“Zam değil, enflasyon kaynaklı memurun kaybı”

“Zam değil, enflasyon kaynaklı memurun kaybı”
Memur maaşları yüzde 8,45 artarken, SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin aylıkları da aynı oranda yükseldi. Muğla Memur-Sen İl Başkanı Adem Köseoğlu, “Bu artış zam değil, enflasyon kaynaklı memurun kaybıdır” dedi.Muğla Memur-Sen...

Memur maaşları yüzde 8,45 artarken, SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin aylıkları da aynı oranda yükseldi. Muğla Memur-Sen İl Başkanı Adem Köseoğlu, “Bu artış zam değil, enflasyon kaynaklı memurun kaybıdır” dedi.

Muğla Memur-Sen İl Başkanı Adem Köseoğlu, Memur maaşları yüzde 8,45 artması ve SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin aylıklarının da aynı oranda yükselmesine yönelik basın açıklaması gerçekleştirdi.

Kamu görevlilerinin 2021 yılı ilk altı aylık zam oranına eklenecek enflasyon oranının da belirlenmiş olduğunu belirten İl Başkanı Köseoğlu, “5. Dönem Toplu sözleşmenin mutabakatsızlıkla sonuçlanması sonucu Kamu İşvereni ve Kamu Görevlileri Hakem Kurulu 2021 yılı için yüzde 3 + yüzde 3 zammı memurlara reva görmüştü. Bugün açıklanan 1,94’lük Haziran ayı enflasyon oranıyla 2021 yılı ilk altı aylık enflasyon farkı 5,45 olmuş, böylelikle 1 Temmuz 2021 itibariyle yüzde 8,45’lik bir artış olmuştur. Bu zam değil, enflasyon kaynaklı memurun kaybıdır” dedi.

“MEMURUN ALIM GÜCÜNÜN ZAYIFLADIĞININ GÖSTERGESİ “

2019 yılı Ağustos ayında açıklanan ve 2020 yılı Ocak ayından itibaren geçerli olan Hakem Kurulu kararından bugüne kadar tam 18 ay geçtiğini dile getiren Köseoğlu, “18 Ayda Gerçekleşen enflasyon yüzde 24,28, hedeflenen enflasyon: yüzde 7,5, memura verilen zam yüzde 11,40. 18 ayda Dolar yüzde 46,05, Euro yüzde 54,50, Altın (Gr.) yüzde 71,33, Yağ (18 LT) yüzde 116,04, Elektrik (kr/kWh) yüzde 30,91 ve Doğal Gaz (m3/TL) yüzde 23,68 arttı. Bu veriler maalesef, memur maaşlarının enflasyona yenik düştüğünü, memurun alım gücünün zayıfladığını gösteriyor. İlk önce hemen şunu belirteyim ki, özellikle küresel dengesizlikler ve son 1 buçuk yıldır bütün insanlığı etkisi altına alan ölümcül Covid-19 pandemisi, hayatımızın akışını derinden etkiliyor. Dolayısıyla, böylesi zor koşullar altında, ülkemiz ekonomisinin kur üzerinden yaşadığı finansal dalgalanma dâhil birçok konuyu serinkanlı bir değerlendirmeye tabi tutmamız gerektiği de ortadadır. Biz emeğimizin ve ekmeğimizin derdindeyiz. Biz, alın terimizin hakkını ve hizmetimizin ederini istiyoruz. Hiçbir gerçeği ıskalamadan, özellikle enflasyon üzerinden yaşanan gelir kayıplarının tazmini noktasında hem sesimizi hem de sözümüzü buradan ve diğer 80 ilimizden yükseltiyoruz” diye konuştu.

“YÖNETİMİN YANLIŞ OLDUĞUNU DİLE GETİRDİK”

“6. dönem toplu sözleşmenin arifesinde, bugün açıklanan enflasyon rakamları, deyim yerindeyse evdeki hesabın çarşıya uymadığını bir kere daha tescil etmiştir” diyen Köseoğlu, “Son 18 aylık enflasyon rakamlarına baktığımız zaman hedeflenen enflasyonun 3 katı, maaş ve ücretlere yapılan artışın ise tam 2 katından fazla oranda bir sapma olduğu görülecektir. Böylesi büyük bir sapma, hedeflenen enflasyon üzerinden ücretlendirme politikasının yanlışlığını ortaya koymaktadır. Biz, ilk günden beri bu yöntemin yanlış olduğunu dile getirdik. Aslında hükümet, oluşturduğu sistematikte ‘Memurları enflasyona ezdirmeyeceğiz’ diyerek bu gerçeği itiraf etmektedir. Fakat Memur-Sen olarak; 4. ve 5. Dönem Toplu sözleşme süreçlerinde hükümetin sığınağı haline gelmiş olan “Memurları enflasyona ezdirmeyeceğiz” sözünün hakkaniyeti yansıtmadığını söyleyerek memurların büyümeden ve refahtan pay alması gerektiğinin altını çizdik ve mücadelesini verdik” dedi.

