Muğla'da Kürtçe Tabela Tepkisi

Zafer Partisi Muğla Gençlik Kolları, “Cumhuriyete ve Türk Milletine Sadakat Buluşmaları” kapsamında bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

Türk milletinin birlik ve beraberliğine vurgu yapılan açıklamada, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu değerlerine yönelik her türlü tehdide karşı kararlılıkla mücadele edileceği ifade edildi.

Açıklamada, Cumhuriyetin yalnızca bir yönetim biçimi değil, aynı zamanda binlerce yıllık Türk tarihinin en büyük kazanımı olduğu hatırlatılarak, bu kazanımın şehitlerin kanıyla, gazilerin fedakârlığıyla elde edildiği vurgulandı. Lozan Antlaşması’na yönelik tartışmaların kabul edilemez olduğu dile getirilerek, bunun yalnızca hukuki bir belgeye değil, Türkiye’nin bağımsızlığına yöneltilmiş bir tehdit olduğu belirtildi.

Açıklamada, PKK ve uzantılarıyla kurulan ilişkilere karşı sert ifadeler yer alırken, bu yapıların Türkiye’nin anayasal düzenini, milli kimliğini ve birlik beraberliğini hedef aldığı savunuldu. Özellikle son dönemde bazı belediyelere asılan Kürtçe tabelalar üzerinden yürütülen kimlik siyasetine de tepki gösterilerek, Türk milletinin birleştirici unsurlarının Türk kimliği ve Türkçe olduğu vurgulandı.

Basın açıklamasında, Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın dört aydır Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunduğu hatırlatılarak, bu tutukluluğun siyasi olduğu öne sürüldü. Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

“Ümit Özdağ Türk milletinin egemenliği, üniter yapısı ve anayasal düzeni bozulmasın diye konuştuğu için hücresinde şehitlerimizin aziz hatırası ve gazilerimiz için saygı duruşundadır. Ümit Özdağ susmadığı, susmayacağı için cezalandırılmaktadır.”

Ayrıca, anayasal haklarını kullanarak eylemlere katılan Türk gençlerinin tutuklu yargılandığı ve eğitimlerinden uzak kaldığına dikkat çekildi.

Zafer Partisi Muğla Gençlik Kolları, açıklamalarını Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Milli benliğini bilmeyen milletler, başka milletlere yem olurlar!” sözüyle noktalayarak, Türk gençliğinin daima bilinçli ve hazır olması gerektiği mesajını verdi.

Basın açıklaması, “Ne mutlu Türküm diyene!” sloganıyla son buldu.