Türkiye’de objektif gazetecilik maalesef unutulmuş!
Yaklaşık 40 yıldır İsveç'te, 5 yıl da Türkiye’de gazetecilik yaptım. Türkiye’de 1980’li yıllarda Anka Haber Ajansı ve Ulusal Basın Ajansı'nda, İsveç'te de 1980’lerin sonlarından 2000'li yıllara kadar Anadolu Ajansı ve Hürriyet Gazetesi’nin muhabiri ve temsilcisi olarak görev yaptım.
-Hepsi objektif yayın organlarıydı
Çalıştığım basın kuruluşlarının hepsi, objektif olmayı gerektiren kuruluşlardı. Son 15 yılda, Ankara’da yayın yapan Sonsöz Gazetesi’nde "İsveç Penceresi" köşem ile yorum yazıları yazmaya başladım. Sonra Bodrum Gündem ve Muğla Gazetesi’nde yazdığım yorum yazıları yayınlanmaya başlandı.
İlk başta, Bodrum'da yaşanan ve gelişen konuları analiz ederek yorumlar yazdım. Zamanın CHP’li Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras’ı destekleyen yazılar yazarak tepkiler, eleştiriler ve övgüler aldım. Bu nedenle meslektaşım Çiçek Yaman Bozoğlu, Bodrum’da sevenlerim olduğu kadar sevmeyenlerimin de olduğunu sürekli söyler.
-Çok şaşırmıştım.
31 Mart yerel seçim atmosferine girilmişti. Haliyle seçime katılan CHP ve AK Parti adayları ile röportaj yapmak gerekirdi. O ana kadar daha çok CHP’li Ahmet Aras ile görüşüp olumlu yazılar yazdığım için övgüler alırken, AK Parti Muğla Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Aydın Ayaydın ve Bodrum Belediye Başkan Adayı Mehmet Tosun ile röportaj yaptım diye bazı çevreler bir anda bana “AK Partili” yaftası yapıştırdılar. Ey insaf, röportajda kim ne derse onu bağlar. Yorum olsa anlarım. Ancak ben bu insanları eleştirmiyorum, sadece durum tespiti yapıyorum. Türkiye’de ben 1980’lerde gazetecilik yapmaya başladığımda gazetecilere yönelik böyle bir algı yoktu. Maalesef, son 22 yıldaki siyasi ortamda hem iktidar hem de muhalefet kanadında kendi medyasını, yazarlarını yetiştirmiş. İşte ben burada şaşırıyorum ve yadırgıyorum.
-İşletme sahibiyim diye yıpratıldım
Bu arada, Bodrum’da işletme sahibi olduğumu bilen bazı çevreler bu durumu hep önüme çıkarmış, beni ve Ahmet Aras’ı yıpratmak istemişlerdir.
Çok asılsız suçlamalarda bulunmuşlardır. Ahmet Aras’ı CİMER’e kadar şikayet ederek, bina sahibi olduğum için usulsüzlük yaptığımı ve Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras’ın beni kayırdığını iddia etmişlerdir.
-Tabii ki böyle bir şey olmadığı için bu iddialar havada kalmıştır.
Sahibi olduğum binada her şey yasal ve Bodrum Belediyesi’nin onayını alarak yapılmıştır. Bu arada, binamın arka parselinde bulunan bir alanı Bodrum Belediyesi’ne yasal yollardan başvurarak, bedelini ödeyip Encümen kararıyla almışımdır.
Bu ülkede yasal yönden yapılan başvurular sonuç veriyorsa ve bir bedel ödeniyorsa, neden bazı insanlara hakaret edilir ve zan altında bırakılmak istenir, işte bunu anlamış değilim.
Bir insan gazeteci ise aynı zamanda ticari bir işletme sahibi olmasının neden yadırgandığını ve her şeyin altında bir şey aranmasının sebebini de anlamış değilim.
Ahmet Aras’ın övgüsünü aldım
Bütün bu asılsız ithamlara karşı, Ahmet Aras, Bodrum’da o kadar gazeteci varken, benim için sağ olsun, ne kadar dürüst ve objektif gazetecilik yaptığımı övmüştür.
-Torpilli olsaydım akşamları deniz kenarına masa atardım
Bu arada beni takip edenler bilir Paşatarlası’ndaki işletmemin önündeki kumsalın ecrimisil cezasını diğer işletmeler gibi ödeyerek gündüzleri hizmet verirken akşamları masa atıp servis yapmama izin verilmemektedir. Ahmet Aras döneminde de Tamer Mandalinci döneminde de aynıdır. Ben de beni Ahmet Arasçı ve Tamer Mandalinci ilan edenlere soruyorum, 300 metre ileride Kumbahçe’deki işletmelere böyle bir yasak yok iken bana niye bu uygulanıyor?
Tandoğan Uysal
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.