Tuncay Dağlı

Tuncay Dağlı

UMUT YAŞAMIN KENDİSİDİR   

UMUT YAŞAMIN KENDİSİDİR   

Çok nüfuslu bir ailenin, varlıkla yokluğu aynı anda yaşayan, en küçük çocuğuydum. Olsa da olur, olmasa da olur biriydim, annem dışındaki ötekiler için.

Aklım fikrim okumadaydı. Okulda başarılı olmamın yanı sıra, çalışma hayatında da küçücük bedenime karşın yüküm az sayılmazdı. İlkokuldan, liseyi bitirene kadar bazen tamirhanede çıraklık, bazen de lokantada komilik, usta yamağı, valelik gibi işlerde çalıştım.

İlk ve ortaokulda yarım gün okula, yarım gün işe giderdim. Bir oraya, bir buraya koşturmaktan canım çıkardı. Aslında çalıştığım işyerleri yabancının değildi. Ağabeylerimin yanında çalışırdım. Ama yabancının yanında çalışsam belki o kadar yorulmazdım.

Bu arada derslerimi hangi arada yapardım, yemeğimi ne zaman yerdim, ne zaman dinlenir, ne zaman tatil yapardım bilmiyorum. Çünkü hepsi iç içe, karmakarışıktı.

Koşuyordum. Ama nereye doğru koştuğumu tam bilmiyordum. Aklımda tek şey vardı, o da okumak. Hem de en yükseğini. Belki o zaman içinde bulunduğum ortamdan sıyrılıp, üzerimdeki anlamsız yükten kurtulacaktım. Başka çarem, alternatifim yoktu. Ya bu deveyi güdecek ya da bu elden gidecektim. Elden gitmenin tek yolu da okumaktı.

Neyse ki derslerimde başarılıydım ve bu yüzden de hedefime ulaşacağıma dair umudum vardı. Kendime güveniyordum. Çalışırsam kazanacaktım. Kazanırsam istediğim yaşama kavuşacaktım.

Liseye başlayınca bir kitaplığım olsun istedim. Yaz tatilinde lokantada çalışıp, biriktirdiğim paranın bir kısmıyla alabilirdim. Bitpazarında ikinci el eşya satan bir mağazada aradığımı buldum. Sökerken deforme olan büyük bir elbise dolabının her parçası bir yerde duruyordu. Gözlerden biri işime yarayabilirdi. Az bir paraya satın alıp, sanayi çarşısındaki tanıdık bir marangozda üçe böldürüp, ayak da taktırınca ihtiyacımı giderecek bir kitaplığım oldu.

Ders kitaplarımı bir katına, öykü, roman, dergi, çizgi romanlarımı bir katına yerleştirip, bir katına da kırtasiye malzemesi, dosya ve çantamı koydum.

Okul şehrin öteki ucundaydı. Yürüyerek yarım saat kadar sürüyordu. Dersler sabah ve öğleden sonra olmak üzere akşama kadardı. Öğle yemeği molası ise bir buçuk saat. Hava iyi olduğu zaman yürüyerek gidip gelebiliyordum. Ancak kış aylarında zordu. Bu yüzden bankadaki hesabımdan bir miktar para daha çekip, yine bitpazarından ikinci el, kırmızı bir bisiklet aldım.

Bankadaki hesabımdan diyorum. Çünkü yazlık lokantamızda gece yarılarına kadar çalışsam da üç ayda iyi para biriktiriyordum. Kazandığımı da bankada ablamın adına açtırdığım hesabımda tutuyordum. Yaşım yetmediği için hesap onun üzerineydi.

Bisiklet, okula gidip gelmemde oldukça işime yaramıştı. Öğle yemeği arasında evde daha fazla kalabiliyordum. Hatta yetiştiremediğim derslerime ya da sınavlara çalışma konusunda da zaman açısından faydası olmuştu.

Okulun sabahtan akşama kadar olması, ilk ve ortaokuldaki gibi yarım gün işe, yarım gün okula gitme durumumu ortadan kaldırmıştı. Bu konuda rahattım artık. Ancak okul tatile girer girmez işe başladığım için, birçok arkadaşım gibi tatil yaptığımı, ailemle birlikte bir yerlere tatile gittiğimi hiç hatırlamıyorum. Zaten ailede kimse tatil yapmıyordu ki.

Kendi kıyafetimi, ayakkabımı, çantamı, diğer ihtiyaç malzemelerimi bir yere kadar kendim alsam da yazın tatilde çalışarak biriktirdim para bir süre sonra bitiyordu.

Böyle bir zamanda yeni bir ayakkabıya ihtiyaç duydum. Çok az param kalmıştı. Yenisini alamazdım. Bitpazarına doğru yürürken, önünden geçtiğim bir ayakkabı tamircisinde ikinci el olarak satılanlar arasında bir ayakkabı gördüm. Sağı solu elden geçirilip, tabanı değiştirilerek, boyanmış, kahverengi bir ayakkabıydı. İnceledim. Hoşuma gitti. Ayakkabıcı iyice tamir edip, sağlamlaştırmış, adeta yeni gibi yapmıştı. Fiyatını sordum, uygundu. Ancak kalıpta biraz tutulması gerekiyordu. Ücretini verdim. İki gün sonra gidip aldım. Yağmurlu günlerde oldukça işime yaramıştı.

Sonraki yıllarda da yokluk duygusunu fazlasıyla yaşadım. Ama umudumu hiç kaybetmedim. Gözümü diktiğim hedefe ulaşmak için yürüdüğüm yoldan da hiç sapmadım ve sonunda o kapıdan geçtim. Benim için arkası aydınlık olan kapıdan.

Çünkü umudum vardı. Ülkem adına. Kendi adıma. İnsanlık adına. Hala da var.

Bu yazı toplam 2304 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Tuncay Dağlı Arşivi
SON YAZILAR