayışıyla öne çıkan Gaziantep ve Adana başı çekiyor ama neden bir Muğla’nın da adı sanı bu yönüyle tanınıp, bilinmesin?

Mehmet hoca diyordu ki, “Ağbi bizim Muğla’nın döşümüzden başka nerede var?”

Haklısın hocam hiçbir yerde yok ama kalite standardı diye bir derdimiz de yok. O lezzet her yerde farklılık gösterebiliyor.

Muğla’nın her yerinde döşü aynı ayarda, aynı kalitede ve aynı lezzette yemelisiniz.

Bir de 1 gün önceden ya da akşamın sabahından hazırlanması için sipariş vermek suretiyle tüketebileceğiniz bir lezzet döş.

İşte Antep’in, Adana’nın veya bu yönleriyle öne çıkmış başka yerlerin farkı bu bizden.

Bu standart yakalanırsa, mutfağımız da gelişir, turizmimiz de gelişir, ufkumuz da gelişir.

Sonuçta ilimizin tanıtımı ve markalaşması anlamında dilimizin döndüğünce ifade etmeye çalışıyoruz. Bu sadece bizlerin ifadeleriyle olmayacaktır. Buna ön ayak olmak isteyen kitlelerin de, elini taşın altına sokmasıyla oluşacaktır.

Adanalı olup, yaşadığı Muğla’nın lezzetleriyle başı çekebileceğini savunan bir kardeşimizin duyarlılığından herkeste de olmalı ki, amaç hasıl olsun.

Turizmi 12 aya yayacağız diye konuşup konuşup, bir arpa boyu yol gidememişken, biraz da gurme turizmine mi yoğunlaşıp, konuşsak…

Ne dersiniz?

Bu yazı toplam 729 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Süleyman Akbulut Arşivi
SON YAZILAR