TOPLUMSAL OLAYLAR / AİLE İLİŞKİSİ

Evet toplumun temel taşı ailedir. Sağlıklı toplum, sağlıklı ailelerin varlığı ile mümkündür. Sağlıktan bahsederken sadece beden sağlığını ifade etmiyorum.

Ruh sağlığı daha önde benim için.

Kadını ailenin merkezinde bir mihenk taşı olarak kabul edersek; toplumun özellikle gençlerin sadece tüketici bir grup olmasında elbetteki ailenin özellikle annenin sorumluluğu büyük ve çok önemlidir.

Yazınızda günü kurtarma politikalarından bahsetmişsiniz. Gerek kadınlar, gerek aile için aslında  hükümetin uygulamaya koyduğu birçok örnek verilebilir.

Bunlardan sadece bir taç tanesini belirtmek isterim; Kız çocuklarının eğitimi, okula öğrenci başına verilen yardımlar, kadınlara yönelik eğitimler, Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlüklerinin evlenme öncesi verdiği danışmanlık hizmetleri, Kadının istihdamı gibi örnekler çoğaltılabilir.

Ancak gençlerin tüketici, büyük küçük saygısı, vatan millet/Bayrak saygısı gibi değerlere duyarsız olmalarında, eğitim sisteminde öğretmen eğitiminin gözden geçirilmesi (eğitimcinin eğitimi) üzerinde durulması gereken en önemli noktadır. Bana göre eğitimin birinci basamağıdır. Buna değerler eğitimi de diyebiliriz.

2014 yılında yapılan araştırma sonuçlarına göre Türkiye açısından ciddi sorun oluşturan konular arasında suç işleme % 68, yolsuzluk % 62, gıda güvenliği % 57, su kirliliği % 55, kötü okullarda eğitim % 53 olarak tespit edilmiştir. Eğitim politikalarının tespitinde yapılan bu anketler dikkate alınmalı, gençlerin ve yetişkinlerin suça eğilim nedenleri redrospektif olarak araştırılmalıdır.

Belirttiğiniz gibi gençlerin yukarıda belirttiğim değerleri unutmalarında ailenin özellikle annelerin, eğitim politikalarında yapılan yanlışlar, teknolojinin yanlış kullanımı (sosyal medyayı, interneti) bugün hoşgörüyü terk etmiş, empati kuramayan, iletişim kanalları ailesine bile kapalı, vatan-millet-bayrak-dini referanslar-insan hakları gibi önemli değerlerini yitirmiş gençlik var.

Gençlerin hepsi böyle mi? Hayır.

Gençler tüketmeyecek mi? Elbette tüketecek.

Gençler teknolojiden yararlanmasın mı? Elbette yararlanacak.

Gençler eğlenmesin mi? Elbette eğlensin.

Ancak bütün bunları yaparken, yada insani duyguları yaşarken (gülmek-ağlamak-öfke-sevgi) dozunu çok iyi dengelemeyi, ayarlamayı öğrenmek durumunda. İşte burada öğretmenin rolü çok büyük.

Öğrencinin sınıf içinde hatasını hemen cezalandırma yoluna giden öğretmen, kendi eksik ve yanlışlarının yansıması olarak kullandığı bu tutum ve davranışları sonunda özgüven eksikliği yaşayan bir gençlik yetiştirdiğinin farkında olabilmeli.

Aslında Türkiye’de ruh sağlığı haritasının çıkarılması, bugün yaşanılan toplumsal sorunların önüne geçilmiş olacaktır.