SERPİL’in Ardından

SERPİL’in Ardından
Gazeteciler gündem olmadığı zamanlarda kurum ve kuruluşları ziyaret ederek istişarelerde bulunurlar. Kimi zaman kendilerinin gördüğü yanlışları anlatırken kimi zamanda toplumdan gelen talepleri kaleme almadan taliplerin karşılığının...

Gazeteciler gündem olmadığı zamanlarda kurum ve kuruluşları ziyaret ederek istişarelerde bulunurlar. Kimi zaman kendilerinin gördüğü yanlışları anlatırken kimi zamanda toplumdan gelen talepleri kaleme almadan taliplerin karşılığının ne olduğunu öğrenmeye çalışırlar. Gerçi son dönemde zamanın yetersizliğinden çok fazla yapamıyorum ama uzun bir dönem bunu yapmaya çalıştım. Valilik, belediyeler, kamu kurumlarının farklı birimlerini ziyaret ederek orada görev yapan arkadaşlarla istişarelerde bulunurduk. Yine öyle bir günde Muğla Belediyesi basın bürosunu ziyaretimde İskender Alp Arslan’ın masasının üzerinde gördüğüm bir kağıt dikkatimi çekti. Üzerine bir dergi konulmuş ama altında fotoğraf olan bir kağıttı. Hızlı bir hamle ile masanın üzerinde bulunan dergiyi inceleyecekmiş gibi elime aldım. Normal şartlarda masanın üzerinde hiçbir evrak ortada durmaz eğer varsa da bizim gibi İskender ağabeyin tabiri ile “Tehlikeli Adamlar” girince hemen ortadan kaldırılırdı. Bir anda fotoğrafa gözlerim takıldı. Bir heykeltıraş yaptığı çalışmanın taslak halini fotoğraflamış ve göndermişti. Heykel Muğla’nın simgelerinden biri olan Serpil’in meşhur heykeli idi. Kendimi tutamayıp “Aha şimdi yakaladım seni kaç gündür benden bunu mu saklıyordun” diyerek takıldım İskender ağabeye. O da kim bu neye benziyor diye sorunca cevabı benden aldı “Hostes’e.”

***

İlk kez heykel daha yapım aşamasındayken görmüştüm haber yapmak için istedim ama bizde ayrım yok diyerek verilmedi. Yerine dikilince haberini yaparsın denildi. Yeri neresi olacak diye bile sormadım çünkü konulacak yer tekti. Her gün yolumun üzerinde olduğu için takip edebiliyordum. Bir gün zemin düzeltme işlemi yapan belediye işçilerini gördüm. Yanlarına giderek ne yaptıklarını sordum onlarda yeni heykel gelecekmiş cevabını verince bir sonraki gün heykelin yerine konulacağını anlamıştım, ertesi gün resmen nöbet tuttum. Heykel öğleden sonra yerine konulmak için geldi. Araçtan indirilişinden yerinde son halini alana kadar fotoğrafladım. Zira belediye bize bunu haber yapın diye ancak bir iki güne bilgi atardı. Vakit kaybetmeden haberini yapmıştım. Ancak sadece heykel fotoğrafı yeterli olmayacaktı. Şans bu ya Serpil Cumhuriyet Meydanında otobüs durağındaydı. Zorla ikna edip heykelinin yanına getirdim fotoğraf çekebilmek için. O zaman yediğim fırçanın haddi hesabı yok. Gelmemek için her şeyi yaptı. Bak orada yemek var gel yemek yiyelim dediğimde bile “ben yemem karnın tok” cevabını verdi. “Peki o zaman paket yaptırırız eve götürür evde yersin” dememe bile ikna olmadı. En sonunda bak orada yeni bir heykel varmış onun fotoğrafını çekeceğim gel senide çekeyim dediğimde ikna olmuştu. Vefatının ardından sosyal medyada paylaşılan o heykelli fotoğrafı işte o zaman çekmiştim.

***

2013 yılında haberi yaptığımız zaman aramızdan bu kadar kısa zamanda ayrılmasını beklemiyordum. Kendisini elim bir kazada kaybettik. Muğla yine Muğla’lığını gösterdi. Serpil’i son yolculuğuna uğurlamaya gelenler ve gelemeyip acısını farklı platformlarda paylaşanlarla. Meslekte son dönemde adam yetişmiyor derken rüştünü ispat etmiş ve yetişmiş bir delikanlı Cenk Altınsoy cenaze töreninde yakaladığı bir kare ile şu satırları paylaşmış;  “Sadece isim telaffuz ederek Cenk, Ahmet, Mehmet, Hasan, Ayşe, Fatma derseniz size "Hangi Cenk, Cenk kim? kimin oğlu kızı ne iş yapar" diye sorulur. Ama "SERPİL" derseniz herkes onun kentin simge ismi, adına park açılan heykeli dikilen Serpil olduğunu anlardı.

Şöyle bir diyalog duydum Serpil’in cenazesinde “Deli Yaşar’a bak Deli Serpil’in cenazesine de gelmiş" Yaşar’ı 100 tane cenazede gördüm ama hiç ağladığını görmedim sevgi saygı için akıllı olmaya gerek yok demek ki"

***

Bu paylaşımından sonra seninle bir kez daha gurur duydum Cenk Altınsoy. Her evlat hayatında uzun dönem ailesinin namı yada onlarla birlikte anılır onların gölgesinde kalır. Ancak Cenk Altınsoy’a bakınca Boynuz Kulağı geçti demekten kendimi alamıyorum.

Bu haber toplam 1902 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.