Ranga Guru'nun dediği gibi yapıcı eleştiri herkesin harcı değildir. Eleştirebilmek için işi iyi bilmek gerekir. Sadece işi bilmek de yetmez iyi iletişim kurmak için çaba harcamak gerekir. Kişi kendini karşısındakinin yerine koyabilmelidir. Yaptığı eleştiriyi karşısındakinin kalbini kırmadan, canını acıtmadan, onun yararına bir şeye dönüştürebilmelidir. Şimdi sırasımı bunların nereden çıktı bunlar diyenlere en güzel cevap sanırım yazımın başlığı olsa gerek, “Şimdi değilse ne zaman?”
Yatırımcıların çok fazla olmadığı, özel sektörün gelişmediği Muğla’da bile işletmelerde yöneticiler ve çalışanlar arasında yaşananlar kulaktan kulağa büyüyerek şehir efsanesi haline dönmeye başladı. Sadece özel sektörde değil devlet kurumlarında da benzer sorunlar aldı başını gidiyor. Bura iş yöneticilere düşüyor. Zira “mesleğinde usta olman yetmez, bilge de olmalısın.”
***
İşi etkileyen her konuda size bağlı çalışanları uyarmak yönetici olarak görevinizin önemli bir parçasıdır. İşinizi en iyi şekilde yapmanız için takımınızın üstün performans göstermesi gerekir. Bir çalışanınız işten kaytarıyor ve çalışmaları aksatıyorsa, onu uygun bir dille uyarmak ve onu kırmadan önceliklerini hatırlatmak sizin görevinizdir.
Uyarınızın üslubu ise sizin ne kadar etkili bir yönetici olduğunuzu belirleyen faktörlerin başında gelir. Sert bir üslupla, 'Bak bu işi zamanında yapman konusunda seni uyarmıştım gene de geç kaldın, üstelik gönderdiğin ilk raporlar eksik ve hatalı. Lütfen işine biraz özen göster' diye bir uyarı yapabilirsiniz. Bu uyarının sonucunda, çalışanınızın canını sıkacak, kendini iyice kötü hissedecek, işe odaklanması daha da zorlaşacaktır. Oysa çalışanınızı çağırıp kendisine projeye olan katkısının çok değerli olduğunu vurgulayıp proje teslim tarihine çok yaklaştığınızı hatırlatabilirsiniz. Olumlu bir üslup kişiyi kazanma yönünde atılan bir adımdır, kişiyi olumlu hareket etmeye sevk edecektir. Sert üslup kimi çalışanda kısa evrede etki sağlayabilir ancak işlerin sizden çekindikleri için halledilmesi, sizi işi en ince detayına kadar kontrol etmeye, çalışanlarınızı baskı altında tutmaya itecektir. Bu da, orta ve uzun evrede sağlıklı bir as-üst ilişkisini bozacaktır.
***
Yapıcı eleştiri insanların birbirlerine, büyüyen ve küçülen egolara odaklanmasının önüne geçer, herkesi işin daha iyi yapılmasına odaklar. Hangi konuda hangi sözlerle yapıldığı gibi, kişiye eleştirinin hangi ortamda yapıldığının da önemi vardır. Yönetici olarak kişiye kendi odası veya masasında mı geri bildirim verirsiniz? Tek başına mı, yoksa iş arkadaşlarının yanında mı çalışanınızla konuşursunuz? Yönetici geribildirimi çalışanına tek başınayken yapmalıdır. Yoksa yarardan çok zarar getirir. Kişinin egosu zedelenir, iş arkadaşlarının içinde kendini küçük düşmüş hisseder.
***
Uzun süre beraber çalışan as ve üstler birçok problemle karşılaşmışlar, kimilerini başarıyla çözmüşler, kimilerinde görüş ayrılığına düşmüşlerdir. Bazen yapılan hatalar tekrar edilmiş, farklı alanlarda dikkatsizlikler yaşanmış olabilir. Her durumu kendi içinde değerlendirmek önemlidir. Bugün yapılan bir hatayı geçmişte yapılan bir başka hatayla beraber anmak çalışanın yıpranmasına sebep olacaktır. Geçmişi hatırlatma bir eleştiri silahı olarak kullanılmamalıdır. Amaç işin daha iyi yapılmasıdır, kişinin kendini kötü hissetmesi değil.
