Y  U  T  M  U  Y  O  R  U  Z

Y  U  T  M  U  Y  O  R  U  Z
Stalin dönemidir. İçerken kantarın topuzunu kaçıran bir sarhoş,“Diktatöre ölüm!” diye naralar atar.Bunu duyan iki polis sarhoşu yaka paça Stalin’in karşısına çıkarır. Stalin sorduğunda sarhoş,“Hitler’i için öyle...

Stalin dönemidir. İçerken kantarın topuzunu kaçıran bir sarhoş,

“Diktatöre ölüm!” diye naralar atar.

Bunu duyan iki polis sarhoşu yaka paça Stalin’in karşısına çıkarır. Stalin sorduğunda sarhoş,

“Hitler’i için öyle söyledim. Onu kastettim” der.

Stalin bu sefer sarhoşu yaka paça karşısına çıkaran polislere döner.

“Peki yoldaşlar, sizin açıklamanız ne? Diktatör deyince niçin aklınıza ben geldim?”

Ne kadar manidar bir fıkra değil mi? Tarih nasıl da dönüp dolaşıp aynı kara mizahları doğuruyor. Kraldan çok kralcıların çığırtkanlığına sahne oluyor.

Düşünebilen, düşündüğünü dile getiren insanların düşünce özgürlüğüne her daim saldırılıyor. Ve bundan da nasibini en çok gazeteciler alıyor.

Gündem değiştirmede çığır atlanmış gibi. Bugüne kadar ustaca sergilendi çığır açmak. Ama sön dönem bu alanda bir verimsizlik sergileniyor.

İnsanlar faturalara ağzı açık bakakalırken.

Marketlerden iki poşet dolduramazken.

Maaşına sözde yapılan zammı cebine koymayı bırak eski maaşının eridiğini görüp bas bas bağırırken.

Gündemimiz, sahne alan şarkıcıların kostümleri, seneler önce yazılmış şarkı sözleri.

Yani her rengimiz tam, papağanın yeşili eksik.

Gösteri dünyasının neferlerinin ne giydiğinden bize ne? Ayrıca kime ne? Adı üzerinde şov dünyası. İsteyen istediğini giyer. Hem görsel hem işitsel şovunu yapar. İsteyen seyreyler istemeyen görmez geçer.

Bunun bizim şu günkü durumumuzda, açmazlarımızda, ekonomik sıkıntımızda ne yeri var. Ne diye gündeme aldık ne diye üç beş gün gün dile getirdik.  Evet. Tam da uygun cümleye geldik.

Üç beş gün dile getirmek.

Dün de daha uzun vadeli gündemlerimiz vardı.

Gazımız, kanalımız, aya çıkmamız, dış gücümüz, teröristimiz vardı.

Şimdi ise üç beş günlükler düştü. Sabah erken uyanan günü kurtarma adına gündem yaratma, üretme derdinde.

Bu alanda yapılanlar o kadar çizgisini aşıyor ki ucu biçare, babasına kavuşma vaadi ile coşturulan sabi sübyana kadar dayanıyor. Bu kadarını kaleme alabilirim ancak. Zira o masum kuzunun bu karelerde yer almasına hiçbir ana babanın yüreği dayanmaz.

Çocuklar masumdur. Onları içinde bulundukları yaşam koşulları ve elinden tutup yönlendirenler yanlışa iter.

Gündem değiştirmek için daha ne kadar ileri gidilebilir bilmiyorum ama kantarın topuzunun kaçtığı da bir gerçek. Ve ne yapılırsa yapılsın gündem değişmiyor.

Geçim sıkıntısı, akıl durduran faturalar başköşede duruyor.

Hasıl-ı kelâm,

Millet artık yutmuyor.

Bu haber toplam 1591 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.