Şiirlerde Yaşlılık ve Nostalji

Şiirlerde Yaşlılık ve Nostalji
Şiir, duyguların ve düşüncelerin yalın ve masum ifade bulduğu kültürel ve evrensel bir iletişim aracıdır. Amatör ve profesyonel şairlerimiz şiirlerinde yaşlılığa nasıl değinmişler bir bakalım:Nurullah Can şiirinde ‘Odamda...

Şiir, duyguların ve düşüncelerin yalın ve masum ifade bulduğu kültürel ve evrensel bir iletişim aracıdır. Amatör ve profesyonel şairlerimiz şiirlerinde yaşlılığa nasıl değinmişler bir bakalım:

Nurullah Can şiirinde ‘Odamda solgun bir gün ışığı/Uyanmak istemiyorum dünyaya/Uyumak sonsuz saatlerin yalnızlığına/Sonra bir ilaç bir ilaç daha’ diyerek yaşlılıkta yanlızlık ve ilaca bağlı bir yaşama dikkat çekiyor.

Fevzi Tuna Ocakoğlu şiirinde ‘Aynalar eski bugün/Yıllar önce sanki dün/Dün gece genç bakardı/Gözlerim yaşlı bugün’ diyerek yaşlılıkta kişinin görünümü ile barışık olamadığını dile getiriyor.

Safet Kuramaz, yaşlılıkla ilgili şiirinde ağrılardan söz ediyor  ve diyor ki ‘Belinde ağrılar ayağı son gazi/Horca kullanılmış, bir subay gibi Nazi/Yinede umuttur, hüzündür fantezi!/Kulağında çınlar, gençliktir şok yankı,

Orhan Veli Kanık şiirinde‘Dilimin ucunda bir eski arkadaş adı/Unutulmuş şekilleri taşıyan bulutlar/Bir gökyüzü genişliğiyle ruhuma dolar/Otların içine sırtüstü yatmanın tadı’ diyerek yaşlılığın unutkanlığa rağmen hatırlanan çocuksu keyiflerinden söz eder ve diğer bir şiirinde ise ‘Akşamüstüne doğru, kış vakti/Bir hasta odasının penceresinde/Yalnız bende değil yalnızlık hali/Deniz de karanlık, gökyüzü de/Bir acayip, kuşların hali./Bakma fakirmişim, kimsesizmişim;/Akşamüstüne doğru, kış vakti /Benim de sevdalar geçti başımdan /Şöhretmiş, kadınmış, para hırsıymış/Zamanla anlıyor insan dünyayı’ diyerek delikanlılığın ya da baharın farkına varmadan yaşlılığa, hastalığa,yalnızlığa ve kışa nasıl dönüştüğünü anlatır.

Ataol Behramoğlu “Kırk Yaşın Eşiğinde” Şiir’inde; yaşlılıkta sakin. huzurlu ve bir o kadar da yaşama bağlı yaşamaktan söz eder ve derki:‘Bana artık dingin olmak/Bana yalınlık yaraşır/İçimde şiirin güzelliği/Yaşamak sevinciyle yarışır/Güzeller güzeli ömrüm/Sana gitgide sevdalanıştayım/Nice emeklerle dokunmuş/Bir ince, bir nazlı nakıştayım’

Yahya Kemal Beyatlı, yaşlılığı yaşamın sonbaharı olarak görür ve “Sonbahar” şiirinde ‘Fani ömür biter, Bir uzun sonbahar olur/Yaprak, çiçek ve kuş dağılır, tarümar olur/Mevsim boyunca kendini hissettirir veda;/Artık bu dağdağayla uğuldar deniz ve dağ/Yazdan kalan ne varsa olurken haşır neşir/Günler hazinleşir, geceler uhrevileşir/Teşrinlerin bu hüznü geçer ta iliklere./Anlar ki yolcu yol görünür selviliklere’diyerek yaşamın sonu ve ölümden söz eder.

Yunus Emre ‘Geldi geçti ömrüm benim/Şol yel esip geçmiş gibi/Hele bana şöyle gelir, sol göz yumup açmış gibi’ dizeleri ile ömrün rüzgâr gibi geçivermesinden söz eder.

Can Yücel şiirlerinde ‘Can yasası bu insanın/Savaşlara yoksulluklara ve binbir belaya karşın/İlle de yaşayacaksın! Ya da “Yaprak” şiirinde olduğu gibi ‘Bir başka yolculuk dalından düşmek yere/Yaşadığından uzun/Bir tatlı yolculuk dalından inmek yere’ dizelerine yer vererek, tüm zorluklara karşın ille de yaşamaktan söz eder ve  yaşlılığı, hazan yaprağının dalından düşmesinin keyifli yolculuğu olarak görür.

Bana göre yaşlılık, çocukluğum ve gençliğimdeki “çubuğa dolanan rengârenk macunların keyifle yalandığı, pamuk şekerlerin yendiği, sokaklarda günün belli saatlerinde dolaşan askılı yoğurtçudan, bozacıdan alışverişlerin yapıldığı, fıçı içinde beyaz eldivenli trafik polislerinin robot hareketlerinin hayranlıkla seyredildiği elinde dolu file ile eve dönen babanın kucağına atlandığı, kumbaralarda bayram harçlıklarının keyifle biriktirildiği, Teksas, Tommiks ve Tarkan cizgi romanların, Hayat mecmuası, Kerime Nadir ve Muazzez Tahsin Berkant romanlarının okunduğu, sinemalarda ara verildiğinde Alaska-Frigoların yendiği, pompalı gaz ocaklarında Ufa nebati yağı ile yemeklerin yapıldığı, dede ve ninelerin ağrılarında Gripin ya da Opon haplarını kullandıkları, misafirlere Pe-re-ja kolonyası ve Baylan şekerlemelerinin ikram edildiği, Puro sabunların kullanıldığı, gramofonlardan taş plakların ya da Philips radyoların dinlendiği” günleri kocaman bir gülümseme ile hatırlamak ve bu nostaljinin keyfini çıkarmaktır.

Bu haber toplam 699 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.