Muğla’da Yaşam V

Muğla’da Yaşam V
Muğla evlerindeki geleneksel yaşamda, yıkanma ihtiyacı, oda içindeki “gusülhane” bölümünde giderilirdi. Bununla beraber mutfak olarak ayrı bir bölümde...

Muğla evlerindeki geleneksel yaşamda, yıkanma ihtiyacı, oda içindeki “gusülhane” bölümünde giderilirdi. Bununla beraber mutfak olarak ayrı bir bölümde yoktu. Fakat oda içinde de, kapı arkasına gelen bölümde “çanak, kaşık vb.” bulunurdu. Yemekte ocakta pişirilirdi. Havanın uygun olduğu zamanlarda da avludaki “ salındırma” denilen üzeri kapalı, açık ve ocaklı bölümde yemek hazırlanırdı. Bulaşıklarda gene ocakta ısıtılan suyla, çiçekliğe yakın bir yerde yıkanırdı. Toprağa bağlı yaşayan bu insanların, geleneksel alışkanlıkları, günümüzün “mesaili” çalışma koşulları karşısında geçerliliğini yitirdi. Muğla’da soysal hareketlilik daha çok geçici süre için yaylalara gitme şeklindedir. Muğla

merkezde yaz aylarında Karabağlar’a göç edilir. Halk arasında yayla denilen Karabağlar yüksek bir yerde değil, aksine çukurda bir bölgedir. Halk burada kışlıklarını hazırlar. Ayrıca serin kuyuları su dolu doğal bir cennettir. Eski Muğlalının iki evi olurdu, biri Muğla’da, diğeri yayladaki bir yurttaydı, yaz

aylarında şehir boşalır, yaylaya taşınırdı. Yazın süngercilik, tütün, pamuk, zeytin, narenciye vb. üretim alanlarında çalışma, denize açılma ya da gündüz gidip, gece dönme şeklinde olmaktadır. Çalışma hayatında en belirgin özellik, kadınların çalışması ve ev ekonomisine büyük katkıda bulunmasıdır.

***

Muğla yeniliklere açık, uysal bir halka sahiptir. İlde temel sınıfı çiftçiler meydana getirmektedir. Tarımla geçinen halk, çoğunluktur. Çalıştıkları yere bağlı bulunmaktadırlar. Bölgesel etkilerden kendilerini kolay kolay kurtaramamaktadırlar. En ilkel ekonomik geçim araçları ile geçinmek

zorundadırlar. Bu bakımdan üretemedikleri şeyleri pazar yerinden satın almaktadırlar. Nüfusun çoğunluğu çiftçi bulunduğundan, esnaf mallarının tüketimi ve çiftçinin hayatı ile doğrudan doğruya ilgilidir. Aile monografilerinde el tezgahı ile çalışan dokumacı ailelerin ekonomik hayatlarındaki değişiklik dikkati çekmektedir. El tezgahı ile dokumacılık önemini yitirmiş bulunmaktadır. Tütün ve zeytincilik, bölge halkının hayatını büyük çapta etkilemektedir. İl merkezinde olsun, ilçe ve köylerde olsun, halk geçimini adı geçen iki temel üretime dayandırmaktadır. Alım satımlar, evlenmeler, geziler, ihtiyaçların karşılanması “tütün” ya da “zeytin mevsimi” dönemlerinde olmaktadır. Nüfus artışları, gayrimenkullerin parçalanmalarını zorunlu kılmakta, toprakları küçültmekte ve ekonomik sarsıntıların meydana gelmesine yol açmaktadır. Kendi imkanlarını beğenmeyip, başka yörelere göç edenler genellikle girişken bir kimliğe sahip olanlardır. Bu ise geride kalanların “kadere razı” bir yaşam benimsemelerine sebep olmuştur. Muğla’da toplumun sosyal ve ahlaki vicdanı objektif için hukuk, ahlak ve sosyal kontrol, son derece kuvvetli ve geneldir. Sosyal vicdanı ve toplumsal yaptırımları izleyen her suç şiddetle cezalandırılır. Daha öncede değinildiği gibi aile tipi pederşahidir.

Erkeğin üstünlüğüne dayanmaktadır. Kadın, ekonomik hayatta yükün çoğunu omuzlamaktadır. Köyde kentte olsun halk, ekonomik imkanlara kavuşunca uygun bir hayatın bütün gereklerini, en kolay, en çabuk ve rahat olarak yerine getirmektedir. Giyim kuşamda, eğlencesiyle, sanat dallarında gösterdiği ilgi ile Muğla’lı halk, modern bir hayata kendisini hızla uydurabilmektedir.

***

Yayla ile Muğla arasındaki ulaşımın bugünkü motorlu araçlarla sağlanan çabukluğunun yaşanmadığı eski yıllarda, halkla beraber pek çok esnaf ve zanaatkar da işyerini yaylaya taşırdı. Ticaret ve zanaat hizmeti, Muğlalılara kışın kentte yazın yaylada verilirdi. Bunlar, yayla kahvelerinin etrafında sıralanan, tek katlı, kırma kiremit çatılı, taş örme küçük işyerlerinde mesleklerini sürdürerek, yaylaya “yazlık bir şehir” özelliği verirlerdi. Bugün bir çok kahvenin yanında bu dükkanlar durmakta, ancak, depo samanlık vb. amaçlarla kullanılmaktadır.

