ÜÇ ERENLER

ÜÇ ERENLER
Ramazan'dan Ramazana aklımıza gelen erenlerimizin, evliyalarımızın ve manevi olarak değere sahip adını bildiğimiz ya da bilmediğimiz birçok dini kanaat önderi isimlere ne kadar sahip çıkıyoruz? Bu maneviyata sahip olan Üç Erenler'de...

Ramazan'dan Ramazana aklımıza gelen erenlerimizin, evliyalarımızın ve manevi olarak değere sahip adını bildiğimiz ya da bilmediğimiz birçok dini kanaat önderi isimlere ne kadar sahip çıkıyoruz? Bu maneviyata sahip olan Üç Erenler'de Muğla'da birçok türbe gibi kaderine terk edilmiş. Elbette orada bir konservasyon çalışması yapıldı ama restorasyon değil, restriksiyon ( yeniden tıpkı yapımı) değil sadece yarım kalan sonra kaderine terk edilen bir konservasyon çalışması. Böyle olmamalı. Böyle kalmamalı. Çevredeki insanlar buraya 'gençlerin aşk yuvası' dememeli, duvarlar her önüne gelenin yazı yazabileceği yer olmamalı. Burası dedelerimizin, erenlerimizin, evliyalarımızın ibadet durağı.

2004 yılında Muğla Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü tarafından Emir Beyazıt Mahallesi'nde yeşil alan çalışması yapılırken 800 yıllık türbe kalıntısına rastlandı. Türbenin, 1175 yılında kurulan Bayramiye Tarikatı'ndan “Üç Erenler” diye bilinen Salih, Ömer ve Mehmet isimli evliyaların mescidi olduğu ortaya çıktı. Kazı alanında mescit, türbe, abdesthane ve oturma odaları bulundu. Muğla Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü tarafından “Üç Erenler Cami ve Türbe Konservasyon Çalışması” başlatıldı. Türbe korundu ve kurtarıldı. Fakat başlatılan çalışma yarım kaldı. Ayrıca türbenin atıl vaziyette kalmasının yanı sıra, bazı vatandaşlar türbenin duvarlarındaki kovuklara mum yakarak dilekte bulunuyorlar. Dilekte bulunan vatandaşların ifadelerine göre; Mumların aktığı taşa, yapıştırdıkları taş düşmezse dileklerinin kabul olacağına inanıyorlar.

Muğla'nın Menteşe İlçesi'nde eski Muğla mevkiinde bulunan Üç Erenler türbesi kaderine terk edildi. Edinilen bilgiye göre Üç Erenler'in Buhara'lı oldukları biliniyor. Öte yandan halk arasında Muğla'nın en büyük yatırları oldukları söylenir. Sultan Yıldırım Beyazıt döneminde yaşayan Tekke Şeyhleri'ndendirler. Üç Erenler, Menteşe İlçesi Komiser Hamdi Bey Karakolu'na giden sokağın üzerindeki boş arsada bulunuyor. Burada yer alan mezarlar, rüyasında gören bir hayırsever tarafından Prof. Dr. Namık Açıkgöz danışmanlığında, Muğla Koruma Kurulu nezaretinde ortaya çıkarıldı. 2005 yılında Prof. Dr. Adnan Diler Başkanlığı'nda “Muğla Üç Erenler Türbesi Kazı, Restorasyon ve Konservasyon Çalışması” başlatıldı.

“Korundu, Kurtarıldı. Ama Öylece Kaldı”

