Azmakbaşı turlarının yediği halt
Geçtiğimiz Pazar günü şehirden uzaklaşıp biraz hava almak için Gökova’nın Akyaka beldesine gittim. Ancak nefes alma tabirinin aslında ne kadar yanlış olduğunu oraya gittiğimde anladım. O nasıl kalabalıktı öyle? Muğla üniversitesi öğrencileri resmen akın etmişti Akyaka’ya. İğne atsan yere düşmez derler ya, sahil ve merkez o biçim. Yani Akyaka esnafı için altın gündü, sanırım bu yaz her yaz olduğu gibi Akyaka esnafı için çok hareketli ve bereketli geçecek.
Fakat Akyaka beldesi bu yoğunluğa ne kadar hazır? Akyaka esnafı hazır gibi görünseler de belde pek de hazır görünmüyordu. Yani yolları delik deşik, bazı kafe ve restoranlar hala kapalı ve atıl vaziyette. Ormanın bulunduğu yerde olan işletmeler milattan önceden kalma gibiydi. Ama insanların umuru bile değil, her türlü şartta havanın, denizin, ormanın hatta bütün doğanın tadını çıkartıyorlardı.
Biz de kahvaltı etmek ve kalabalıktan uzak durmak için azmakbaşına gidelim dedik arkadaşlarla. Sırasıyla bütün restoranları gezdik, ağzına kadar doluydu hepsi. En tenha ve ferah olanını bulana kadar devam ettik. En son aradığımız kriterlere uygun bir restoran bulduk ve oturduk. Oturduğumuz süre içerisinde azmak turu yapan tekneleri saymaktan bıkmıştık artık. O güzel doğayı, temiz kaynak suyunu, mazotlu teknelere açan zihniyeti sorguladık bir müddet.
Doğa katledilmesin diye imara açmıyorsun ve gelen turistleri istiflercesine beldenin göbeğine yığıyorsun. Sonra da doğayı mahveden mazotlu teknelere azmak turları için izin veriyorsun. Sırf azmak turu için özel teknelerin olması lazım olduğunu düşünüyorum, yani güneş enerjisiyle çalışan motorlu tekneler.
Balık ekmek teknelerine yaptırım yaparak bulundukları yerlerden çıkartabilirken ve ekmeğini oradan kazanan esnafı yerinden edebilirken, azmak gibi doğa güzelliği mükemmel olan, birçok canlıyı içinde barındıran (bitkisiyle, hayvanıyla) alanı korumak için neden bu tür bir yaptırım yapamıyorsun merak ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.