450 Yıllık Sır: Ula ve Menteşe’nin Kaybolan Pîri Hüsâm Efendi’nin Eserleri Gün Yüzüne Çıktı

450 Yıllık Sır: Ula ve Menteşe’nin Kaybolan Pîri Hüsâm Efendi’nin Eserleri Gün Yüzüne Çıktı
Muğla’nın Ula ilçesinde, 450 yıldır unutulmuş olan mutasavvıf Bayrâmî Şeyhi Muabbir Hüsâm Efendi üzerine yapılan kapsamlı araştırma, tasavvuf ve edebiyat tarihini aydınlatan önemli bir eser olarak yayımlandı.

Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi, edebiyat ve tasavvuf tarihçisi Dr. Mustafa Tatcı’nın uzun yıllar süren araştırmalarının ürünü olan çalışma, “Bayrâmî Şeyhi ULALI HÜSÂM EFENDİ ve MEHMED ŞÂFİÎ’NİN HAYATI – İLÂHÎLERİ” adıyla H Yayınları tarafından okuyucuyla buluşturuldu.

Dr. Tatcı, Hüsâm Efendi’nin şimdiye kadar sıkça Pîr Hüsâmeddîn-i Uşşâkî ve Mehmed Şâfiî ile karıştırılan kimliğini netleştiriyor; yazmalar ve menâkıbnâmeler üzerinden yapılan karşılaştırmalarla yanlış atıfları düzeltiyor. Bu kapsamlı çalışma, Hüsâm Efendi’nin hayatı, silsilesi, şiirleri ve tasavvuf tarihindeki yeri hakkındaki belirsizlikleri ortadan kaldırıyor.

Eserde, Hüsâm Efendi’nin Gelibolu’dan Akhisar’a, Mısır ve Mekke’ye, ardından Ula’ya uzanan hayatı, yedi yıllık mağara halveti, tasavvuf yolculuğu ve Yunus Emre mektebine uzanan şiir geleneği ayrıntılı şekilde ele alınıyor. Ayrıca şeyhin oğullarının divanları ve silsile kayıtlarını içeren 1616 tarihli “Mecmûa-i Mergûbe” ilk kez bütün yönleriyle değerlendirilerek, Ula merkezli Bayrâmî–Cezbetî irfan geleneği gün yüzüne çıkarılıyor.

Dr. Tatcı’nın araştırması, Ula ve Menteşe’nin tasavvuf tarihindeki yerini yeniden belirlerken, “kaybolmuş bir pîrin yeniden hatırlanması” olarak nitelendiriliyor. Hüsâm Efendi’nin eserleri bugüne kadar Pîr Hüsâmeddîn-i Uşşâkî ve oğlu Mehmed Şâfiî ile sık sık karıştırılmıştı. Tatcı’nın el yazmaları, kitâbeler, menâkıbnâmeler ve silsilenâmeler üzerinden yaptığı karşılaştırmalı çalışmalar bu karışıklığı tamamen gideriyor.

Kitapta ayrıca Hüsâm Efendi’nin:
Gelibolu’dan Akhisar’a, Mısır ve Mekke’ye uzanan tasavvuf yolculuğu,
Akhisar’daki yedi yıllık mağara halveti,
Menteşe’de, Ula’da kurduğu irfan ocağı,
Şiirleri ve Divan-ı İlahiyatı ile tasavvuf tarihindeki yeri
ayrıntılı biçimde ele alınıyor. Ayrıca Hüsâm Efendi’nin oğlu Mehmed Şâfiî’nin hayatı ve ilahileri de ilk kez kapsamlı şekilde araştırma konusu yapıldı.

Mecmûa-i Mergûbe’nin Önemi
1616 yılında derlenen ve bugün nüshaları Koç Üniversitesi ile Süleymaniye Yazmaları’nda bulunan Mecmûa-i Mergûbe, Hüsâm Efendi’nin gerçek şiirlerini, oğullarının divanlarını ve Bayrâmî–Cezbetî geleneğine dair önemli bilgileri içeriyor.

Bu araştırma, özellikle Ula ve Menteşe çevresinde yüzyıllar boyunca yaşamış köklü bir irfan geleneğinin gerçek kurucusunu görünür kılarak, Anadolu tasavvuf tarihinin eksik kalan bir bölümünü tamamlıyor.

hdghgfgnhn

Bu haber toplam 103 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.