“Virüsün yarattığı acı kelimelerle tarif edilemez”

“Virüsün yarattığı acı kelimelerle tarif edilemez”
Milas’ta Kovid-19 yakalandıktan sonra hayatının en zor günlerini yaşadığını ve tüm hayatının film şeridi gibi gözünün önünden geçtiğini anlatan...

Milas’ta Kovid-19 yakalandıktan sonra hayatının en zor günlerini yaşadığını ve tüm hayatının film şeridi gibi gözünün önünden geçtiğini anlatan emekli öğretmen ve tiyatrocu Hüseyin Yorulmaz, virüsle imtihanını anlatarak tüm vatandaşlara hayati tavsiyelerde bulundu.

Haber Merkezi

“COVIT-19’la imtihanım” başlığıyla Kovid-19 ile mücadelesini kaleme alan emekli öğretmen ve tiyatrocu Hüseyin Yorulmaz, “Dikkat edin dostlar, bu sizin de imtihanınız olabilir” diyerek, vatandaşları uyardı.

Virüse yakalandıktan sonra yaşadıklarını satır satır yazıya döken Yorulmaz, şu ifadeleri kaydetti:

27 Ekim Salı; ilk olarak hafif bir nezle belirtisi, boğazda gıcık. 28 Ekim Çarşamba; boğazda acıma, küçük öksürük.(Katarin kapsülü sabah-akşam kullanmaya başladım.) 29 Ekim Perşembe; boğazda acıma, vücutta kırgınlık ve öksürük. 30 Ekim Cuma; öksürük, vücutta ağrı ve halsizlik. 31 Ekim Cumartesi; hastalık belirtileri arttı. Balgamlı öksürükle beraber uykusuzluk başladı. 1 Kasım Pazar; mevcut duruma, gece yüksek ateş de eklendi. 2 Kasım Pazartesi; vücut bitkin, kas ve eklem ağrılı. Nefes darlığı başladı. Ailemin ve dostlarımın tavsiyesiyle akşam, Milas Devlet Hastanesi acil servisine gittim. Oluşturulmuş pandemi masasının yönlendirmesi ile kan tahlili yapıldı, röntgen çekildi. Akabinde, kan tahlili sonucuna göre BT çekimim yapıldı. BT sonucunda akciğerlerimde, sonradan COVID belirtisi olduğunu öğrendiğim buzlanma görüntüsü ile COVID–19 tanısı kondu. Nöbetçi doktor standart COVID-19 ilaçlarının ikisini, hemen poşet içerisinde bana verdi. Diğer iki ilacı da nöbetçi eczaneden temin ettim ve hemen geceden kullanmaya başladım. Gece yine çok öksürüklü ve uykusuz geçti. Ateş, ara ara devam etti. 3 Kasım Salı; ilaçları kullanmaya devam ettim fakat durumumda olumlu bir şey göremedim. Gündüz kısmen iyi gibi hissetmeme rağmen, oturma pozisyonlarında da balgamlı öksürük gelmeye başladı. Şiddetli öksürüklü, uykusuz ve zor bir gece daha geçirdim. 4 Kasım Çarşamba; mevcut ilaçları kullanmaya devam ettim. İlave olarak C vitamini de almaya başladım. Sadece ayakta iken, nefes alabiliyordum. Yorgunluk, halsizlik ve vücut ağrısı inanılmaz boyuttaydı. Ayakta uyumaya çalışıyor ancak dayanamıyor, kendimi yatağa bırakıyordum. Ne var ki sadece üç saniye sonra şiddetli öksürük, kasılma ve acil nefes alma ihtiyacı ile ayağa fırlıyordum. Gece yine ayakta, oturduğum anda şiddetli öksürükle, uykusuz geçti. Sadece sabaha karşı Ateş düşürücü ve ağrı kesici Parol tablet kullandım. Yaklaşık iki saat kadar sızmışım. Sonra ter içinde uyandım. 5 Kasım Perşembe; duş almaya ve kendimi toplama çalıştım. Bu arada, ilaçlar için beslenmem gerektiği halde, yemek yemenin insana nasıl işkence olabileceğini de öğrenmiş oldum. Gündüz, nispeten az öksürük ve ağrıyla geçti. Akşamüzeri ise, yine ağır öksürük nöbetleri ve nefes darlığı başladı. Yine ailemin ve dostlarımın tavsiyesiyle akşam, tekrar acil servisteydim. Gece müşahede altında kaldım. Gece boyunca oksijen ve buhar takviyesi yapıldı. Sabaha karşı yaklaşık iki saat kadar dalmışım. 