İlimizin kamu hizmetlerini ideolojik, siyasal mevzi almadan, diğer illerin aldığı hizmetlerle kıyaslayarak değerlendirdiğimiz dost meclislerinde maalesef kaliteli, verimli hizmet alamadığımız hususunda hemfikir oluyoruz. İlimiz gibi muhalefet partilerinin yerel yönetimlerde iktidar olduğu yerleşim yerlerinde işin doğası gereği, merkezi yönetim ve yerel yönetim hizmetleri arasında rekabet yaşanmaktadır. Diğer taraftan uzun yıllar aynı partinin yerel yönetimde iktidar olması, siyaset sosyolojisine göre vatandaşla o parti arasında patronaj ilişkisinin kurulmasına yol açmaktadır.

Ülkemizde 90’lı yıllara kadar kamu hizmetleri merkezi yönetimin idaresinde ve büyük ölçüde tekelinde yürütülmüştür. Bürokrasinin hakim olduğu bu dönemlerde yerel yönetimlerin bütçeleri ve yetkileri kısıtlıydı. Merkezi yönetimin onayı alınmadan adım atılamaz, hizmetler sürdürülemezdi. Bu dönemde hizmet üretmemenin bahanesi de hazır olduğundan siyaset üretmenin dayanılmaz rahatlığı, yerel iktidarın işini kolaylaştırıyordu. İlimizde de kesintisiz uzun yıllar yerelde iktidar olup proje ve hizmet üretmeden dolayısıyla yıpranmadan defalarca seçim kazanılabiliyordu.

Ülke içinde bürokrasinin tıkanması, devlet ile vatandaş arasında güvensizliğin oluşmasına ve artmasına yol açmıştır. Son yıllarda gelişmiş ya da gelişen ülkelerde kamu hizmetlerinin yürütülmesinde yaşanan gelişmelerin etkisiyle, vatandaşların katılımına önem verilerek kamu hizmetlerinin daha kaliteli, şeffaf ve hızlı yürütülmesinin sağlanması amacıyla yerel yönetimlere yetki ve kaynak aktarımı gerçekleşerek, yerel yönetimlerin rolü giderek artmıştır. Büyükşehir yasası kentsel kamu hizmetlerinin sunumunda yerel yönetimlere önemli işlev ve sorumluluklar yüklemektedir.  Geçen hafta da değindiğim gibi iletişim ve ulaşım teknolojilerindeki gelişmeler, kentleşmenin hızlanması ve kent nüfusunun artması, vatandaşların kamu hizmetlerinden talep ve beklentilerinin değişmesi ve çeşitlenmesi gibi faktörler kentsel hizmetlere olan talepleri artırmıştır.

Ancak bu yetki devri ve bütçenin arttırılması kamu hizmetlerinin kalitesinin ve niteliğinin artmasını garanti etmemektedir. Yerel yönetimlerin güçlenmesi, her zaman halkımızın yaşam kalitesinin yükselmesini sağlamamaktadır. Hizmet alan, alacak olan kesimlerin beklentilerinin gerçekleşme oranı hizmet kalitesini ve niteliğini belirlemektedir. Eleştiriye açık, şeffaf, denetlenebilir, hizmetin sunulacağı kesimlerin görüşlerini alan, sivil toplum, dezavantajlı kesimlerin katılımlarını dikkate alan yönetim anlayışı, hizmette kalitenin ve niteliğin yükselmesini sağlayacaktır.

Sonuç olarak bu değerlendirmelere göre ilimiz kamu hizmetlerinde hak ettiği ölçüde kaliteli ve nitelikli hizmet alamamasının nedenleri üzerinde düşünmemiz gerekiyor. TOKİ’den ulaşıma, doğal gaz, su, kanalizasyon vb. alt yapı yatırımlarından sosyal, kültürel etkinlikler yatırımları gibi tamamlanan, tamamlanmakta olan hizmetlerde diğer illerde gördüğümüz niteliğe ve kaliteye erişememezin nedenlerini sorgulamalıyız ki yaşam kalitemiz yükselsin…