Mursi İçin Gıyabi Cenaze Namazı Kılındı

Mursi İçin Gıyabi Cenaze Namazı Kılındı
FERDİ YAVUZ- Mısır Eski Devlet Başkanı Muhammed Mursi, dün mahkeme salonunda hayatını kaybetti. Mursi için Muğla’da gıyabi cenaze namazı kılındı....

FERDİ YAVUZ- Mısır Eski Devlet Başkanı Muhammed Mursi, dün mahkeme salonunda hayatını kaybetti. Mursi için Muğla’da gıyabi cenaze namazı kılındı. Darbe ile iktidardan indirildikten sonra Türkiye ile birlikte bütün dünyanın gündemine oturan Mursi, dün yargılandığı mahkemede görülen duruşmasında fenalaşıp ardından hayatını kaybetti. Mursi’nin ölümünün ardından tüm yurt genelinde olduğu gibi Muğla’da da öğle namazını müteakip gıyabi cenaze namazı kılındı. Namazı, Menteşe İlçe Müftüsü Mustafa Aydın kıldırdı.

Mısır’ın demokratik yolla seçilen ilk Cumhurbaşkanı olan Muhammed Mursi, 3 Temmuz 2013'te dönemin Savunma Bakanı ve ardından Cumhurbaşkanı olan Abdulfettah es-Sisi tarafından gerçekleştirilen askeri darbeyle görevinden uzaklaştırılmıştı. Darbe sonrası tutuklanarak cezaevine konulan Mursi, dün gerçekleştirilen duruşmasında mahkeme salonunda hayatını kaybetti. Darbe ile iktidardan indirildikten sonra Türkiye ile birlikte bütün dünyanın gündemine oturan Mursi, dün yargılandığı mahkemede görülen duruşmasında fenalaşıp ardından hayatını kaybetti. Mursi’nin ölümünün ardından tüm yurt genelinde olduğu gibi Muğla’da da öğle namazını müteakip gıyabi cenaze namazı kılındı.

Mısır Eski Devlet Başkanı Muhammed Mursi’nin kılınan gıyabi cenaze namazının ardından Muğla İHH bir basın açıklaması yaptı. Menteşe Kurşunlu Camii önünde basın açıklamasını yapan İHH Muğla Dernek Başkan Yardımcı Ahmet Reçber açıklamada şunları kaydetti; Mısır’ın ilk ve tek meşru Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, kendisine yapılan sistematik işkence ve ihmaller ardından dün şehit olmuştur. Aslında Mursi, 17 Haziran’daki duruşmada haksız suçlamalara karşı hem kendini hem de davasını savunurken şehit edilmiştir.  Mursi’nin şehadeti, haberini dünyaya büyük bir neşeyle bildiren cuntanın gerçeklerden kaçırmaya çalıştığı gerçekler, cinayetin ardından daha net ortaya çıkmıştır. Şehit Mursi, yıllardır böbrek, karaciğer ve şeker hastalıklarından muzdarip olduğu halde, tedavileri keyfi bir şekilde engellenmiş, olumsuz hapishane koşullarında durumunun kötüleşmesi beklenmiştir. Günün 23 saatini tek başına hücre hapsinde geçiren Mursi, hayatının ciddi tehdit altında olduğunu daha birkaç ay önce bizzat kendisi mahkemede açıklamıştı. Şehit Mursi’yi idam cezasıyla yargılayan Mısır cuntası, karar çıksa bile bir cumhurbaşkanını idam etmenin siyasi sonuçlarına katlanamayacağını bildiği için onu yavaş bir süreçte öldürmeyi tercih etmiştir.

6 yıldır hapiste bulunan şehit Mursi, bu süre zarfında sadece 3 defa ailesiyle görüşebilmişti. Avukatları ile görüşmesi de çok sıkı ve keyfi şartlara bağlanmıştı. Bu görüşemelerin hepsinde özgürlüğü kameralar önünde ve kişi mahremiyetine saygısız bir biçimde kısıtlanmıştı.

Mursi’nin şehadeti sadece ailesini ve dava arkadaşlarını değil, tüm İslam dünyasını  yasa boğmuş, Mısır’da unutulmaya yüz tutmuş zulmü bir kez daha gündeme getirmiştir. Mursi’nin 6 yıllık tavizsiz mücadelesi ve şehadeti bir kez daha göstermiştir ki, Mısır’da direniş ve mücadele devam etmektedir. Son bir asırdır zalimlere ve emperyalistlere karşı Mısır halkı, tüm sinmiş görüntüsüne rağmen şehitler vermeye ve hala ayakta olduğunu haykırmaya devam etmektedir. Mursi Mısır’da Hasan El-Benna’dan itibaren devam eden lider kadrolarının hayatını ve mücadelesini şehadetle taçlandırma geleneğinin son halkası olmuştur. Cunta yönetimi olayın ilk anlarından itibaren Mursi’nin naaşını gizli bir yerde tutup, üzerinde kendilerine karşı suç delili olabilecek fiziki delilleri yok etmiştir. Şu an en büyük beklentilerden biri Mursi’nin sistematik olarak ölümünü seyreden Birleşmiş Milletler’in en azından uluslararası bir soruşturma için harekete geçmesidir. Kısa süren iktidarı boyunca, sadece Mısır içindeki derin devlet ve hainlerle mücadele değil, uluslararası siyonist entrikalarla da mücadele etmek zorunda kalan Mursi, iş yapmasına izin verilmeden bir yıl içinde önce sokak gözterileriyle yıpratılmış, ardından askeri cuntanın ellerine teslim edilmişti. 3 Temmuz 2013 tarihinde Abdülfettah Sisi askeri darbeyle iktidara el koyduğunda, İsrail ve ABD desteğiyle, ilk günlerden itibaren kanlı br baskı siyaseti uygulamış, her türlü yasa dışılık görmezden gelinmiştir. Rabia ve Nahda meydanlarında 2 bini aşkın insan katledildiği gibi alınan kararla sivilleri katleden kişilerin ve bu ölümlerin soruşturulmasının önü tamamen kapatılmıştır.  Binlerce insan gözaltına alınırken, bunların tamamı sistematik işkenceye uğramış ve yüzlercesi hapiste şehit olmuştur. Hali hazırda Mısır cuntasının hapishanelerinde 60 binden fazla masum insan daha bulunmaktadır. Batılıların desteğindeki cunta idaresinden son 6 ayda 2 bin 500’den fazla idam kararı çıkmış, bunlardan 16 tanesi idam edilmiştir. Bunları tümü sessiz sedasız bir şekilde yürütülürken, geçtiğimiz Şubat ayında 9 gencin idamı gizlenememişti. Hali hazırda 10 binden fazla muhaliften haber alınamamakta ve büyük ihtimalle yasa dışı infaza kurban gittikleri düşünülmektedir. Bir cumhurbaşkanını hayatta iken korumayan dünya kamuoyu, en azından ölümü ardından adaleti sağlamaya çalışmalı. Yaşasın mısır direnişi.”

Bu haber toplam 553 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.