Erdoğan Aktaş: “Yayın Namustur”

Erdoğan Aktaş: “Yayın Namustur”
MUĞLA Gazeteciler Cemiyeti (MGC) tarafından düzenlenen “15 Temmuz Darbesi ve Medya” konulu panele, konuşmacı olarak katılan CNN Türk Genel Müdürü Erdoğan...

MUĞLA Gazeteciler Cemiyeti (MGC) tarafından düzenlenen “15 Temmuz Darbesi ve Medya” konulu panele, konuşmacı olarak katılan CNN Türk Genel Müdürü Erdoğan Aktaş, meslektaşlarına mesleğinin en önemli kriteri olarak benimsediği kuralı söyledi. Aktaş, “Yayın namustur kesilemez.”

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi B salonunda düzenlenen panele, CHP Muğla Milletvekili Nurettin Demir, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Rektörü Mansur Harmandar, Muğla Gazeteciler Cemiyeti üyeleri ve MSKÜ Muğla Meslek Yüksek Okulu Radyo Televizyon Yayıncılığı bölümü öğrencileri katıldı.

Panel öncesi bir konuşma yapan Muğla Gazeteciler cemiyeti Başkanı Süleyman Akbulut, Genç bir yönetim olarak göreve geldikten sonra geçtiğimiz yıl ilk törenimizi başarıyla gerçekleştirmiştik. Bu yıl çıtayı daha da yukarı taşıyoruz. Aynı gün 15 Temmuz Darbesi ve Medya konulu panelimizi gerçekleştireceğiz. Muğla’nın en köklü basın meslek örgütü olarak meslektaşlarımızla bir araya gelecek olmaktan dolayı mutlu ve gururluyuz. Genelde bizim gecelerimizde basından sansürün kaldırılışı önplanda olurdu ancak bu kez 15 temmuz gecesi yaşananların ardından dik duruşunu bozmayan ve ülkesine sahip çıkan basın ön planda olacak.” dedi.

MSKÜ Atatürk Kültür Merkezi (AKM) B Salonu'nda gerçekleştirilen panelde konuşan Aktaş, tarihi ve bir o kadar da heyecan verici bir gün yaşadıklarını anlatırken şöyle dedi:

"Olayın kendisi, buna tanıklık etmek ve bununla ilgili yayınları sürdürmek bir gazeteci açısından asla unutulmaz. Hande (Fırat), Cumhurbaşkanı'na bağlanıyor, sonra bütün kabine bağlanmak istiyor. Bir yandan olaylar sürüyor, canlı görüntüler akıyor. Bunun editörlüğünü yapmak, darbeye karşı durmak ve o süreci yönetmek çok heyecanlıydı. Ekip arkadaşlarıma, abartıyor olabilirim, yanlış olabilir, herkes yanına yedek kıyafetlerini alarak haber merkezine koşsun. Darbe oluyor galiba yazarak e-posta gönderdim. Bir yandan Ankara'da Hande'yle konuşuyordum. Bir yandan da inşallah yanılıyorum diyordum. Karşıya geçmek problem. Eşime dedim ki ben gidiyorum, ne olduğunu bilmiyorum. Bu bir darbe. Ama ben bu darbeye kişisel ve editoryal olarak karşıyım. Bu duygumu her aşamasında yayında da söylerim. Ne olacağı bilinmez, neticede ülkede darbe girişimi var. Çocukları ona emanet ettim. Yollar kapalı. Kandilli'ye indim. Deniz yoluyla Ataköy'e geçtim. Kimse almıyor arabasına. Sonunda bir taksi buldum. Yayın devam ediyordu. Gelirken kafamda her ihtimale karşı B planım hazırdı. Yayın gidebilir, burası basılabilir, ne yapmalıyız? İki arkadaşımla toplantıdaydık. Helikopter sesi duyduk. Ateş ederler mi diye de korktuk. Helikopter indi, askerleri gördüm ve eşimi aradım: Sakin ol, sakın panik yapma. Binaya askerler giriyor, çocukları televizyon karşısından çek dedim. Tabii ki çekilmemişler. Yayını başka bir noktadan sürdürebilirdik. Ankara'ya devredebilirdik. Ya da sosyal medyadan. Bilgisayarları, telefon şarjlarını hazır ettik. Gerekirse sadece sosyal medya üzerinden yayın yapacağımız yerler bulacaktık, arkadaşları görevlendirdik. Sonra rejiye geldim. Buradaki arkadaşlarla konuştum. Biz bu yayını teslim etmeyeceğiz, bana bırakın" dedim. Hepimizin mottosu aynı; yayın namustur."

Aktaş, gelen askerlere "Askerlere durun! benim sizin yaşınızda oğlum var, gelin vazgeçin bundan" dediğini, kendisine "Emir aldık, emir demiri keser" yanıtı verildiğini ifade ederken şöyle devam etti:

"Ben de, 'Kanunsuz bir emri uygulamama hakkınız var. Gelin bu işten vazgeçin' dedim. Bizim kata bir de yüzbaşı geldi. O da sert ifadelerle tehdide devam etti. Bu sırada gerekli hazırlıklar yapılıyor. Başak Şengül de yayındaydı. Başak'a; 'skerler geldi, yayın gidebilir' dedim O sırada rejideki arkadaşlar rejiyi kilitledi. O sırada cebime telsiz yaka mikrofonunu koymuştum. Bir yandan anlatıyor tarihe not düşüyorum. Bina müdürü aradı, 'Özel Harekat polisleri aşağıda, elektriği kesmemizi istiyorlar, operasyon yapacaklar' dedi. Yüreğim ağzıma geldi. 'Buna asla izin vermem, sen de izin verme' dedim. Arkadaşlarımın hepsi benim sorumluluğumda, böyle bir şey olamaz. Bu sırada bir yandan yayın gidiyor, en azından ses gidiyor. Sonra herkesi tahliye etmeye başladık. En son ben çıkacaktım. Doğrusunu isterseniz, biraz da kimse heyecandan bir şey yapmasın diye kontrol altında da tutuyorum. Yavaş yavaş çıkıyordu arkadaşlarımız, o sırada bir silah patladı. Ardından kalabalık geldi. Darbeye karşı olduğunu, bizi korumak istediklerini söyleyen bir kalabalık. Ben binanın bir köşesinden cebime koyduğum mikrofonla olayları anlatmaya, yayını yapmaya devam ettim. Sonra askerler etkisiz hale getirildi, kalabalık dağıldı. Ben de stüdyoya geçip yayını devraldım."

Konuşmaların ardından MGC Başkanı Süleyman Akbulut, Aktaş'a çiçek verdi.

CHP Muğla Milletvekili Nurettin Demir, CHP'li Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Yılmaz Karaca, CNN TÜRK Haber Müdürü Ali Güven, daire müdürleri, sivil toplum örgütleri ile siyasi partilerin temsilcilerinin katıldığı panele öğrenciler de büyük ilgi gösterdi.

Bu haber toplam 860 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.