Kuraklık kapıda

Kuraklık kapıda
Kuraklığı, etki alanı çok geniş olan bir doğal felaket olarak nitelendiren TEMA Vakfı Milas Sorumlusu Mehmet Nergiz, “Kuraklığın kentlerin su ihtiyacının...

Kuraklığı, etki alanı çok geniş olan bir doğal felaket olarak nitelendiren TEMA Vakfı Milas Sorumlusu Mehmet Nergiz, “Kuraklığın kentlerin su ihtiyacının karşılanmasında bir darboğaz yaratmasından doğadaki canlıların üreme ve gelişmelerini etkilemesine, tarımsal üretimin azalmasından göçlere kadar birçok sosyo-ekonomik etkisi bulunuyor.” dedi.

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Türkiye’de son 44 yılın en kurak döneminin yaşandığını açıkladı. TEMA Vakfı bu açıklamanın bugün yaşanan ve gelecekte daha sık karşılaşılacak olan kuraklık afeti ile mücadele açısından önemli olduğunun altını çizdi.

Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli’ne göre iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek olan Akdeniz Çanağı’nda bulunan Türkiye’nin Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde yüzde 20 ile yüzde 40 arasında, İç ve Batı Anadolu bölgelerinde ise yüzde 40’ı aşan oranlarda yağışların azalacağı öngörülüyor. Bu durum gelecekte bugünkünden daha uzun ve şiddetli kuraklıkların sıklıkla yaşanması olasılığını artırıyor. Yapılan kuraklık riski çalışmalarında Türkiye nüfusunun 50 milyonluk kesimini barındıran 30 şehrin büyük oranda kuraklıktan etkileneceği görülüyor.

Yeraltı su seviyeleri düşüyor

Kuraklıkla ilgili yazılı basın açıklaması yapan TEMA Milas Sorumlusu Mehmet Nergiz, “Yeraltı suları kuraklığa karşı bugünün ve gelecek nesillerin sigortasıdır. Yeraltı su seviyelerinin düşmesi sürdürülebilir yeraltı suyu kullanımı yapılmadığını gösteriyor. Son yıllarda Türkiye’de yaşanan kuraklıklarda bir artış olduğu gözlemleniyor. Son 15 yılda Konya Ovası’nda 30 metreye varan su seviyesi düşüşü ve artan obruk sayıları, Mardin Kızıltepe’de son 20 yılda kuyu derinliğinin 125 metreden 470 metreye ulaşması bu konuda ciddi önlemler alınması gerektiğini gösteriyor.” dedi.

Kuraklık riskinin giderek arttığı ülkemizde, bu doğal afete karşı hazırlıklı olunması için eylem planlarının hazırlanması, iklim değişikliğiyle etkili mücadele edilmesi, kurak dönemlerde sigorta görevi gören yeraltı sularının korunması ve tüm çalışmalara çerçeve oluşturması açısından doğanın hakkını gözetecek bir su kanununun yasalaşmasının büyük önem arz ettiğine dikkat çeken Nergiz, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın Ulusal Kuraklık Yönetimi Eylem Stratejisi’ni hazırlaması ve havzalarda kuraklık yönetim planlarının hazırlanması konusundaki girişimleri olumlu çalışmalar olarak değerlendirdiklerini belirterek şunları kaydetti: “Hazırlanmakta olan kuraklık eylem planlarının etkin olarak uygulanmasında kamu kurumları ve sivil toplum örgütlerinin iş birliğinin tesis edilmesi büyük önem taşıyor. Bununla beraber Türkiye iklim değişikliğine uyum süreçlerinde alınması gereken önlemlerden uzak duruyor. 2012 yılının Türkiye’de kömür yılı ilan edilmesi ile birlikte, kömür madenciliği ve kömürlü termik santral yatırımları teşvik ediliyor. Büyük ölçüde suya ihtiyaç duyan kömürlü termik santrallerin planlanmış olması giderek kuraklaşan ülkemizde suyun kullanımı açısından bir tezat oluşturuyor. Türkiye’nin en verimli ovaları, kıyıları, zeytinlik leri termik santrallere feda edilirken, iklim değişikliğine katkımız da gün geçtikçe artıyor.”

Bu haber toplam 3221 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.