SÜREÇ MEMUR-SEN’İN HAKLILIĞINI TESCİLLEDİ

Ülke gerçeklerini temel alan tekliflerle masaya oturduklarını belirten Köseoğlu, “Ekonominin gerçekleri ve alın terinin hakkını vermeye dair gerçekler yerine, tahmini enflasyon rakamları ile alım gücünü sıfırlayan, gerçekleşmesi mümkün olmayan hedefler üzerinden belirlenen artış oranına dayanan mantıkta ısrar etmenin anlamı yoktur. Geldiğimiz nokta ortada yaşanan süreç maalesef Memur-Sen’in haklılığını tescilledi” diye konuştu.

ÇÖZÜMSÜZLÜĞE KAMU GÖREVLİLERİNİN TAHAMMÜLÜ YOK

İl Başkanı Köseoğlu şöyle devam etti:

“Gelin bu sistemi değiştirelim!Hayali enflasyon hedefleri üzerinden değil, reel gerçekler üzerinden artışları belirleyelim. Kamu görevlisi devletin yükü değil gücüdür. Her şeye zam yapılırken memurun seyretmesi beklenemez. Biz, gerçeklere uygun yüzdelik zam, geçmiş kayıpların telafisi için seyyanen zam ve büyüyen Türkiye’den memurların refahına düşen payı istiyoruz. Kamu işvereni tarafından belirlenen zam, Mart demeden buharlaşıyor. Tam da bu yüzden, en düşük devlet memuru maaşının yüzde 10’undan az olmamak üzere seyyanen zam talebini her zaman dile getirdik, getirmeye de devam edeceğiz. Artık bahaneleri ortadan kaldıralım, gerçekleri konuşalım. Gelin, kamu görevlilerini ferahlatacak ve bu amaçla da refahtan pay almalarını sağlayacak değişimi hayata geçirelim. Seyyanen zam çağrımız, bu kapsamda görülmeli, Gelir kayıpları giderilmeli. Türkiye’nin ekonomisi büyüyor, İhracatta tüm zamanların rekoru kırılıyor. Fakat birçok kesimin haklı olarak tepki gösterdiği şekilde Türkiye’nin büyümesinden sadece yüksek gelirli kesim, büyük sermaye ve finans sektörü pay alıyor. Ne yazık ki, gelir dağılımındaki makas gün geçtikçe açılıyor, ülkeyi ayakta tutan orta sınıf eriyor, tabanla tavan arasındaki uçurum büyüyor. Türkiye ekonomisi büyüyor fakat memurlar büyümüyor. Memurların mali ve sosyal hakları söz konusu olduğunda ‘mali disiplin’, ‘bütçe imkânları’ ve ‘tasarruf tedbirleri’ başta olmak üzere çeşitli bahaneler üretiliyor. Hal böyle iken; Sermaye ve finans sektörü için teşvik paketleri, vergi afları çıkarılıyor. Ben buradan taleplerimizin bir kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum; Ücretlere yapılacak artışın dışında, Türkiye’nin büyümesinde ve gelişmesinde en çok katkıya sahip olan kamu görevlilerine refahtan pay istiyoruz. Enflasyon kaynaklı yaşanan ekonomik kayıpların telafisi için en düşük devlet memuru aylığının yüzde 10’u kadar seyyanen zam yapılmasını, kamuda asli istihdamın kadrolu olmasını ve sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesini, yardımcı hizmetler sınıfının kaldırılarak personelin genel idari hizmetler sınıfına geçirilmesini, siyasi iradenin vaadi olan 3 bin 600 ek göstergenin sınıf ve unvan ayrımı yapılmaksızın yerine getirilmesini, aile yardımının artırılmasını ve emeklilere de ödenmesini, memurlara da dini bayram ikramiyesi ödenmesini, ek ödeme oranlarında artış yapılmasını, derece-kademe sınırlandırılmasının kaldırılmasını ve temel insan haklarından olan grev ve siyaset hakkının verilmesini istiyoruz. 6’ıncı Dönem Toplu Sözleşme süreci arifesinde sorunları öteleyerek bir yere varamayız. Çözüm yeri masadır. Masada bahaneler değil, gerçekler konuşulmalıdır. Çözümsüzlüğe kamu görevlilerinin tahammülü yoktur.”

Bu haber toplam 444 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.