MAVİ CENNETİN ‘KAPTANİYESİ’

MAVİ CENNETİN ‘KAPTANİYESİ’
Güney Ege’de denizlerde kadının adı yokken, o bir gemide işe girdi. Kendini geliştirdi, bütün ehliyetlerini aldı. Mavi cennetin ‘kaptaniyesi’ oldu. 20 yıllık ‘kaptaniye’ İlknur Asar’ın ünü Ege ve Akdeniz’e yayıldı....

Güney Ege’de denizlerde kadının adı yokken, o bir gemide işe girdi. Kendini geliştirdi, bütün ehliyetlerini aldı. Mavi cennetin ‘kaptaniyesi’ oldu. 20 yıllık ‘kaptaniye’ İlknur Asar’ın ünü Ege ve Akdeniz’e yayıldı. Yunan adasında alkışlarla, Türk bayraklarıyla karşılandı, çok özel hediyeler aldı.

Akdeniz ve Ege’nin ‘kaptaniyesi’ 20 yıl önce bir gemide aşçı olarak işe girdi. Göcek’te yaşayan 50 yaşındaki İlknur Asar, denizciliğin her alanında başarılı oldu, kendini geliştirdi. Deniz ehliyetlerini de aldı, 3’üncü yılında ‘usta gemici’, 5’inci senesinde ‘yat kaptanlığını’ kazandı. Mesleğe başladığı yıllarda mavi yolculuklarda kadının adı yoktu. O yat kaptanlığı sınavını Türkiye’de dereceyle bitirdi, ünü yayıldı, ‘filo kaptanlığı’ teklifi aldı.

Artık her alanda kendini geliştiren denizlerin ‘kaptaniyesi’, dönemin cumhurbaşkanı da dahil olmak üzere üst düzey bürokratları, ünlüleri, milletvekillerini, Türk ekonomisinin önde gelenlerini mavi deryayı gezdirdi, Güney Ege’nin eşsiz koylarını keşfetmelerini sağladı. Her yıl teknesine kadın stajyer aldı, yetiştirdi, sektöre kazandırdı.

YUNAN ADASINDA TÜRK BAYRAKLARIYLA KARŞILANDI

Ege ve Akdeniz’in mavi sularında kadın kaptan olarak ünü yayılan Asar, Yunan milliyetçiliğinin en keskin olduğu Kalimnos Adasında, Türk bayraklarıyla karşılandı, özel hediyeler aldı. Bu anısını, kendisini mavi sulardaki en çok mutlu eden şey olduğunu kaydeden Güney Ege’nin ‘kaptaniyesi’ o anları şöyle anlattı:

“En çok mutlu eden şeylerden biri 8 yıl önce Yunan adalarına tur yaparken Kalimnos adasına gitmiştik. Türklerin çok ziyaret etmediğini bir adaydı. Kaliminos Adasına gidip, telsizden çağrı yaptıktan sonra, marina girişinde epey bir adalılar çıktı. Türk bayraklarıyla beni karşılayıp ‘kadın kaptan harika’ diye tezahürat edip boynuma sarıldılar. Bana birçok sünger, adaya mahsus hediyelerle geldiler. Benim çok özel bir anıydı. Türkiye’de de benzere anları yaşadım. Ama Yunan adasında böyle bir şeyle karşılaşmış olmak, benim için unutulmazdı. Kalimnos adası Yunan milliyetçiliği anlamında keskin ve net bir adadır. Orada bir Türk kadının kaptan olarak oraya gelmesi daha önce yazılı basında görmüşler ve bu şekilde karşılama yaptılar bana.”

KIZI VE OĞLU DA KAPTAN

Denizciliği hayatının merkezine koyan ‘kaptaniye’nin, kız Büşra ile oğlu Oğuzhan’ da annesi gibi kaptan oldu. Asar ailesi, mavi yolculuğun kalbinde ağırladıkları misafirlerini, Ege ve Akdeniz’in eşsiz koylarını keşfetmelerini sağladı. Asar, “Hayatımda var olan her şey şuanda denizle ilgili. Olmazsa olmazım. Her zaman var olacağım. İki evladım farklı alanları tercih ettiler fakat dediler ki ‘biz denizde büyüdük. Farklı bir şey yapmak istemiyoruz’. şuanda hem kızım hem oğlum kaptanlık yapıyor. O yüzden benim hayatımın merkezi deniz. Büşra Oğuzhan arkamdan geliyor” diye konuştu.

GENÇLERE TAVSİYE: HER ALANDA KENDİNİZİ GELİŞTİRİN

Denizciliğe adım atmayı düşünen gençlere de tavsiyelerde bulunan kaptaniye Asar, “Gençlere tavsiyem, yat sektörü denizciliğin de ötesinde bir şey. Hem deniz bilgisine, hem seyir bilgisine sahip olmamız gerekiyor. Hem teknik bir donanıma hem de aynı zamanda hizmet sektörü olduğu için de küçük bir alanda otelcilik hizmeti de verdiğimiz için hizmet sektörüne de hakim olmamız gerekiyor. Yani bir denizcinin iyi bir kaptan, iyi bir gemici, yeri geldiğinde iyi bir aşçı, iyi bir servis elemanı aynı zamanda çok iyi bir halkla ilişkiler uzmanı olması gerekli. Onun için bu işe gönül vermiş bu işi yapmak isteyen gençlerimize tavsiyem kendilerini çok çok farklı alanlarda geliştirmeleri ve bir çatı altında toplamaları. Ve başarı kendiliğinden gelecek.” dedi.

DENİZE KARŞI DAHA DUYARLI OLALIM

Hayatı mavi turlarda geçen Asar, denizlere karşı daha duyarlı olunması gerektiğini belirtti. Asar şöyle konuştu: “Şuanda hala denizlerimizin temizliğiyle ilgili, denizde yaşayan canlıların yaşam alanlarına saygıyla ilgili sivil toplum örgütlerinde görev alıyorum. Türkiye’de denizcilik olmazsa olmaz. Bunu daha ileriye taşımamız gerekiyor. En çok üzüldüğüm noktalardan bir tanesi şudur; Yunan adalarına defalarca gittim. Egenin bir kıyısında onlar var, bir diğer kıyısında biz varız. Onlar bunu o kadar güzel değerlendirirken, bizim bu kadar duyarsız kalmamız. Hem siyasi anlamda hem de sivil olarak bunun farkına varmamamız en büyük üzüldüğüm noktalardan bir tanesi. Biz, herhangi bir koya demirlediğimiz zaman o koyun her şeyinden sorumluyuz. Temizliğinde tutun yaşayan canlıların güvenliğine kadar. Sadece kaptan olarak değil insan olarak da bunlara yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bazı okullar hizmet ve kaptanlık eğitimi vermemi istiyorlar. Önümüzdeki yıllarda bu şekilde projelerim olacak.”

Bu haber toplam 864 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.