6 Kasım Cuma; sabah doktorların konsültasyonu sonucunda, pandemi servisine yatırıldım. Benimle ilgilenen dahiliyeci doktorum, verilen ilaçların işe yaramak bir yana, bende nefes darlığı ve kalp yetmezliğine yol açtığını söyledi ve serum yoluyla farklı bir antibiyotik tedavisine başladı. Kan sulandırıcı iğne yapıldı. Sürekli oksijen almaya başladım. Bu arada ateş, tansiyon ve kandaki oksijen ölçümlerim düzenli olarak yapıldı. Gece yine uykusuz ve şiddetli öksürükle geçti. Yine yemek yiyemedim. Vücudum iyice güçten düştü. 7 Kasım Cumartesi; serumlara, ateş, tansiyon ve oksijen ölçümlerine devam edildi. Yemek yiyemiyordum. Şiddetli öksürük ve vücut ağrılarım devam ediyordu. Sürekli oksijen almama rağmen nefes almakta hala zorlanıyordum. Sürekli ayakta durmak, arada sadece bir iki dakika oturabilmek. Bunun devam edebileceğim bir şey olmadığını düşünüyordum. Gece yine çok zor geçti. Uykusuzluk katlanılacak gibi değildi. 8 Kasım Pazar; ibre iyiye gitmiyordu. Aldığım ilaçlara ve takviyelere rağmen rahatlama bir yana, daha da kötüleştiğimin farkındaydım. İlaçlara ve kontrollere devam edildi. Yine hiç yemek yiyemedim. Şiddetli öksürük ve nefes darlığıyla birlikte ayaklarımda şişme olduğunu fark ettim. Kalpte zorlanma hissediyordum. Hayatımda yaşadığım en zor iki gecenin ilkini geçirdim. İlk defa bu mücadeleyi kaybedebileceğim aklıma bu gece geldi. Çözümsüz bir yuvarlanmaya doğru gittiğimi düşünmeye başladım. 9 Kasım Pazartesi; vücudumun direncinin en düşük seviyeye geldiğini hissediyordum. Doktorum yaptığı muayene ve kontrollerin sonucunda, sonuç alamadığını ve tedavimde başka bir evreye geçeceğimizi söyledi ve ilaçları değiştirdi. İlave olarak idrar söktürücü-ödem giderici verilmeye başlandı. Bunu kalbi desteklemek için yapıldığını söyledi. Gün boyu şiddetli öksürük ve nefes darlığı devam etti. Akşama doğru inanılmaz bir öksürük nöbetiyle birlikte, göğüs kafesim üzerinde müthiş baskıyı hissettim. Nefes alamıyordum artık. Bütün bunları yaşarken sürekli ayakta ve oda içinde yürüyordum. Gecenin ilerleyen saatlerinde, dayanacak gücüm kalmadı ve yatağa yığıldım. Öksürükle beraber nefesim iyice daraldı. Buradan çıkamayacağımı düşündüm. Çektiğim acı kelimeler anlatılacak gibi değildi. Uyutulmayı düşündüm bir an. Aklıma küçük oğlum, kardeşim, geldi. Onların arkada kalacaklarını düşünmeye ve ağlamaya başladım. Çocukluğum, rahmetli annem- babam, arkadaşlarım geldi parça parça. Odanın duvarlarını yumrukladım, ağladım. İşte ne olduysa o anda oldu. Bir direnme ihtiyacı hissetim ve bu geceyi geçirirsem iyi olacağımı düşündüm ve buna kendimi inandırdım. Evet, geçirdim o geceyi. Ama nasıl? O gecenin nasıl geçtiğini anlatmama, kelime dağarcığım yetmez sanırım. 10 Kasım Salı; Sabah kontrolleri ve kan ölçümleri yapıldı. Kahvaltımı az da olsa yapmaya çalıştım. Bu arada günde yaklaşık dört litre su tükettiğimi fark ettim. Durmadan yudumlayarak su içiyordum. Su içince sanki biraz rahatlıyordum. Doktor öksürük şurubuna başlayabileceğimi söyledi ve Levopront şuruba başladım ve öksürüğümde kısmi azalma hissettim. Akşama doğru kas ve eklem ağrılarım azaldı. Göğüs kafesimdeki baskı da azalmıştı. Geceyi biraz daha rahat geçirdim. Öksürük nöbetleri olmasına rağmen, nefes darlığım azalmıştı. Gece 3-4 saat kadar uyumuşum. 