TÜKETİM AHLAKI

TÜKETİM AHLAKI
Tüketim deyince aklımıza gelen ilk kavram israftır. İsraf, genel olarak inanç, söz ve davranışta dinin, aklın veya örfün uygun gördüğü ölçülerin dışına çıkmayı, özellikle mal ve imkanları meşru olmayan amaçlar için...

Tüketim deyince aklımıza gelen ilk kavram israftır. İsraf, genel olarak inanç, söz ve davranışta dinin, aklın veya örfün uygun gördüğü ölçülerin dışına çıkmayı, özellikle mal ve imkanları meşru olmayan amaçlar için saçıp savurmayı ifade eder.

Yüce Rabbimiz, rahmanın kullarını tanıtırken şöyle buyurur: “Onlar, harcama yaptıklarında ne israf ederler ne de cimri davranırlar. Bu ikisi arasında bir yol tutarlar.” Yine bir başka ayette Cenab-ı Hak, “Akrabaya, yoksula, yolda kalmışa haklarını ver! Malını israf ile saçıp savurma! Zira saçıp savuranlar, şeytanın kardeşleridir.” Buyurur. Bize hayat veren Kuran'ı Kerim'de geçen bu ayetler, bizlerden her türlü tutum ve davranışlarımızda dengeli, ölçülü olmamızı ve israftan uzak durmamızı ister.

Allah'ın nimetlerinden faydalanmakla israf etmek farklı şeylerdir. İlke olarak helal olan şeylerin ölçülü olarak tüketilmesinde sakınca yoktur. Nitekim '' De ki Allah'ın kulları için yarattığı süsü ve temiz rızıkları kim haram kıldı? De ki onlar dünya hayatında müminlere yaraşır, kıyamet gününde ise yalnız onlara mahsus olacaktır.'' Ayeti bu gerçeği dile getirmektedir. Sevgili peygamberimizin şu sözünden de anlıyoruz ki nimetleri kullanmadaki serbestliği sınırlandıran tek şey, kibir ve israftır. '' Kibre düşmeden ve israfa kaçmadan yiyin, sadaka verin ve giyinin.''

Tüketim çağında amansız bir şekilde her şeyi tüketir olduk; zamanı da, mekânı da, malı da, serveti de, tabiatı da, çevreyi de bilinçsizce tüketiyoruz. Hayatımız ve ömrümüz akıp giderken gençliğimizi, sağlığımızı, zenginliğimizi, geleceğimizi, her şeyimizi israf ediyoruz. İsraf ve savurganlık, bugün hayatımızın hemen her tarafını kuşatmış durumdadır. Savurganlığımız maddi imkânlarımızı yok ettiği gibi bizi yarınlarını düşünmeyen, sorumsuz insanlar haline getirmektedir. Savurduğumuz sadece para pul değil, aynı zamanda yok olup giden emeğimiz, şevkimiz ve geleceğimizdir. Oysa dinimiz İslam, bizleri tüketim konusunda bilinçlendiriyor. Bu bilinçlendirme sadece mal mülk ya da yeme içme alanında değil her nimetin kullanımında söz konusudur.

Peygamberimiz(sav), özellikle iki nimetin israf edilmemesini şöyle tembihler: ''iki nimet vardır ki insanların çoğu onları değerlendirme hususunda aldanmıştır: Sağlık ve boş vakit.''

Aslında maldaki, yeme içme ve giyim kuşamdaki israfın ötesinde bir başka israf vardır. Kulun rabbi karşısında konumunu unutması, sorumluluğunu terk etmesi, haddi aşarak rabbine karşı israfa düşmesidir. Başka bir ifadeyle, Allah'ın koyduğu sınırların ihlal edilmesi, en büyük israf olarak karşımıza çıkıyor. ''De ki ey kendi aleyhlerine israf eden (haddi aşan) kullarım, Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin…'' Ayeti bunu göstermektedir.

İsraf, hangi şekilde ortaya çıkarsa çıksın insanın başta kendisine, sonra çevresine kötülük etmesidir. Ölçüsüz ve bilinçsiz bir şekilde kendini tüketmesidir. Kendine yazık etmesidir. Bu bazen sahip olduklarını ölçüsüz tüketmekle, bazen kul hakkı yemekle, bazen de kibre kapılmakla olur.

İnsanın başıboş yaratılmadığını vurgulayan, ona sorumluluklarını hatırlatan İslam, müminleri her türlü israftan uzaklaştırma çabasındadır. Çünkü en temel anlamıyla kişinin yaptıklarında haddi aşması olan israf, cehalet, gaflet, hata ve isyanın bir ifadesidir. Mümin ise kendini kontrol eden, Allah'ın çizdiği sınırları ihlal etmeyen, her işinde dengeli davranan kişidir, hep itidal üzeredir. Yemesinde, içmesinde, vaktini kullanmasında, konuşmasında, harcamasında, infak edişinde, insanlarla ilişkisinde hatta Allah'a yönelişinde hep bu bilinçle hareket eder.

Bilelim ki Allah'ın sevgisi her işinde ölçülü olanlaradır. O müsrifleri sevmez. Peygamberlerinin yanında mücadele veren Allah erlerinin duasıyla sözümüze son verelim:

'' Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla ve (yolunda) ayaklarımızı sağlam tut. Kâfir topluma karşı bize yardım et.'’

Musa TOKCAN

Uzman Vaiz / Dalaman

1- Furkân,67

2- İsrâ,26-27

3- A'raf,32

4- Nesai,zekat,66

5- Buhari,rikak,1

6- Zümer,53

7- Âli-imran,147

Bu haber toplam 736 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.