Ankara'yı Kim Vurdu

Ankara'yı Kim Vurdu
Uzun zamandır yayınlanmayı bekleyen aslında Muğla için önemli bir büyümenin anlatıldığı “MUSKİ Katlandı”  yazıma bir türlü sıra gelmiyor....

Uzun zamandır yayınlanmayı bekleyen aslında Muğla için önemli bir büyümenin anlatıldığı “MUSKİ Katlandı”  yazıma bir türlü sıra gelmiyor. Siyasi gelişmeler, terör olayları ilimize gelen şehitler derken “MUSKİ’yi yazmış sudan bir yazı olmuş” dememeniz için sırasını bekliyor.

***

Bugün takip ettiğim akademisyen yazarlardan Uluslararası İlişkiler öğretim üyesi, Prof. Dr. Sedat Laçinel’in bir yazısından alıntı ile başlamak istiyorum. “Ankara Garı’nda patlatılan çifte canlı bomba Suruç’taki saldırının büyütülmüş hali gibiydi. Bu nedenle daha ilk dakikalardan itibaren Suruç-Ankara bağlantısı üzerinde durdum. Suruç’u ise IŞİD’in gerçekleştirdiği açıklanmıştı. Buna rağmen Türkiye, Suruç’tan sonra IŞİD’den çok PKK üzerinde durdu ve PKK’ya karşı top yekun savaş başlattı. Buna gerekçe olarak ise PKK’nın Suruç Saldırısı’nın intikamını alma bahanesiyle iki polisi katletmesi gösterildi.”

***

Değerli hocamın bu görüşlerine katılıyorum. Kendime sormadan da edemiyorum. “Zira yaptığı her eylemi hatta esirlerinin infaz görüntülerini bile özel prodüksiyon ile hazırlayarak internet üzerinden propaganda yapan bir terör örgütü Türki’ye de infial yaratacak iki eylemi de üstlenmedi. Neden?”

***

Reuters, Türk kaynaklarına dayandırarak Ankara’daki saldırıyı IŞİD’in gerçekleştirdiği iddiasını haberleştirdi. Bunun ardından terör örgütü Ankara Saldırısı’ndan sonra saldırıda ölenlerin sayısının fazla olmasını bile diledi…  Saldırıdan hemen önce IŞİD’e bağlı Türkçe bir dergide intihar saldırısının övülmesi de dikkat çekiciydi aslında.

***

Eğer saldırının arkasında IŞİD varsa, IŞİD’den fazlası da var demektir. Çünkü IŞİD, geldiği noktada kolay yönlendirilebilen etkili bir araç. Neredeyse sadece Müslüman ülkelerde eylem yapıyor ve bir bulaştı mı orada büyük tahribatlara neden olmadan oradan çıkmıyor.

Bu nedenle IŞİD’in Türkiye’ye bulaştırılması tam anlamıyla bir felaket olur. Böyle bir olasılıkta Türkiye onlarca yıl geriye gider, Ortadoğu çukurunda enerjisini bitirir.

***

Birinci dünya savaşı sırasında hazırlanan ve savaşın sona ermesiyle gün yüzüne çıkan planlarda İngiltere, Fransa ve ABD bölgede kendi çıkarları üzerine devletler inşa ederek sınırları belirlemişti. Bu bölge her dönemde batılı güçlerin ve sömürgeci ülkelerin iştahını kabartmıştır. ABD tarafından hazırlanan ve sürdürülmekte olan “Büyük Ortadoğu” projesi çıkarları doğrultusunda bölgede siyasi ve askeri istikrarsızlık sürmeye devam ediyor. Diğer yandan Rusya, Çin ve İran’da bölgedeki kendi çıkarları için çaba gösteriyor. Türkiye ise bu çıkarların arasında satranç tahtasında iki ileri hamle yapmak için kullanılan bir piyon.

***

Eğer saldırıyı IŞİD gerçekleştirdiyse bunun için kendine göre güçlü nedenleri bulunmaktadır: Türkiye’nin topraklarını Amerikan savaş uçaklarına açması ve IŞİD mevzilerinin düzenli olarak vurulması bu sebeplerden biridir. IŞİD, bunun intikamını alıyor olabilir.

İkinci olarak, IŞİD Türkiye toplumunun dinden uzaklaştığını, hatta milyonların dinden çıktığını düşünüyor. Bu nedenle Türkiye’de cihat yapılması gerektiğine samimi olarak inanıyor.

Doğrudan saldırılan kitle dikkate alındığında ise IŞİD, Suriye’deki PYD çatışmaları nedeniyle PKK’yı ve ona yakın saydığı grupları düşman sayıyor. Başka bir deyişle, IŞİD Suruç ve Ankara’daki eylemleriyle Suriye’deki kavgasını Türkiye’ye taşıyor, Suriye’nin kuzeyinde vurduğu PYD’yi ve müttefiklerini kendine göre güya Ankara Garı’nda da vurmuş oluyor.

IŞİD, Türkiye’ye saldırmak için buna benzer başka nedenler de bulabilir. Ancak her ne neden bulunursa bulunsun IŞİD saldırılarının nihai hedefleri onunla ilgili olmayabilir. Dediğimiz gibi, IŞİD manipülasyona, yönlendirmelere çok açık bir örgüt.

Gözlemcilerin kanaati her devletin bu örgüt içinde adamları olduğu ve onu farklı şekillerde yönlendirdiği. Hal böyle olunca, IŞİD’i Batılı bir devlet, İsrail, Rusya veya İran’dan hangisi Türkiye’nin üzerine sürecek olursa olsun bu işten kendisine göre bir fayda umabilir. ABD ve Batılı devletler Türkiye’nin Esad takıntısını giderip IŞİD tehdidine odaklamak isteyebilir örneğin. Veya İran, Rusya ve Suriye ittifakı Türkiye’yi içeride oyalayıp, Suriye’ye ‘burnunu sokmasını engellemek’ istemiş olabilir.

Senaryoları uzatabilirsiniz. Olayın üçüncü bağlantılarını nasıl yorumlarsanız yorumlayın, ancak şurası muhakkaktır, Ankara’daki gibi bir IŞİD saldırısı asla tek başına bir IŞİD eylemi değildir.

***

IŞİD ile teoriden uygulamaya esaslı bir mücadele gerekir, aksi taktirde sorun bize de sıçrar. IŞİD veya benzeri bir örgütün Türkiye’ye sıçraması ise körü körüne bir iç savaş demektir. Bir kez başlarsa durduramazsınız, çünkü IŞİD militanları ikna edilemez, durdurulamaz. Bu insanlar katı inançlıdırlar, hatta hipnoz edilmiş gibilerdir.

Bu ve benzeri nedenlerle Türkiye IŞİD’e karşı top yekun bir mücadeleye girmeliydi. Mücadele Diyanet, Üniversiteler, diğer kurumlar ve aileler eliyle yapılmalıydı. İşin kriminal kısmı ise Emniyet Teşkilatı, Jandarma ve MİT tarafından yürütülmeliydi. IŞİD’le mücadele lütfen olmamalıydı.

Bu haber toplam 540 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.