11 Kasım Çarşamba; sabah daha rahat kalktım yataktan. Değerlerim çok daha iyi çıktı bu kez. Kahvaltımı da bitirdim. Gün boyu tedavim ve kontrollerim devam etti. Öksürüğüm, şiddeti azalmasına rağmen devam ediyordu ancak nefes darlığım iyice azalmıştı. Gece ise, kesintili de olsa ilk defa uzun soluklu bir uykum oldu. 12 Kasım Perşembe; tedavim ve kontrollerim devam etti. Değerlerim gayet iyi çıktı. Öksürüğüm daha da azaldı. Nefes problemim kalmadı. Oksijen takviyesine devam edildi. Doktorum istersem ertesi gün çıkabileceğimi, tedavinin geri kalanının evde haplarla devam edilebileceğini söyledi. 13 Kasım Cuma; doktorum, tedavinin evde kullanılması gereken uygun ilaçları bulamadığını belirterek, hafta sonunu hastanede geçirmemin daha sağlıklı olacağını söyledi. Tedavime serumlar yoluyla devam edildi. Kontrollere de devam edildi. Öksürük devam etmesine rağmen, hastanede sıkılma dönemim başladı. Kitap okumaya çalıştım, yapamadım. TV izlemeye, telefonla zaman geçirmeye çalıştım, ama pek keyifli değildi. İştahım yerine gelmişti. Yoğun su içmeye devam ediyordum bu arada. 14 Kasım Cumartesi; azalsa da öksürmeye ve sıkılmaya devam ettim. Tedavim ve kontrollerim bu gün de sürdü. Değerlerim gayet iyiydi. Geceyi de kısmen öksürüklü de olsa gayet rahat geçirdim. 15 Kasım Pazar; kendimi gayet iyi hissediyordum. Direncim, kuvvetim iyice yerine gelmişti. Günlük değerlerimin hepsi gayet iyiydi. Hala öksürsem de, geceyi de oldukça rahat geçirdim. 16 Kasım Pazartesi; kan değerlerim ve doktorumun nihai muayenesi sonucunda akciğerlerimin temizlendiğini öğrendim. Doktorum taburcu olabileceğimi söyledi. Öğleden sonra elimde bir reçeteyle taburcu oldum ve evime döndüm. Evim evim, güzel evim.  17 Kasım Salı; doktorum reçete olarak, magnezyum-çinko desteği, B vitamini ve idrar söktürücü-ödem giderici yazmış. Onları kullanmaya devam ediyorum. Fiziksel olarak gayet iyiyim. Ancak hafif bir iş yapmak istediğimde veya telefonla konuşmak istediğimde öksürüğüm hala kendini gösteriyor. Hala yatağıma yattığımda, azalsa da öksürük nöbeti gelmeye devam ediyor. Gece yarım saatlik bir öksürük nöbetinden sonra, sabaha kadar uyuyabiliyorum. 18 Kasım Çarşamba; Kuru öksürük dışında gayet iyiyim. Öksürüğün bir süre daha, azalarak da olsa bana eşlik edeceğini öğrendim. Günlük işlerimi yapabiliyorum. Karantina sürem yasal olarak dolmasına rağmen, bir süre daha evimde dinlenmeye devam edeceğim.”

Hastalığın ihmale gelmediğini, kendine fazla güvenmenin de zafiyet olabileceğini öğrendiğini dile getiren emekli öğretmen ve tiyatrocu Hüseyin Yorulmaz, virüsle imtihanını anlatmaya devam ederken, sözlerine şu ifadelerle son verdi:

“Lütfen tedbirlerinizi gözden geçiriniz. Ben kendimi koruduğumu sanıyordum. İşin şakası yok. Ola ki küçük bir şey hissettiğinizde bile, hiç beklemeden hemen kontrollerinizi yaptırınız. Normal testlerde çıkmayabiliyor. Kan tahlili ve BT sonucu netleştiriyor sadece. Normal soğuk algınlığı, grip ve nezle olmamaya çalışınız. Virüsün, böyle durumlarda da aktif hale gelebildiğini bilin.”

Bu haber toplam 824 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.