TÜRKİYE ‘DE KADIN CİNAYETİ

Türkiye 'de hemen hemen her gün her üç kadından biri şiddete maruz kalıyor. Resmî rakamlara göre 2019 yılında 474 kadın öldürülmüştür. 2020 yılı Ocak ve Şubat aylarında toplam 49,  Mart ayında ise 29 kadın öldürülmüştür.2008-2018...

Türkiye 'de hemen hemen her gün her üç kadından biri şiddete maruz kalıyor. Resmî rakamlara göre 2019 yılında 474 kadın öldürülmüştür. 2020 yılı Ocak ve Şubat aylarında toplam 49,  Mart ayında ise 29 kadın öldürülmüştür.

2008-2018 yılları arasında gerçekleşen kadın cinayetleri failler listesinin en başında öldürülen 623 kadının kocasının aldığını gösterir. İkinci sırada sevgililer tarafından işlenen 160 kadın, üçüncü sırada eski kocası tarafından 94 kadın, dördüncü sırada tanıdık biri tarafından tecavüz veya hırsızlıkla işlenen 88 kadın, akraba tarafından 49 kadın, kardeşi tarafından 48 kadın, oğlu tarafından 38 kadın, yabancı biri tarafından 18 kadın öldürülmüştür.

Öldürme yöntemlerine göre, 2008 ve 2018 yılları arasında gerçekleşen kadın cinayetlerinin en çok ateşli silahla 679 kadın öldürülmüştür. Daha sonra sırası ile kesici aletle 404 kadın, boğma yöntemiyle 84 kadın, darp etme yöntemiyle 64 kadın ve işkence yaparak 15 kadınların öldürüldüğü ortaya koyulmuştur.

Bu rapora göre sınırlı bir eğitim görmüş, çocukluğunda istismara uğramış, annesinin aile içi şiddete maruz kalmasına şahit olmuş, aşırı alkol tüketen, şiddet kullanmasını normalleştiren davranışlar sergileyen ve kadınlar üzerinde hak görme anlayışına sahip erkeklerin şiddete başvurması çok daha olasılıktır.

Kadın cinayetlerini kınıyor, lanetleyip, sövüyoruz fakat artık, sanki kanıksar olduk. Gözümüzün önünde bir kadın cinayeti olsa çare bulup kadını kurtarmak yerine kayıt altına alırız. Erkeklerin kadına yönelttikleri şiddetin kaynağı, en başında cehalet olmasıdır. Namus meselesi gibi...

Cinsiyet ayrımcılığı bitmedikçe kadınlara yönelik şiddet de bitmez. Erkekler, aileleri tarafından hep üstün olarak görülüyor. “Sen erkeksin, güçlüsün, kimse sana bir şey yapamaz, kadın seninle ilgilenmek zorunda.” Gibi sözlerle yetiştirilen erkekler şiddete eğilimli olarak gelişiyorlar.

Duygularını kontrol edemeyen, kendini güçlü zanneden ama ne kadar zayıf ve acınacak halde olduğunu bile fark edemeyerek, zamanında âşık olduğu, yuva kurduğu, eşi sayesinde baba olduğunu unutup öldürüyorlar.

Erkek boşanmayı, terk edilmeyi kabul edemiyor. Boşansa, karısını aldatsa ya da terk etse bile o kadının kendi malı olduğunu düşünüyor.

Karısı, eski karısı ya da sevgilisi gece geç saatlerde sokakta gezerse, açık giyinirse, ya da erkek arkadaşı olursa, bunları erkekliğine yediremez. “Bana bir şey olmaz, gider paşa paşa yatarım” algısıyla kasılırken öldürmek sorunun çözümü olmadığını da cezaevine girdikten sonra anlayıp pişman oluyorlar.

Hukuk ve adalet herkese lazım. Her şeye rağmen kadın cinayetlerinde cezaların artırılması ve caydırıcı olması gerekir. Cinayeti işleyen erkekler, milletin gözü önünde idam edilmeli ki milletin yüreği soğusun. Bütün kadınların başına gelmeden karşı koymamız gerekir. Sapıklığın ve sapkınlık destek bulmayıp son bulması gerekir. Kadın olmak suç değil. Kadın ana, eş, kardeş, arkadaş, kız veya yakınımız. Kadını korumayan bir toplum olmamalı.

Kadın cinayetlerini önlemek için ise, ilk başta okullarda çocuklara zorunlu eğitim ve görgü kurallarını öğrenmesi gerekir. Evlenecek bireylerin eğitim görmeleri gerekir. Ahlâk yozlaşmasının önüne geçilmesi gerekir.

Kadının anne, kardeş ya da eşi olmadan önce bir birey olduğu düşüncesinin topluma yerleştirilmesi gerekir. İşlenen cinayette namus gibi gerekçelerin cezada indirim sebebi olmamalıdır. Baba ya da koca tarafından şiddet gören kadınların devlet tarafından korunmaya alınması ve şiddet vakası tekrarlanma neticesinde cezanın artması gerekir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Muğla Haberleri Haberleri