Muğla Üç Erenler Türbesi Kazı, Restorasyon ve Konservasyon çalışması ve mekanın son durumu hakkında; “İncir Dikip, Ocağına İncir Ağacı Dikmedikleri Kalmış” diye açıklama yapan Prof. Dr. Namık Açıkgöz; “Burası Anadolu'daki tasavvuf hareketlerinden birisi olan Hacı Bayram Veli tarafından 13. Yüzyılda teşhis edilen Bayramiye Tarikatı'na mensup üç velinin türbesinin, camisinin ve evinin olduğu bir mekandır. 1994 de beni buraya getiren, burada bulunan kara selvidir. Bu kara selviyi takip ederek geldim. Burada bir toprak yığını vardı. Muhtemelen buradaki mescit, türbe ve ev kerpiç ya da mıhra dediğimiz şekilde yapılmıştı. Sonra harap olmuş ve kimse el atmamıştı. 15 yıl önce bu yeri rüyasında gören Ömer amca başta olmak üzere ve arkeoloji bölümünden Prof. Dr. Adnan Diler hocamızın destekleriyle burada bir kazı çalışmasından temeller elde edildikten sonra duvarlarda yükseltme yapıldı. Yani konservasyon çalışması gerçekleştirildi. Korundu, kurtarıldı. Ama öylece kaldı. Gerisi tamamlanmadı. Esasında binanın tamamlanması gerekiyordu. Tabi ki ortaya çıkması bizi mutlu etti. Mutlu etmeyen bir şey var. Dikkat edin bu altıgen bir türbedir. Muğla yöresindeki beylikler döneminin en güzel yapılarının yansımasıdır. Muğla'da birkaç yerde daha vardır altıgen türbe. Beylikler devrini ve Selçuklar dönemini yansıtır bu yapılar. Bu altıgen türbenin içinde muhtemelen Üç Eren'ler dediğimiz; Salih, Ömer ve Mehmet isimli evliyalar yatıyordu. 1937 de şehir planlamasına göre buradaki kabirler, yani üçünün de naşı hamursuzun eteğindeki kabristana nakledildi. Fakat konservasyondan sonra buraya tutulmuş ağaç dikilmiş. Her birinin de bulunduğu yer altıgen türbe kısmı. Burası insanların namaz kıldığı yerdi. Muhtemelen burada dergâhta vardı, evde vardı. Burası ibadethaneydi. Onları bulamadık. Verilere göre elimize geçen bilgi türbedir. Mescidin gördüğümüz gibi mihrap kısmı da belli. Ama buranın içine ağaç dikilmesi yanlıştır. Bu mantığı anlayamadım. Türbenin içine ağaç dikilmez. Yani bir incir dikip, ocağına incir ağacı dikmedikleri kalmış. Bu ağaçların burada kesilip, inşaatın tamamlanması gerekir.” İfadelerine yer verdi.

Prof. Dr. Açıkgöz“Kültürel Mekân Olarak Muğla'ya Kazandırılması Lazım”

Muğla'nın kültürel ve mimari değeri olan bir mekân kazanmasını dile getiren Prof. Dr. Namık Açıkgöz; “Bunun için buraya el atılması gerekiyor. Bu dikilen ağaçların kesilmesi gerekiyor. Buranın biran önce eski mimari özelliğine göre kültürel mekân olarak, Muğla'ya zenginlik katması için gayret sarf etmek lazım. Bu teknik bir iştir. Sadece konservasyon çalışması yapılıp bırakıldı. Bunun tamamlanması gerekir. Ağaçları kim dikti bilmiyorum. Ama bu ağaçları da, burayı mimari eser olarak ortaya çıkarırken kestiğimizde ağaç kesiyorlar diye vaveyla yapacakları ciddiye almamak lazım. Çünkü bunlar sonradan dikildi. Dikenlerde belki buradaki ağaçlar kesilmesin ve kesilipte bu bina tamamlanmasın

diye öyle bir amaç gütmüş olabilirler, bilmiyorum sadece bu benim tahminim. Yapılması gereken belediye mi yapar, vakıflar bölge müdürlüğü mü yapar, vilayet mi yapar ya da bir şahıs mı yapar devlete destek olsun diye kısacası buranın tamamlanıp özgün haline kavuşturulması gerekiyor. Beylikler devri mimarisiyle tamamlanıp, kültürel mekân olarak Muğla'ya kazandırılması lazım.” Dedi.

Üç Erenler'in naaşlarının bulunduğu hamursuzun eteğindeki kabristana Prof. Dr. Namık Açıkgöz ile birlikte

“1937 de Muğla yenişehir planı hayata geçirilirken Kurşunlu Cami ve etrafından itibaren bugün ki endüstri meslek lisesine kadar, arka tarafta da üç erenlerin olduğu yerdeki mezarların hepsi buraya nakledilmiş. Görüldüğü gibi bunlar erken Osmanlı beylikler dönemi yansıtan mezar taşları ve mezar taşları başlıklarıdır. Bunlar şahsiyetlerin kavuklarıdır. Anlamları ise bunların alim ve şeyh olduğunu gösterir. Bunlar Horosan kökenli bir sülalenin çocuklarıdır. Muğla'nın Türkleşmesi, İslamlaşması konusunda ilk hareketi yapan erenlerden üçü.” Dedi.

Özcan Özgür'ün de dediği gibi “Muğla, erenleri, evliyalarıyla varsıldır. Bunca varsıllığın içinde yoksul ararsanız, o da Muğlalıdır.”

***Kaynak; “Gadın Molam” Kitabı Özcan Özgür

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

***Konservasyon; Mimari yapının doğallığı bozulmadan, yapıldığı döneme, kullanılan malzemelere uygun ve özgün niteliğine bağlı kalınarak yapılan işlemlerdir.

Bu haber toplam 1891 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.