***

Koruma imar planında geleneksel kent dokusu içerisinde özgün bir konum gösteren ve sivil mimarlık örnekleriyle bütünleşmiş bir çevreyi oluşturan bazı eski sokaklar, bugün özel işaretlerle taranarak, fiziki yapısı korunacak “tescilli sokaklar” olarak ayrılmıştır. Bu sokakların tümü “korunmaya değer” bir siluete sahiplerse de çağdaş yaşamın ulaşım koşullarına bugün cevap veremediklerinden tamamının korunması mümkün olmamış, ancak son derece karakteristik olanlar ve ulaşım ağı içinde bir engel durumunda bulunmayanlar “ resmen” koruma altına alınabilmişlerdir (Ekinci, 1985). Yayla’daki yeni

yapılaşmalar, bugün için herhangi bir yasal önlem olmamasına rağmen, büyük ölçüde geleneksel karaktere uygun olarak sürmektedir. Bu olumlu gelişmede, belediyenin yönlendirici çabaları yanında, Muğla’daki mimarların da “yayla projelerine” özen göstermelerinin büyük payı bulunmaktadır. Ancak, ortada henüz “disiplini sağlayıcı” bir önlem olmadığı için, yaylada karakteri bozucu inşaatların yapılmasını da uzun süre önlemek mümkün değildir. Bugün yaylada çok azda olsa, bazı betonarme – düz damlı – geniş – pencereli briket duvarlı kötü yapılar ortaya çıkmış durumdadır.

Kentsel sit alanındaki dokunun günümüze kadar “yaşayarak” gelmesinde en önemli faktörlerden biri, geleneksel fiziki çevrenin süregelen sosyal yaşantının birçok gereksinimine cevap verebilir şekilde korunmasıdır. Bölgedeki, azda olsa, bozulma – yozlaşma belirtileri ise, sivil mimarlık örneği durumundaki evlerin bugünkü “modern aile yaşantısına” uygun olmaması yanında, bu evlerin

yoğun olarak bulunduğu semtlere “motorlu taşıt ulaşımının” sağlanamaması ile

ortaya çıkmıştır.

***

Muğla’da güzergahlar kent merkezindeki dini ve ticari odaklara bağlanacak şekilde bir ağ oluşturmuşsa da topoğrafyaya uygun ve eşyükseltilerle paralel istikametler tercih edilmiştir. Böylece “Asar” eteklerinden aşağıya doğru kıvrıla kıvrıla inen ve pekçok yerde birbirlerine yatay olarak bağlanan sokaklarla, eskinin hayvan ve insan gücüne bağlı taşımacılığını daha da zorlaştıracak çok

dik meyilller ortaya çıkmamıştır. Sokağa cephesi olmayan mülkiyetlere, bunu sağlamak için, komşu mülkiyetler dar geçiş şeritleri bırakmışlar, böylece “çıkmaz sokaklar” doğmuştur. Muğla’da oldukça fazla olan bu çıkmazlar, meyilli bazı yerlerde “merdivenli sokak” haline dönüşmüşlerdir. Genişlikleri 1.5 m ve 3 m’dir. Ulaştıkları mülkiyetin sahibi olan ailelerin isimleriyle anılırlar. Sokaklar dardır. Birçok yerde 2 m’nin altına düşer. Kentsel sitin geçmişteki ana ulaşım arterlerini oluşturan bazı yollarda dahi 3.5 – 4 m’den daha geniş kısımlar yoktur. Son yıllarda, belediye ile sit sakinleri arasındaki bir dayanışmayla, yolların çok daraldığı yerlerde mülkiyetlerin sınırlarından bir miktar “ bedelsiz”

olarak yola verilmiş, böylece kavşaklar “araba dönebilecek” kadar genişletilebilmiştir.  Muğla evlerini bütünleştiren sokaklardır. Sokaklar ulaşımı sağlama göreviyle birlikte, çocukların oyun alanlarıdır. Ayrıca yüksek avlu duvarlarının gölgelediği dar sokaklar, kadınların sıcak havalarda oturdukları mekan

görevinde de bulunurlar. Sokaklar topografyaya uygun zengin perspektifler verirler. Kuzulu kapı, sokağa çıkıntı yapan ocaklar, avlu duvarlarının üzerinden sarkan çeşit çeşit çiçekler, özel bir görünümü olan bacalar, ocak çıkıntısının iki yanında görülen dar pencereler, zaman zaman sokağa sarkan kapalı ve açık çıkmalar, saçaklar, Arnavut kaldırımları sokağı oluştururlar. Sokağı oluşturan

bu elemanlar günümüzde bozulmaları sonucu, sokak görünümü özgünlüğünü yitirmeye başlamıştır. Bu nedenle bu sokak elemanlarının, tekrar tek tek orijinal şekline çevirmeleri gerekmektedir.

Sit bölgesi içinde kalan mülkler, durumlarına göre farklı koruma kararları altındadır. Bunları üç grupta toplayabiliriz: • Korunacak olan mülk , ‘eski eser’ kabul edilmiş bir tescilli ev ise bu ev sadece restore edilebilir. Yani dış görünüşü aynı kalmak, içinde ise bugünün ihtiyaçlarına dönük değişiklikler yapmak kaydıyla tamir edilebilir. • Korunacak olan mülk, üzerinde eski bir evin yer aldığı, ancak bu evin

‘eski eser’ kabul edilmediği bir arsa durumunda ise, söz konusu ev istenirse yıkılıp yerine eski evlere benzer görünüşte yeni bir bina yapılıyor, istenirse de yine aynı şartlarda tamir edilebiliyor.

• Korunacak olan mülk boş bir arsa ise bu arsada yine eski Muğla evlerine benzer biçimde yeni bir bina yapılabiliyor.

Bu haber toplam 527 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.