Siyasette ve makamlarda birçok yüzle karşılaşıyoruz. Zaman geçiyor, kimini överek, kimini de yererek anıyoruz. Bugün zaman geçmeden, henüz faaliyetteyken, hakkının hakkını hakkıyla vermek düşüncesindeyim.
Günümüzde kimi insanlar, makamının verdiği güçle pervasızca hareket ederken, kimi de samimi olacağım derken eğreti duruşuyla iyiden iyiye samimiyetini kaybediyor. Ancak, işlerini hakkıyla yapanlar iki elin parmaklarını geçmez.
İşte Muğla Valisi Dr. İdris Akbıyık, işini hakkıyla yapan o nadir isimlerden. Kendileri mülki amirliğinin hem ciddiyetini hem de samimiyetini buluşturabilen ender insanlardan biri. Bir gözünüzle ciddiyetini, diğer gözünüzle ise samimiyetini görmeniz mümkün. Hem ağır başlı Anadolu insanının özelliklerini taşıyor, hem de her ortamda var olabilen çağdaş bir lider. Bir bakıyorsunuz, keşkek dövüyor, bir bakıyorsunuz horon tepiyor, bir bakıyorsunuz amirliğin ciddiyeti ve sorumluluğunda. Her iki durumda da tam bir beyefendi görüntüsü sergiliyor.
Ancak Vali Bey’in en çok dikkatimi çeken yönü, insanlara karşı sıcak, ulaşılabilir ve iletişime açık olması. Kendisiyle konuştuğunuzda bu samimiyet ve içtenlik size de geçecektir. Laf olsun diye kimseyle sohbet etmediği, fotoğraf olsun diye bir vatandaşa dokunmadığı aşikârdır. Beş dakika boş geçen zamanında bile kapısına dert anlatmaya gelen insanlara vakit ayırıyormuş. Makamının ötesinde, kişiliğiyle de samimi, içten ve halkın içinde görevini yerine getiren bir yönetici olarak İdris Akbıyık, sadece yöneticilik değil, halkla birlikte olma anlayışını da benimsemiş bir lider profilini sergiliyor. Tabiri caizse köşesine oturup koltuk eskitmiyor, sürekli halkın içinde, bizden, sizden biri...
Kah pazarda, kah sokakta, kah kamu düzenini sağlamak adına işinin başında.
Her fırsatta toplumla iç içe olmak, kimliğiyle özdeşleşmiş durumda. Ayrıca eşine, ailesine verdiği değerle de tam bir örnek eş figüründe olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim.
Saygılı, içten ve etkili bir lider olmak, her zaman kolay değildir. Ama Sayın Valimiz, bunun hakkını fazlasıyla veriyor. Hem maneviyatımıza dokunup, hem de güvende hissettiriyor. Demem o ki, lafın özü tam bir devlet adamı...