ORTADOĞU’DA TÜRBÜLANSA DİKKAT

Suudi Arabistan Katar'ı, 'Ortadoğu'da terörizme destek vermekle' suçlayıp Nusra Cephesi'ni ve IŞİD örgütünü desteklediğini iddia etmektedir. Suudi Arabistan ve Mısır; Müslüman Kardeşler hareketini de "terör örgütü" olarak kabul etmekte olup Katar'ın 'Müslüman Kardeşler hareketine hem siyasi hem de finansal destek sağladığını iddia etmektedirler.

Cereyan eden bir diğer iddia vakası ise Katar’ın Hamas ve Hizbullah terör örgütlerini destekleyip mali yönden finanse etmiş olduğunun deklare edilme boyutudur.

Suudi Arabistan ve Katar arasında gerginleşen krizin eşiğinde her ne kadar İran gösterilmeye çalışılsa da, olayın iç yüzü pek öyle gözükmemektedir.

Şayet krizin tetiklenmesinin ana sebebi İran olmuş olsaydı, bölgedeki diğer ülkelerin Umman ile olan ilişkilerini gözden geçirip, koparma noktasına getirmesi gerekirdi. Öyle ki İran ile Umman arasındaki ilişki çok güçlü bir bağ ile kenetlenmiş bir durumdadır.

Yaklaşık 46 yıl önce 1971 yılında İngiltere’den ayrılarak bağımsızlığını ilan eden Katar; Ortadoğu’da etkisinin artması bölge devletlerini rahatsız etmeye başlamıştı. Tıpkı Türkiye Cumhuriyet’inin başkanı Sn. Recep Tayip Erdoğan’ın Müslüman ülkelerin uluslararası sorunları çözmeye başlaması, ulusal siyasetten dünya siyasetine adım atması, küresel etkileşimlerden başlayarak yıldızın parlaması neticesinde oynanan oyunların bir nevi kopyasını andırıyor.

Arap baharında aktif rol oynaması kıvılcımı tetikleyen bir diğer ana arterdir.

Ortadoğu’da ABD ve İsrail’in güçlerini dengede tutmak ve bölgenin abisi olmak için çırpınan İran’ın başını çektiği, Suriye’nin desteklediği Rusya son dönemlerde aktif olarak bölgede oluşacak politikaların içinde yer aldı. Putin adeta heyecanı kalmamış, gücü elden gitmiş Rusya’ya ivme kazandırdı. Rusya, Çin ve İran yakınlaşması, Suudi Arabistan başta olmak üzere diğer Ortadoğu ülkelerini tedirgin etti.

Katar’ın Türkiye açısından değerlendirilmesi

Türkiye-Katar arasında ekonomik, siyasal, bölgesel iş birliği alanlarında göstermiş oldukları yakınlaşma inanılmaz derecede memnuniyet vermiş olsa da jeopolitik nedenlerden dolayı bölge üzerinde hemagonya kurmak isteyenler bunu legal olmasa da illegal yollardan istemeyeceklerdir.

Türkiye kendi topraklarının dışında güvenlik konusunda tugay seviyesindeki ilk askeri üssünü Katar’a kurma çalışmaları, Türkiye’nin büyümesini, küresel ölçekte bir oyuncu olmasını istemeyen ülkeler, kargaşa ve kaos ortamının içine çekip, Türkiye’nin yükselişine zarar vermek için oluşturulan bir alt yapının hazırlığından başka bir şey değildir. Özellikle ileriki dönemlerde İŞİD i Türkiye ile ilişkilendirmeye çalışacaklarından dolayı burada çok dikkatli olmamız gerektiğinin altını çizmemizde fayda vardır.

Küresel güçler tarafından hazırlanan ve sahneye sürülen senaryolarda rol verilmesi istenen Türkiye, türbülansa girmiş bir Ortadoğu’da öncelikle yapması gereken ilk şey hava boşluğunda ileride üzücü bir mesele ile karşılaşmaması ve sağa sola çarpmaması için emniyet kemerini takması gerekmektedir.