Çiçek, Böcek, Kuş, Kaplumbağa

Çiçek, Böcek, Kuş, Kaplumbağa
Yazının başlığına bakınca, şahsen kendimde şaşırmış durumdayım.Fakat böyle yazınca kimse kızmaz bize, özgür kalemlere itham ve tehditlerde bulunmaz,Muğla...

Yazının başlığına bakınca, şahsen kendimde şaşırmış durumdayım.

Fakat böyle yazınca kimse kızmaz bize, özgür kalemlere itham ve tehditlerde bulunmaz,

Muğla Gazetesi gerçekleri yazar diyoruz herkes bravo diyor…

Ama başkalarının gerçeklerini yazın demek istiyorlar…

Eee! Şakşakçılarında , Pohpohçularında hoşuna gider bu yazı.

Ya bunlarda Gazeteci miiii ,

Köşe Yazarı mıııı, ne yazmışlar baksanıza;

Çiçek, böcek, kuş, kaplumbağa derler mutlu olurlar…

***

Hava kapalı yağmur yağıyor sıkıcı ve karamsar bir hava var. Bu havada ne düğün olur nede bayram. Gerçi düğünde geçti bayramda şimdi sıra gelin gezdirmede. Gelinin elinden tutup Fethiye’den Bodrum’a kadar gezdirme zamanı şimdi. Allah mutluluklarını daim etsin eskiler gibi olmasınlar. Gelin damat hep el ele gezsinler. Başka bir değişle İl başkanı ile milletvekili hep el ele olsun. Ne çektiyse Muğla siyaseti il başkanı ve milletvekili kısır çekişmelerinden çekti. Çiçek böcek yazacağım dedim yine döndük dolaştık siyasete girdik. Neyse biz yine konumuza dönelim.

***

Çiçek dalında güzeldir, koruyalım koklayalım…

Böceklerin beyni olmadığı için, demokrasi sorunları da yoktur, ama bizi ufff yaparlar…

Kuşlar en özgür olanlardır ve havada güzeldir, kafamıza etmedikleri sürece…

Bu arada bir dahaki sefere imambayıldı tarifini yazacağım, kimse korkmasın…

Amannnn; Kaplumbağayı unuttum!!!

O zaman onla ilgili bir masal yazayım, kıssadan hisse misali;

‘Bir zamanlar sadece kaplumbağaların yaşadığı bir köy varmış.

Bir gün köy halkı hep birlikte kahvaltı yapalım demişler,

Ancak, kahvaltıyı köye yirmi yıllık uzaklıkta bulunan göl kenarında yapmaya karar vermişler.

Ve hazırlıklar yapılmış, yola çıkılmış.

Yirmi yıl sonra göl kenarına ulaşmışlar, tam kahvaltıya başlayacakken;

Çatalları, kaşıkları almadıklarını fark etmişler.

Aralarından üç tanesi köye dönüp çatal kaşıkları almak için gönüllü olmuş.

Ancak bir şartları varmış; Onlar dönene kadar kimse yiyeceklere dokunmayacakmış.

Köylü üç gönüllünün şartını kabul etmiş, gönüllülerde yola çıkmış.

Aradan on yıl geçmiş, köy halkı sabırsızlanmaya başlamış,

Hatta içlerinden bazıları beklemeyelim biz yapalım kahvaltımızı diye söylenmeye başlamışlar,

Olmaz demiş köyün ileri gelenleri.

Aradan bir on yıl daha geçmiş, köylü açlıktan ölecek duruma gelmiş neredeyse,

Ama ileri gelenler izin vermemiş kahvaltıya.

Tam yirmi iki yıl geçmiş, artık köylünün dayanacak gücü kalmamış, ileri gelenler de dayanamamış;

Ve çatal, kaşık olmadan kahvaltı yapmaya karar vermişler.

Tam her şeyi hazırlamışlar, yemeye başlayacaklarmış ki;

Kayaların, çalıların arasından o gönüllü olan üç kaplumbağa fırlamış;

Hani bizi bekleyecektiniz.’

Demem o ki;

Birileri verdiği sözü tutmaz, birileri de görevini yapmaz.

Sonuç olarak, kaplumbağa gibi ömürlerimiz olsa da;

Bir kaplumbağa kadar yol alamayız.

Bu haber toplam 503 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.