Yanarak ölen Figen’in davasında yeni gelişme: Kocasına indirim uygulanmadı, savcılık itiraz etti!

Yanarak ölen Figen’in davasında yeni gelişme: Kocasına indirim uygulanmadı, savcılık itiraz etti!
 YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Muğla’nın Yatağan ilçesinde 40 yaşındaki Figen Çoban’ın eşi tarafından öldürüldüğü iddiasıyla açılan davanın 5. duruşmasında mahkeme heyeti, Figen Çoban’ın eşi M.E.A.Ç’ye, haksız tahrik ve iyi hal indirimi uygulamadan eşe karşı canavarca hisle öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis verdi. M.E.A.Ç’ye mahkeme tarafından haksız tahrik indirimi uygulanmaması iddia makamı olan duruşma savcısı tarafından itiraz edildi.

Yatağan’a bağlı Yeşilbağcılar Mahallesi’nde Figen Çoban’ın öldürülmesi ile ilgili Figen Çoban’ın eşi M.E.A.Ç’ye; Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından haksız tahrik ve iyi hal indirimi uygulamadan ‘eşe karşı canavarca hisle öldürme suçundan’ verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına savcılık tarafından itiraz edildi. İtiraz Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada son kararı istinaf mahkemesi verecek.

“SUÇTAN KURTULMAYA YÖNELİK SAVUNMALAR YAPTI”

Figen Çoban’ın ailesinin Avukatı Kemal Ertuğrul, “Cumhuriyet Savcılığının sanığa haksız tahrik indirimi yapılması talebini kabul görmeyerek, canavarca hisle öldürmek suçundan sanığa ceza verdi. Kardeşine eyleme iştiraki sebebiyle 17 yıl hapis cezası verdi. Maktulün kayınvalidesine ise suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak delil bulunmamasından bahisle beraat kararı verdi. Biz bu karara ölenin kayınvalidesinin beraat etmemesi gerektiği çünkü eylem gözleri önünde cereyan ederken bir şekilde engel olma olasılığı olmasına rağmen bunu yapmadığı, yani maktulün kardeşinin durumu ile maktulün kayınvalidesinin durumu bizce bire bir aynı. Bu kararın istinaf mahkemesinden bozulması ve H.Ç’nin tekrardan cezalandırılması için bir başvuru yaptık. Öte yandan Cumhuriyet Savcılığı haksız tahrik indirimi uygulanması noktasında bir başvuru yaptı ve mahkemenin kararına karşı mahkemenin kararını bu açıdan istinaf etti.

Ancak biz Cumhuriyet savcılığına sunmuş olduğu İstinaf gerekçelerinde bir bilirkişi raporundan bahsediliyor bilirkişi raporunda maktulün telefonundaki geçmişe yönelik bütün ayrıntıları şöyle bir takım fotoğrafları yazışma içerikleri falan söz konusu edilmiş durumda. Ama sanığın cinayeti işleyen kişinin bu bilirkişi raporu ile çıkan görüntülerden haberdar olmadığı ortada. Ayrıca son duruşmadan bir önceki duruşmada da kendisi ‘aslında ben karımı seviyordum. Niye öldüreyim?’ diye suçtan kurtulmaya yönelik savunmalar yaptı.

“TAHRİKE MARUZ KALMADIĞINI KENDİSİ DOĞRULAMIŞ OLDU”

Bu savunmaların devamında da mesaj içerikleri olarak da İlişkisi olduğu iddia edilen kişinin karısına mesaj çekmiş olduğunu onları gördüğünü ama tutanakta da var bu hatırladığım kadarıyla ancak karısının kendi ona o mesajlara cevap vermediğini, bir şekilde durumu bu şekilde anlattığı zaman kendini kendi yaşadığını beyan etmesiyle hiçbir şekilde tahrike maruz kalmadığında kendisi doğrulamış oldu.

Bu durumda haksız tahrik uygulanmasını tabiri caizse sanığın kendisi değil savcı istiyor gibi bir durum mevzu bahis. İşin özü toplumumuzda çok ciddi bir kanayan yara haline gelen kadın cinayetleri konusunda da yeni ve son derece üzücü ve bütün ülkede de infial yaratan bir durumdur. Bu infiale karşı bir hukukçu olarak da bir yorumda bulunmak isterim erkek egemen toplumda bütün sosyal yaşamda namus kavramı tamamen kadın üzerinden yürütülmektedir. Benim bizim malum olduğu üzere feodal kültür yapısında kadın çoğu zaman bir mal gibi görünmekte. Tirajı komik bir yaklaşımla ya benim isin ya toprağımsın gibi bir yaklaşım bütün toplumun malumudur. Böyle olduğu zaman sanki yasalar karşısında da kadının bir takım hakları kısıtlı, kadının yaşamsal olarak davranışları bugün feodalle ahlaki bir yaklaşım olabilir ama yasalar da böyle bir şey yoktur. Türkiye Cumhuriyeti yasaları ile yapılacak bir yargılama var ise kadının da erkeğin de hem yasalar karşısında hem de sosyal hayattaki hak ve hukukları aynı ve eşittir. Dolayısıyla farklı bir takım yaklaşımlarla özellikle namus kavramı üzerinden kadınlar ötelenemez.

“CEZASIZLIK ALGISI YARATILMA DURUMUNDAKİ KARARLARIN ARTIK OLMAMASI LAZIM”

Bütün kadın cinayetlerinde ileri sürülen ve tahrik indirimleri bir takım mahkemelerden tahrik indirimleri alınabildiği için özellikle ileri sürülen cezasızlık algısı yaratılma durumundaki bu kararlarında artık olmaması lazım. Bu işin çözümünün kilometre taşlarından biriside Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleridir. Biz kayınvalide H.Ç dışındaki kısmın dışındaki mahkeme kararına aynen iştirak ediyoruz. Muğla 2. Ceza Mahkemesinin sanık hakkında vermiş olduğu canavarla hisle insan öldürme cezasına aynen iştirak ediyoruz. Bu yaklaşımında bütün Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleri nezdinde genelleşmesi yegane isteğimizdir” dedi.

Bu haber toplam 193 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.