Pankreas kanseri teşhisi konulan hastaların yalnızca yüzde 13'ünden azı beş yıldan fazla hayatta kalabiliyor, bu da pankreas kanserini en ölümcül kanser türlerinden biri yapıyor. Bunun sebeplerinden biri, vakaların yaklaşık yüzde 90'ının hastalık ilerlemişken tespit edilmesidir. Erken teşhis konusunda ciddi sıkıntılar yaşanıyor.
Pankreas kanseri hücreleri, vücudun diğer bölgelerine diğer kanser türlerinden çok daha erken yayılabiliyor. Hastalık genellikle ilerleyen aşamalara kadar belirgin semptomlar göstermiyor ve bu kanser için mamogram ya da kolonoskopi gibi rutin tarama yöntemleri bulunmuyor.
Teşhis konduktan sonra etkili tedavi seçenekleri ise oldukça sınırlı. Kişiselleştirilmiş mRNA aşılarının etkinliğiyle ilgili denemeler devam ederken, bazı olumlu sonuçlar alınmaya başlandı.
Memorial Sloan Kettering Kanser Merkezi'ndeki Olayan Kanser Aşıları Merkezi Direktörü Dr. Vinod Balachandran, "Daha yeni kanser tedavi yöntemleriyle, diğer birçok kanser türünde sonuçları iyileştirmede önemli ilerleme kaydetmiş olsak da, bunların pankreas kanserinde çok fazla etkisi olmadı, en iyi mevcut tedavilerimize rağmen sağ kalma oranı yaklaşık yüzde 10 seviyesinde kaldı.” dedi.