Muğla’da yürekleri sızlatan o hikâye…
Gevenes Mahallesinde dünyaya gelen Mustafa Şahbudak ağa çocuğudur. Mustafa’nın en yakın arkadaşı ise köy muhtarı olan Tevfik Cezayirli’dir. 1946 yılının bir yaz gününde Mustafa Şahbudak ve muhtar arkadaşı Tevfik Cezayirli dama masasının başına oturmuşlardır. Oyunun yarısındayken 'Sarı Memet' lakaplı orman memuru olan Mehmet İn sarhoş bir şekilde çıkagelir. Bir gün önce Çiftlik Köyü’nün komşu köyünde yangın çıkmıştır. Bir an önce yangın evrakının ilçeye götürülmesi gerekmektedir ve Ormancı evrakın ilçeye götürülmesi için bekçiyi muhtardan ister. Muhtar Cezayirli, “Olmaz, daha acil olan seçim sonuçlarının ulaştırılması gerekiyor. Bekçiyi gönderemem” diye cevap verir. Bunun üzerine ormancı ile muhtar arasında tartışma başlar. Muhtar, Ormancıya ayıp ettiğini söyleyerek kahveye geri döner. Ormancı da kahveye döner ve dama masasına yumruk atar. Mustafa Şahbudak bu harekete dayanamaz ve Ormancıyı tokatlar. Olayın büyüyeceğini fark eden köylüler Ormancıyı sakinleştirmek amacıyla kahvenin arka tarafına götürürler. Ormancı bağırarak küfürler savururken Mustafa Şahbudak artık dayanamaz ve Ormancının üzerine yürür. Buna karşılık Ormancı kamasını çıkarır ve Mustafa Şahbudak’ı kolundan yaralar. Bunun üzerine Mustafa Şahbudak Ormancıyı korkutmak amacıyla cebinden silah çıkarır ve yere ateş eder. Muhtar, Ormancının ikinci kez kama vurmaması için elinden tutar fakat o sırada Mustafa çoktan tetiği çeker. Kaçmaya çalışan Ormancıya kaçmaması için Mustafa bir el daha ateş eder. Bu atışta Ormancı yere düşer fakat arka cebinde tabaka olduğu için bir şey olmaz fakat kaza kurşunuyla muhtar Tevfik Cezayirli vurulmuştur. Muhtar Tevfik’i tahta bir sal ile köye 23 kilometre uzaklıktaki Muğla Devlet Hastanesi’ne götürürler. Çok kan kaybeden Muhtar Tevfik dostu Mustafa’yı yanına çağırarak “Ben ölüyorum, hakkını helal et deyip vefat eder ve Mustafa Şahbudak cezaevine gönderilir. Yılar boyunca her şeyi unutmaya çalışan Mustafa’ya arkadaşları Değirmenci Tahir Usta adında birisinden bahsederler. Annesinin akrabası olan Değirmenci Tahir Usta aynı zamanda türküler bestelemektedir. Gevenes Köyü’nde yaşanan bu acı olayı besteleyen Tahir Usta’nın bu olayı da bestelemiştir. Herkesin diline düşen ve düğünlerde okunan bu türkünün adı Ormancı Türküsü’dür.
Ormancı Türküsü
Çıktım Belen Kahvesi’ne baktım ovaya,
Bay Mustafa Çağırdı da dam'oynamaya.
Ormancı da gelir gelmez yıkar masaya,
Söz anlamaz Ormancı çekmiş kafaya.
Aman Ormancı yaktın Ormancı,
Köyümüze getirdin yoktan bir acı.
Köyümüzün suları hoştur içmeye
Üstünde köprüsü var gelip geçmeye.
Ormancı da beni vurdu hiç mi hiçine
Yazık ettin Ormancı köyün iki gencine,
Aman Ormancı yaktın Ormancı,
Köyümüze getirdin yoktan bir acı.
Gireniz'in ortasında değirmen döner,
Değirmenin suları dağından iner.
Mustafa'ya atılan kurşun Tevfik'e değer
Tevfik'imin acıları yürekler deler
Aman Ormancı yaktın Ormancı,
Köyümüze getirdin yoktan bir acı.
Hikâyede sözü geçen Belen Kahvesi’nden görüntüler:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.