Türkiye’de muhalefetin hayat pahalılığı üzerinden sertleşen siyasi mücadelesi, iktidarın baskıcı reflekslerini tetikleyerek gözaltılar, soruşturmalar ve eski dosyaların yeniden açılması gibi yöntemlerle karşılık buldu. Bu süreç, ülkedeki siyasi tansiyonu artırarak toplumda derin bir kutuplaşmaya yol açtı. Oysa Fransa’da benzer ekonomik sıkıntılara karşı halkın kendi iç dinamikleriyle başlattığı “Sarı Yelekliler” hareketi, sadece hükümete değil, uluslararası arenada da güçlü bir mesaj vermeyi başarmıştı.

Peki, Türkiye’de erken seçim talepleri ve muhalefetin baskısı yerine, halkın ekonomik şartlara kendi inisiyatifiyle tepki göstermesi daha etkili olmaz mıydı? İşte Fransa’daki Sarı Yelekliler örneğiyle karşılaştırmalı bir değerlendirme:

Sarı Yelekliler: Halkın Kendi Gücünü Ortaya Koyması

Fransa’da 2018 yılında başlayan Sarı Yelekliler Hareketi, hükümetin akaryakıt zamları ve ağır vergi politikalarına karşı halkın tabandan yükselen tepkisiyle ortaya çıktı. Bu hareket herhangi bir siyasi partinin öncülüğünde başlamadı; aksine, doğrudan halkın ekonomik kaygıları ve günlük yaşamını zorlaştıran politikalar nedeniyle spontane bir şekilde gelişti.

Sarı Yelekliler, iktidarın sertleşmesine yol açan siyasi bir mücadelenin parçası olmak yerine, doğrudan vatandaşların ortak ekonomik sıkıntılar üzerinden sesini yükseltmesiyle büyüdü. Bu durum, hareketi daha kapsayıcı ve toplumun geniş kesimleri tarafından desteklenen bir protestoya dönüştürdü.

Türkiye’de Muhalefetin Erken Seçim Baskısı ve İktidarın Tepkisi

Türkiye’de muhalefet, son haftalarda ekonomik kriz ve hayat pahalılığı üzerinden erken seçim çağrılarını artırarak hükümet üzerinde baskı kurmaya başladı. Ancak muhalefetin bu baskısına karşılık, iktidar da sertleşerek muhalif siyasetçilere ve gazetecilere yönelik soruşturmalar başlattı, gözaltılar ve tutuklamalar gerçekleştirdi.

Ayrıca, Gezi Parkı gibi geçmişteki olaylarla ilgili eski dosyaların yeniden açılması, sadece muhalefeti değil, toplumsal hafızayı da yeniden gerdi. Bu süreç, siyasetin daha fazla kutuplaşmasına ve tarafların birbirine karşı daha sert tutumlar sergilemesine neden oldu.

Tabandan Gelen Hareketler Daha Etkili Olabilir mi?

Eğer Türkiye’de ekonomik sıkıntılar karşısında halk, Fransa’daki Sarı Yelekliler gibi kendi inisiyatifiyle bir tepki ortaya koymuş olsaydı, bu hareket daha güçlü ve etkili bir mesaj verebilir miydi?

Siyasi Partilerden Bağımsız: Sarı Yelekliler hareketi gibi, halkın doğrudan ekonomik şartlara tepki göstermesi, iktidarın bunu siyasi bir rekabet olarak algılamasının önüne geçebilir ve sürecin daha demokratik bir zeminde ilerlemesini sağlayabilirdi.

Uluslararası Destek: Fransa’da Sarı Yelekliler, küresel çapta ses getiren bir hareket oldu. Benzer şekilde, Türkiye’de böyle bir hareketin dünya genelinde yankı uyandırması, hükümetin politikalarını gözden geçirmesi için daha fazla baskı oluşturabilirdi.

Toplumsal Birliktelik: Erken seçim çağrıları ve siyasi mücadeleler, toplumu ikiye bölerken, halkın kendi yaşam koşullarına yönelik kitlesel bir tepkisi daha geniş bir kesimi bir araya getirebilir ve ortak bir zeminde birleşmeyi sağlayabilirdi.

Demokrasiye Daha Saygılı Bir Uyarı Mı?

Bir ülkede değişim talepleri, halkın kendi iç dinamikleriyle mi yoksa siyasi mücadeleler üzerinden mi şekillenmelidir? Fransa’daki Sarı Yelekliler örneği, halkın doğrudan ekonomik sorunlara tepki göstererek iktidar üzerinde baskı kurmasının daha doğal ve demokratik bir yol olduğunu gösteriyor.

Eğer Türkiye’de de erken seçim baskısı yerine halkın ekonomik sıkıntıları karşısında kendiliğinden gelişen, siyasi kimliklerden bağımsız bir protesto hareketi oluşsaydı, iktidar bunu daha ciddi bir toplumsal mesaj olarak algılar mıydı? Daha önemlisi, ülke bu kadar kutuplaşmadan ve baskıcı reflekslerden kaçınabilir miydi?

Bugün Türkiye’de yaşanan siyasi gerilim, demokratik protesto kültürünün gelişmesi gerektiğini bir kez daha ortaya koyuyor. Toplumun ekonomik sorunlara karşı örgütlenmesi ve doğrudan kendi taleplerini dile getirmesi, siyasetin yıpratıcı etkisinden uzak, daha güçlü ve anlamlı bir mesaj verebilir.