***
Yapıcı eleştiri yapmanın altın kurallarından kabul edilir sandviç metodu. Olumsuz geribildirimi iki olumlu geribildirimin arasına koyarsınız. Diğer bir deyişle, konuşmanıza olumlu birşeyle başlar, konuşmanın ortasında çalışanınızın geliştirmesini istediğiniz konuyu detaylı bir şekilde aktarır, sözünüzü gene olumlu bir yorumla bitirirsiniz. Böylece kişi alması gereken mesajı alır ancak görüşmenin tonu olumlu geçer. Dolayısıyla, odadan herkes pozitif duygularla ayrılır.
"Uzun mesai saatleri ve üst üste 2 haftasonu ofise kapanarak projeyi zamanında tamamlamamızda büyük emeğin geçti. Sıkı çalışmandan ve şirkete bağlılığını takım arkadaşlarına örnek gösteriyorum. Bir iki haftadır 9'a doğru işe gelmen dikkatimi çekiyor. Herşey yolunda mı? Uzakta oturduğunu, iki küçük çocuğun olduğunu biliyorum. Sabahları birçok şey ters gidebiliyor. Senden ricam 8-5 çalışma saatleri konusunda biraz daha özen göstermen. Bu arada yeni projenin detayları henüz elime ulaştı. Projenin sorumluluğunu sana vermeyi planlıyorum. İstersen bu öğlen yemeğe çıkalım, nasıl ilerleyeceğimizi konuşalım. Ne dersin?"
***
Eleştirebilmek için işi iyi bilmek gerekir. Sadece işi bilmek de yetmez iyi iletişim kurmak için çaba harcamak gerekir. Kişi kendini karşısındakinin yerine koyabilmelidir.
Yıllar yıllar önce Hindistan'da çok ünlü bir ressam yaşarmış. Herkes bu ressamın yaptığı resimleri kusursuz kabul eder, renkleri ustaca kullanışına hayran kalırmış. İşte bu nedenle ressama ''Renklerin ustası'' anlamına gelen "Ranga Guru" derlermiş. Ranga Guru'nun yetiştirdiği öğrencilerden biri olan Racıçi eğitimini tamamlamış, son bir resim yapıp Ranga Guru'ya götürmüş ve ondan resmini değerlendirmesini istemiş.
Ranga Guru "sen artık ressam oldun Racıçi.. artık senin resmini halk değerlendirecek" demiş, resmi şehrin en kalabalık meydanına götürmesini ve en görünen yerine koymasını istemiş. Yanına da kırmızı bir kalem koyarak halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı bırakmasını tavsiye etmiş. Racıçi denileni yapmış ve birkaç gün sonra resmine bakmaya gitmiş…
Ne görsün…. resmi kırmızı çarpılardan nerdeyse gözükmüyormuş! Çok üzülmüş. Emek ve sevgiyle yaptığı tablo karşısında kırmızı bir duvar gibi duruyormuş. Soluğu Ranga Guru'nun yanında almış, resmini göstererek durumu anlatmış. Ranga Guru ise, üzülmemesini, aynı resmi tekrar yapmasını söylemiş Raciçi'ye. Racıçi resmi tekrar yapmış, tamamlayınca gene Ranga Guru'nun fikrini almaya gitmiş. Ranga Guru yine resmi şehrin en kalabalık yerine koymasını istemiş Racıçi'den ancak bu defa yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde yağlı boya, birkaç fırça koymasını gene insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmelerini rica eden yazıyı iliştirmesini önermiş. Racıçi Guru'nun önerisini harfiyen yerine getirmiş.
Birkaç gün sonra merak içinde meydana gitmiş, bir de bakmış resmi aynı bıraktığı gibi duruyor, kimse resmine dokunmamış. Resminin düzelecek hiçbir yanı olmadığını düşünerek sevinç içinde Ranga Guru'ya gitmiş. Guru durumu şöyle özetlemiş:
"Sevgili Raciçi, sen ilk resminle insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşabileceğini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini eleştirdi. Oysa ikinci resminle insanlardan hatalarını düzeltmelerini istedin, boyaları ve fırçayı onlara verdin, bana yardımcı olun dedin. Yani, yapıcı olmalarını istedin. Yapıcı olmak eğitim gerektirir. Kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye kalkışmadı, fırçayı eline almaya bile cesaret edemedi. Sevgili Racıçi, bunu sakın aklından çıkarma; mesleğinde usta olman yetmez, bilge de olmalısın…"