16 Nisan tarihinde sandığa gideceğiz. Türkiye adeta bıçak gibi ikiye bölündü. Bir taraf EVET derken diğer taraf HAYIR diyor. Ancak halk ger geçen gün kutuplaşıyor. Futbolcular ve sanatçılar üzerinden başlatılan referandum kampanyaları kitlileri daha da keskinleştirdi. İnsanlar adeta ‘düşman kardeşler’ oldu. Ve öyle gözüküyor ki önümüzdeki günlerde bu kutuplaşma daha tehlikeli boyutlara ulaşabilir…

Referandumda ister ‘EVET’ ister ‘HAYIR’ oyu verin. Bu sizin kendi düşünceniz ve görüşünüzdür. Her türlü görüşe saygımız var. Ancak kutuplaşmaya, kutuplaştırmaya karşıyım. Bir EVET bir HAYIR için insanları birbirine düşman etmeye gerek yok diye düşünüyorum. Özellikle sosyal medyada yapılan paylaşımlar bu keskinliği oldukça arttırmaya yönelik. Siyasilerin bu denli keskinlik yaratmasının sıkıntılarını önümüzdeki süreçte daha ciddi yaşayacağız…

Gelelim 16 Nisan’da yapılacak olan referanduma. Türkiye bir dönemece giriyor. Referandumda ya başkanlık sistemine oy vereceğiz. Ya da parlamenter sistem yani T.B.M.M ile devam edeceğiz. Bu kararı vatandaş verecek. Ancak EVET ya da HAYIR oyu kullanmadan önce referandumda oylanacak olan 18 maddeyi iyi okuyup ondan sonra kararımızı vermeliyiz. 18 madde ne getirir ne götürür. Ülkenin gidişatını olumlu mu yoksa olumsuz mu etkiler…

İşte bunların hepsini çok iyi tartıp oyumuzu ona göre vermeliyiz. Yani körü körüne sandığı gidip oy kullanmak ileride büyük sıkıntılara neden olabilir. O yüzden gelin bu 18 maddeyi detaylı bir biçimde inceleyin. 15 dakikanızı ayırın. Bu maddeleri detaylı bir biçimde irdeleyin. İçinize sindiriyorsanız EVET oyu kullanırsınız. İçinize sindiremiyorsanız HAYIR oyu kullanırsınız…

Çünkü sizlerin kullanacağı 1 oy her şeyi değiştirir. Sizlerin referandumda kullanacağınız oy ülkenin kaderini değiştirecek. Sizlerin kaderinizi değiştirecek. Çocuklarınızın kaderini değiştirecek. O yüzden Türkiye’nin bu dönüm noktasında referandumda bilinçli oy kullanmamız gerektiğini düşünüyorum. Tercihiniz ne olursa olsun körü körüne değil bilinçli bir biçimde oy vermemiz gerekli…

Bir başka konu ise sandığa kalımın çok olması önemli. Örneğin 2015 seçimlerinde 56 milyon 965 bin seçmenden, 12 milyon 400 bin seçmen sandığa gitmemiş. Nisan ayında yapılacak olan referandumda eğer sandığa gitmeyen seçmen sayısı aynı şekilde olursa referandumdan ester EVET, ister HAYIR çıksın bir anlamı olmayacak. O yüzden bu referandumda sandığa gitmeyecek olanların da mutlaka sandığa gidip oy kullanması gerekli…

Gelelim Muğla’ya. Muğla seçmeni bu güne kadar yapılan tüm seçimlere ve referandumlara yoğun ilgi göstermiştir. Nisan ayı içerisinde yapılacak olan referanduma da büyük ilgi göstereceğinden hiç şüphem yok. Üstelik bu referanduma katılım oranının önceki seçimlere göre daha fazla olacağını düşünüyorum. Muğla halkının referanduma katılım oranının yüzde 85 ile yüzde 90 arasında olacağını tahmin ediyorum…

Başta da söylediğim gibi. Nisan ayında yapılacak olan referandum için insanları ayrıştırmanın çok yanlış olduğunu düşünüyorum. İnsanların ötekileştirilmesi toplumu böler ve keskinleştirir. Bölünme ve keskinleştirme bu ülkeye ve insanlarımıza her zaman zarar verir. O yüzden tüm siyasilere büyük görev düşüyor. Nisan ayında yapılacak olan referandum hepimize hayırlı olsun…