Muğla’da Acının İçinden Çizilen Bir Yol: Irmak Payam’ın Sanatla Hayatta Kalma Hikâyesi
14
Kalabalık bir ailede, sınırlı imkânlar ve ağır yaşam koşulları altında büyüyen Payam için sanat, bir tercih değil, var olmanın tek yolu hâline geldi.
24
Duygularını kelimelerle ifade etmekte zorlanan Payam, çocukluk yıllarından itibaren yaşadığı kırılmaları, yorgunlukları ve anlatamadıklarını çizgilerle kâğıda aktardı. Resim, onun için hiçbir zaman yalnızca bir hobi olmadı; hayatta kalmanın ve ayakta durmanın dili oldu.
34
Zaman zaman ciddi sağlık sorunlarıyla mücadele eden genç sanatçı, tüm fiziksel ve ruhsal zorluklara rağmen üretimden kopmadı. Elinde dikişler varken dahi resim yapmayı sürdürdüğünü belirten Payam, sanatı bir yaratım sürecinden öte, ruhunu hayatta tutan temel bir güç olarak tanımlıyor.
Anadolu lisesi mezunu olan Irmak Payam, eğitim hayatı boyunca maddi yetersizlikler, çevresel önyargılar ve ailevi sorunlarla karşı karşıya kaldı. Ancak tüm bu engellere rağmen hedefinden vazgeçmedi. “Ben ressam olacağım” düşüncesiyle verdiği mücadelenin sonunda Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ni kazandı.
44
Son çalışmalarından birini Muğla Arastası’nda gerçekleştiren Payam, bu mekânın kendisi için yaşayan bir gündelik hayatı temsil ettiğini ifade ederek, “Burası nostaljik bir hatıra değil. Kapı önlerinde oturan insanlar, sohbetler ve üretimin doğal akışı samimi ve sahici. Bu anı bu yüzden çizdim,” dedi.
Irmak Payam’ın hikâyesi, acının içinden filizlenen bir sanat yolculuğu olarak genç sanatçılar için ilham kaynağı olmaya devam ediyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.