Sosyal Medya
Adı üstünde sanal alem, bir nevi aynı zamanda hayal alemi. Burada paylaşılanların ne kadarı doğru, ne kadarı gerçek ? Kaç kişi gerçek kişi kaç kişi değil belli mi?
Şu günlerde çokça söz edilen bir cümle geliyor akla hemen; “at izi it izine karışmış “ gibi. Dost kim düşman kim belli değil gibi. Kim samimi olan kim değil karışmış durumda.
Tanımadığın bir isimden sosyal medya arkadaşlık isteği geliyor, bakıyorsun tanıdığın bildiğin ortak arkadaşın çok kişi var ortak arkadaş olduğunuz. Kabul ediyorsun samimiyetine inanarak,
güvenerek , gel gelelim ettiğine edeceğine pişman olmamak mümkün değil.
Gerçekte tanıdığın insanlar var yıllardır ailesini bildiğin, geçmişini bildiğin, çocukluğunu bildiğin ama paylaşımlarına bakınca sanki hiç tanımadığın biri gibi çıkıveriyor karşına aniden. İnsan kendinden şüphe ediyor, bunlar gerçek ben mi yalanım diye düşünmeden edemiyorsun.
Düşman bildiklerimiz dost, dost bildiklerimiz bir anda düşman oluveriyor iki kelam yazmakla.
Bazen yaşlı bir teyze ya da amca gencecik bir fotoğraf profili ile beliriyor, bazen de hanım profilinin altında bir erkek, erkek profilinin altında bir hanımefendi ile karşılaşmamak mümkün değil.
Çoğu zaman kimin ne olduğunu bilmeden yaptığımız yorumlarla kalp kırıp, karşımızdakini üzüp kul hakkına girdiğimiz dahi oluyordur çoğumuzun.
Ara ara hiç hak etmeyen insanlara hakaretlere maruz kalırken, bazen hak edene hakkını vermemenin sorumluluğuna dahi giriyoruz kim bilir.
Her ne kadar sosyal, karşılıklı iletişim kurulan bir mecra gibi görünse de; aslında tek taraflı görünen iletişim aracı olan bu mecralarda kırk defa düşünüp bir defa yazmak gerektiğine inananlardanım. Kırk defa düşünüp bir defa paylaşım yapılması gerektiğini düşünenlerdenim.
Duyumlarla hareket edip yargısız infazın yerine, iyiden iyiye inceleyip araştırıp hatta iki defa bakıp görerek eyleme geçilmesini tercih edenlerdenim. Atalarımız “söz gümüş ise sükut altındır” sözünü sadece laf olsun diye söylememişlerdir diye kulağıma küpe etmişimdir her zaman.
Farkında olmadan, düşünemeden, tanımadan hakkında yazdıklarım, düşündüklerim, gönül kırgınlıklarına sebep olduğum da olmuştur belki. Gönüller kırmaya değil, gönüller yapmaya gönderildiğimiz fani dünyanın ne kadar boş olduğunu kendimizi dinleyince anlıyoruz bazen.
Önemli olan; bu kubbede hoş bir seda bırakmak değil mi ?
Sevgiyle kalalım…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.