Nezaket, hayatın sigortasıdır. Mutluluğun, huzurlu yaşamanın, güçlü bir iletişimin sigortası nezakettir.

Her gün yüzlerce davranış sergiliyoruz. Kuşkusuz, bu davranışlarımız içinde, başkalarını rahatsız eden, doğru olmayan, bize göre doğru olsa bile, başkalarının anlayışına ters düşen tutumlarımız da oluyordur. Büyük bir yanlış, rahatsız edici bir tutum, bazen bir özür dilemeyle kapatılabilir.

Özür dilemek, bir acizlik, bir geri adım atma değil; büyük bir erdemdir.

Özür dilemek, toplumun huzuruna, insanların iç dünyalarının onarılmasına katkıdır.

Özür dilemek, karşımızdaki kişiyi rahatsız eden tutum ve davranışımızın farkına vardığımızı ifade etmek ve onu, bu duygunun ortağı yapmaktır.

Özür dilemek erdemliktir ve her insanın bu erdemıiıiği göstermesini bekleriz. Bu davranış sizinde taktir edeceğiniz gibi erken yaşlarda kazandırılacak davranışlardandır.

***

Büyük ormanların birinde çok sayıda hayvan yaşamaktaymış. Atlar,ceylanlar, sincaplar ve ördekler ormanda mutlu günler geçiriyorlarmış. Günlerden bir gün ormana koca boynuzlu büyük bir inek möööööööö diyerek ormana gelmiş möööö diyerek ayakları ile yeri dövmeye başlamış. hayvanlar hayretle birbirine bakıp;

-bu nasıl bir hayvan? Neden böyle yapıyor demişler.

- koca boynuzlu inek bana bakın bundan sonra ormanın bu bölümü benim buradan bütün hayvanlar gidecek demiş ve o günden sonra oradaki hayvanlara eziyet etmeye başlamış nerde birini görse ona boynuzları ile saldırıyormuş. Bir gün yaşlı ceylan ona şöyle demiş;

- Bak inek kardeş neden böyle yapıyorsun bu ormanda hepimize yetecek kadar yer var ot var demiş.

İnek kalın sesiyle,

- Ben buradaki otların ve ağaçların sadece bana ait olmasını istiyorum anladın mı diye karşılık vermiş.

Koca boynuzlu inek suda yaşayan hayvanlara da eziyet ediyormuş. Su içmek istediğinde oradaki ördekleri ve tüm hayvanları oradan kovuyormuş. günler böyle geçip gidiyormuş ama hayvanlar ineğin bu şekilde davranışlarından bıkmışlar. Birer birer ormanı terk etmeye başlamışlar. Sonunda öyle bir gün gelmiş ki ormanda inekten başka kimsecikler kalmamış. Koca inek herkesi oradan kovduğu için çok mutluymuş. günlerce otladıktan sonra ağaçların altında uzanarak dinlenmiş. Günler böyle geçip gidiyormuş koca inek gün geçtikçe yalnızlıktan sıkılmaya başlamış. Bu şekilde üç hafta geçtikten sonra kendi kendine şöyle demiş;

- Bütün ormanın benim olmasının ne faydası var o kadar yalnızım ki artık hiç sabrım kalmadı gidip birini bulsam iyi olur.

Artık ayaklarını yere vurup bağırarak yürümüyormuş yavaş yavaş başı önde gidiyormuş gölden biraz su içmiş göl ıssız ve sessizmiş. Sonra ormandan ayrılan hayvanları buluncaya kadar yürümüş fakat ineği gören hayvan korkup kaçıyormuş. günler böyle geçmiş inek her geçen gün yaptıklarına daha çok üzülüyormuş. Bir gün büyük bir gergedan ormandan geçiyormuş. İneği böyle üzgün görünce yanına gidip onunla konuşmuş olup biteni anladıktan sonra;

- Demek öyle demek pişman oldun senin için ne yapabilirim diye bir düşüneyim demiş.

Gergedan ineğin pişman olduğunu bütün hayvanlara anlatmış. Bütün hayvanlar ormandaki eski yuvalarına geri dönmüşler.

Hayvanların geri döndüğünü gören inek çok mutlu olmuş ve bütün hayvanları palamut ağacının altına çağırarak onlardan özür dilemiş…

***

Bizim geleneklerimizde “Hatayı kabul etmek” pek yoktur... “Özür dilemek” de... Böyle şeyler “Zayıflık” sayılır.  Siyasette, bürokraside, sporda, üniversitede, hastanede, mühendislikte, yargıda “Hatalıyım, istifa ediyorum” diyen kaç kişiyi hatırlıyorsunuz?

Hayatta ilk öğrenilmesi gereken şey, özür dilemek olmalıdır.

Ve hayatta en çok kullanılması gereken cümle, “özür dilerim” olmalıdır.

Yıkılacak olan işhanındaki tarihi lokanta sahibinden sitem: “Yer gösterilebilir ya da ek süre verilebilirdi” Yıkılacak olan işhanındaki tarihi lokanta sahibinden sitem: “Yer gösterilebilir ya da ek süre verilebilirdi”

Bu cümleyi ne kadar çok kullanıyorsak, kendimize o kadar güveniyoruz demektir.

Bu cümleyi ne kadar çok kullanıyorsak, çevremize o kadar mutluluk saçıyoruz; o kadar uyumluyuz, o kadar insan sevgisiyle doluyuz demektir.

* * *

Özür dilemek, korkulacak bir şey değildir.

Trafikte, çalışma hayatımızda, aile içi ilişkilerde, çatışmasız bir hayatın anahtarı, son derece basit bir cümledir: “Özür dilerim.”

***

Birçok kişi adeta özür dilemeğe sığınarak hata yapmak konusunda neredeyse tereddüt etmiyor. Ya da hata yapmamak için özel bir çaba sarf ederek özenli davranmıyor. Yani nasıl olsa özür dilerim ve telafisi olur gibi bir üslup var…

Elbette hatasız insan olmaz. Kaldı ki hatalarımızdan çok fazla şeyde öğrenebiliriz. Ancak hatalar alışkanlık haline dönüştüğünde, bence özür dilemenin pek bir anlamı olmuyor. Özür dilemek, hatalar tekrarlanmadığı zaman anlamlı olur. Hataların tekrarı oluyor ve hataları tekrarlamamak adına özel bir çaba da sarf edilmiyorsa o zaman özür dilemek ‘yapıcı’ değil ‘yıkıcı’ olmaktan öteye gitmiyor.

Hatta bu gibi durumlarda kişiler özür dileme yolunu kullanarak karşılarındaki insanı suiistimal ediyor bile diyebiliriz. Ayrıca çok özrün çok kabahatten ileri geldiğini de unutmamak gerekiyor…

***

Ortada bir başka gerçek var ki, ona değinmeden geçemeyeceğim. O da samimi özrün büyük bir erdem olduğu gerçeği. Yani kişiler hatalarının farkına varıp samimi bir biçimde birbirlerinden özür diliyorlarsa, o da büyük bir erdemdir. Unutmamak gerekir. Hata yapmaktan çok, çoğu zaman hatanın farkına varmak ve özür dilemek daha fazla önemlidir.

Umarım yaşamda çok fazla özür dilemek zorunda kalmaz, ama özür dilemeniz gerekiyorsa da özür dilemenin ağırlığını ve ayrıcalığını bilenlerden olursunuz.

Editör: Gazete Muğla